Plâklar ve Anılar ve Sen  

Posted by Asuman Yelen

 

 

Geçenlerde kızkardeşlerin en tatlısı elinde devasa bir poşetle kapımdan içeri girdi.

Yüzündeki maskenin sıkıntısı, çok seyrek sokağa çıkmanın şaşkınlığı, ilâveten ağır

yükünün sebep olduğu  yorgunluğun ıstırabı ile kendisini  koltuğa bırakıverdi.

 Tüm bu olumsuzlukların arasında ben, her zamanki gibı nefes nefese 5 dakika ve üzeri

 bir zaman homurdanmasını izlemeye hazırlanmışken yüzündeki muzip, sevimli ve sabırsız

 ifadeyi görünce şaşakaldım..


Sık nefeslerin arasında başıyla poşeti işaret ederek  " bak bakalım " dedi. Poşetin içine bir göz 

atayım dedim. Önce ne olduğunu anlayamadım. Dikkatle beni bekliyordu. Sevineceğımden

emin  bir ifadeyle  gelecek ânın keyfini çıkarmak üzere sabırsızlıkla bekliyordu.

Dikkatli bakınca birbirine yapışarak kalıp gibi duran şeylerin ne olduğunu anladım ve... gözlerime

inanamadım. Plâklarımız...45 likler..long playler..kaybettiğimizi sandığımız, çok

arayıp hiçbirimizin bulamadığı plâklarımız.. Ağabeyimin vefatından sonra bir şekilde

Rayuş' a ulaşmış, o üzüntü ve telaşın arasında bir yerlere derinlere kaldırılmış ve

unutulmuşlar. Sevinç çığlıklarıyla benim kitaplıklardan birinin üzerine dikkatlice

yerleştirdik. Ne var bunda sevinecek, youtube da arayıp da bulamadığınız müzik

mi  var denebilir. Ama öyle değil işte. 65 lerden itibaren çoğu da 65-75 yılları arasında

aramıza katılan bu sararmış nesnelere şöyle bir bakmakla veya parmak ucuyla 

dokunmakla birlikte gözümüzün önüne üşüşüveren, yüreğimizi titreten anıları

yok saymak olur mu. 




Birkaç gün önce, sipariş ettiğim retro pikap elime ulaştı. Hemen bizimkine  haberi

muştuladım. Dün heyecanlı bir şekilde girdi kapıdan içeri. Kendi kendime söz

verdiğim gibi kargo paketini birlikte açtık. Ayarlar yapıldı. Mantovanni' yi 

bir güzel sildik temizledik. Umutsuzca  ve dikkatlice iğneyi plâğa dokundurduk.

Korktuk çünkü çoğu yarım asırdan fazla bir zaman önce alınmıştı ve hemen her

gün akşamları iş dönüşü, tatil günlerinde dostlarla birlikte olmak üzere 

fazla fazla dinlemiştik. 


Derken odaya o şahhaaane kemanların önce hafiften başlayan yumuşacık sesleri

doluverdi . Pırıl pırıl tertemiz..Her notasını her kıvrımını, her ritmini bildiğimiz

melodilere coşkuyla, büyük mutlulukla eşlik ettik. Benim 18 onun 13 yaşındaki

Ataköy günlerimize gittik. Keyifli nağmelerde o günlerde yaptığımız gibi kalkıp

zıpladık hopladık. Tango yaptık. Birbirimizi ittik kaktık evirdik çevirdik.


Sonra nefes nefese kalıp oturduk. Canımla birlikte, yanımızda hissettiğimiz diğer 

canımızı andık uzun uzun. Hep birlikte müzik dinledik, sohbet ettik. Yeşil çımlere

bakan balkonumuzda, onun özenle hazırladığı  yemekleri yedik müzik eşliğinde.

Yanyana çiçekli örtülü, kenarı fırfırlı silindir yastıklı 3 somyada uzanıp birbirimize

kitaplar okuduk yüksek sesle.


Çok ama çok mutlu bir gündü. Asla programlanmadı planlanmadı ama denk 

geliverdi işte.  Hiç şaşırmadım. Niyeyse..

 

 

 

 

 Fiziki yokluğunun 20 senesi bitmiş dün. Ama hep yanımızdaydın ve hep yanımızda

olacaksın canım ablam.

 

 Hemen her gün de rüyalarımdasın tüm hoşluğunla...







Blog Widget by LinkWithin