Biraz önce çok garip, çok komik hatta çok nevrotik bir şey yaşadım.
Önce hemen belirteyim yetmiş milyon okurum benim televizyonda yayınlanan reklamlara olan hassasiyetimi bilir. Biraz mizahi bir şekilde (bkz: Hush little baby) geçiştirmiş gibi olsam da bu reklam kuşaklarına (neredeyse hemen hemen hepsine) adeta düşman kesilmiş durumdayım. Beni tanıyanlar gözüme ilişen her reklamda homurdanmaya başlayacağımı , uzun uzun sosyal içerikli nutuklar atacağımı bilir, ya kanalı çarçabuk değiştirirler, ya da birer iş icat edip yanımdan toz olurlar.Yakınlarda bir gün bu konudaki fikirlerimi ciddi bir şekilde yazmayı düşünmekteyim.
Bu güne gelecek olursak, Ruhat Mengi’ nin programını (her Pazar olduğu gibi) izlemekteydim. Eğer programı sonuna kadar izlemek niyetinde isem reklam kuşağında kanal değiştirmem çünkü çok dalgınım. İlgimi çekecek bir şey olursa öbürünü unuturum diye korkarım. Yine güzel, aydınlık evler, mutlu mesut aileler, havuzlu, midillili bahçelerde koşuşturan çocuklar, sahanda pişirilen sucuklar, önümde tek tek geçit resmi yapıyorken ve ben de biraz dalgın biraz öfkeli, biraz da kanıksamış bir şekilde öylesine bakıyorken, yeni bir reklam ilişti gözüme. Görünüşte, her şey aynı. Yine ferah- feza bir bahçe, örtülü bir masa, tüm aile bir arada. Her kes dondurma yiyor. Küçük kızımızın tabağı boşalmış, tam üzülecekken yanından annesi kendi tabağını ona veriyor. Yıvış -yıvış duygusallık,.Bir de bakıyorsunuz daha yaşlı bir el, genç kadının önüne kendi dondurmasını usulca bırakmaz mı. Tabi tüm analar galeyana geliyor, “ne varsa anada var” “ah ah analar taş yesin.” Ben , her zaman olduğu gibi aklım varoşlardaki, gecekondulardaki, yolu okulu olmayan, karda kışta bloke olan köylerdeki, ayakkabıları bile olmayan, ( ama bir şekilde ve illaki televizyonları olan tek göz evlerde yaşayan) çocuklarda, kızgın, bir de merakla, bakalım bu şanslı ailenin daha buruşuk elli bir kadını da dondurmasını teyzemize uzatacak mı derken bir de ne göreyim ninemiz herkese sırtını dönmüş kendi tabağının dibini sıyırmakla meşgul. Yüzünde de muzip bir ifade var tıpkı bir çocuk gibi. Yaşadığım duygu illüzyonunu (muhtemelen böyle bir psikolojik tanımlama yoktur) bilmem tahmin edebilir misiniz. Ya gerçekten çok komikti ya da bana çok komik geldi. Yazarken hala gülüyorum.
Buradan tüm çocuklaşmış yaşlılara selam ediyorum.
Reklam kuşakları ile ilgili olumsuz tavrım hala değişmedi. Kimse bana yurdum ekonomisinden bahsetmesin. Yurdum çocuklarının psikolojisi benim için çok daha önemli.
Önce insan olalım. Sonra nasıl olsa kalkınırız. Ama her yerde ve hep birlikte.
Herkese sevgiler.