Yapamadık Cesar Millan  

Posted by Asuman Yelen in , ,



Köpeklere fısıldayan adam, sen çok haklısın, doğru şeyler söylüyorsun, uygulanınca işe

yarayan şeyler. Tek bir dokunuşla, tek bir parmak şıklatmayla mucize gibi süt limana

döndü evimiz, ilişkimiz. Baştan güzel gibiydi de...

Ama olmadi işte...

Baştan herşey güzel gibiydi. Olması gerektiği gibi. Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum

doğrusu, bu yeni patron- işçi, sahip-köle ilişkisinin aramızda kuruluverme işinin.

Yaşamın; emeksiz, çabasız, sıkıntısız, ter ve biraz gözyaşı dökmeden kimseye zırnık

vermediğini, hiç bir güzelliğin kolay elde edilmediğini bilecek kadar yaşamıştım çünkü.

Olmadı da zaten...

Biraz önce uyandırmamaya çalışarak (uyandı maalesef) kanepede resmini çektiğim

o tüylü çirkin şeyle biz bundan hiç hoşlanmadık.

Bu sabah olduğu gibi sabahları, kocaman diliyle yüzümü yalayarak, bir yandan da

mıyırdanarak rüyamın en güzel yerinde uykumdan uyandırsa da...

Mamasını yemeye başlamak için bana saatlerce dil döktürse de...

Koca kâse kuru mamayı, evin muhtelif köşelerine sürekli yer değiştirip bunu oyun

haline getirdiği için peşinde dolaştırıp tek tek ağzına isabet ettirmeye çalışmaktan sağ

omuzuma ağrılar saplansa da...

Gecenin bir yarısı duyduğu bir köpek sesine ya da kapı her çalındığında çılgınlar

gibi havlasa da...

Parkta yürürken, aniden altına daldığı dalları alçak bir iğne yapraklının iğneleri, alnımı

yüzümü paralasa, ya da ani karar değiştirmeleri ile zaman zaman ben onu değil de

çeke çeke o beni dolaştırıyor olsa da...

Tüm bunların hepsini, sürekli sinmiş , önceleri oyun sansa da sezgi ve duygularıyla

kavrayıverip hiç hoşlanmadığı bu duruma kızgın haline, ön patileri çenesinin altında

yerde yatarken alttan alttan bana çevirdiği gücenik bakışlarına, parkta yanımdaki süt

dökmüş kedi hallerine yeğliyorum.

Cesar Millan, asla konuşmayın sessiz ve ifadesiz olun diyorsun.

Benim ise ona anlatacak, ondan talep edilecek bir dolu şeyim var.

Canım sıkıldığı zaman onu yanıma çağırıp mıncırmam gerek. Bazan " Paaçooz" şeklinde

çağırmalara tenezzül etmezse ya da istifini bozmak istemezse son kozumu kullanır

"pşşaaaaa" diye uyduruktan sertçe hapşırırım. Anında yanımdadır. Hiç şaşmaz.

Ya da yakınlardaysa ve gel dememe kulak asmayıp yürüyüp gidiyorsa sihirli kelimeyi

kullanırım. "Ama öpücem" derim. Hemen tırıs tırıs gelir alnını uzatır. Uzun uzun koklaya

koklaya öperim. Kokusu (bazan toprak kokusu da karışır) göz yaşartacak kadar güzeldir.

Varlığını o kadar benimsemişimdir ki, bazan odadan çıkıp giderken " şu benim ışığı da

söndür giderken", ya da, "gelirken bana da bi bardak su kap getir" diyecek olurum.

Ben bu satırları yazarken gelip mızırdanarak hatırlattığı şeyi bu yazıyı yolladıktan sonra

her gece olduğu gibi tekrarlayacağız. Ben yatacağım, ama önce bir yerlere, yastığımın altı,

yorganın kıvrımları arası ya da pijamamın cebine çok sevdiği beyaz küçük kemiği saklayıp

küçük bir tas kuru mama hazırlayacağım. O gelip önce tek tek elimden mamaları yiyecek

sonra koklaya koklaya bir yandan da keyifle kuyruğunu sallayarak kemiği arayacak. Bulması

ne kadar uzarsa ikimiz de o kadar eğleneceğiz. Kemiği ağzına alacak, güm diye aşağı

atlayıp istediği yerde yiyecek, sonra da sırf bu iş için böldüğü uykusuna geri dönecek.

Biz bütün bunları yapmalıyız Cesar Millan. Buna her ikimizin de gereksinimi var.

Evet Paçoz bir köpek ama aynı zamanda benim şımarık ve yaygaracı kızım, sevgi dolu

sadık dostum ve nazlı hastalıklı ninem. Daha da bir sürü şeyim. Can yoldaşım.

Ama asla kulum, kölem ya da maiyetim olamaz bu saatten sonra.

Hiç kusura bakma...





This entry was posted on 31.10.2011 at Pazartesi, Ekim 31, 2011 and is filed under , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

14 yorum

Çok gülümsetti bu yazı beni:)))
İlk yazında sana yazmamış olsam bile aklımdan geçmişti;yeni durumdan senin hoşlanmayacağın. Sayılı günde alan memnun veren memnun, boşver sen olması gerekeni, nasıl keyif alıyorsanız öyle yaşa. Ammaaaa sana sağlık konusunda sorun çıkartabilecek o parkta yürüyüş şekli vs bi tek onlara dikkat et bari.

1 Kasım 2011 02:48

Çok haklısın Sis'cim. Kurallar ve mesafeler Paçoz konusunda bana hiç uymadı. Onları insanlarla olan ilişkimde yeterince uyguluyorum zaten.(Yaşam mecbur ediyor)
Sağlığıma gösterdiğin özen için çok teşekkür ederim.

1 Kasım 2011 05:10

Valla ben de gülümsedim:)) Üstelik o şapşalın hapşurunca ya da öpücem diyince yanına koşturmasına bayıldım, hem de böyle ne bileyim içim buruldu, savunmasız küçük bir çocukmuş gibi.
Asucum dilerim uzun yıllar yoldaşlık etsin Paçoz'un sana, sevgiler...

1 Kasım 2011 10:40

Ewwet Leylak' cım tam dediğin gibi.
Cazgır, yaygaracı ama ayağım tam iyileşmediği günlerde adımlarını bana uydurmayı düşünecek kadar duyarlı, bensiz kendini dişleyecek kadar mutsuz, savunmasız bir çocuk ve de yaşlı. Umarım uzun kalır bana..

1 Kasım 2011 11:41

Paçoz da tam paçozmuş yani, severim onu mıncık mıncık mıcnıklarım :)

1 Kasım 2011 14:25

Benim kızım iyidir.... de seninki ne alemde. Sen bana bakma Cesar' ı dinle. Biz geç kaldığımız için değişemiyoruz.

1 Kasım 2011 16:17

Ne güzel bir yoldaşlık bu sevgili paçozla aranızdaki...vallahi ne çok imrendim!keşke dedim bende de o cesaret olabilse!..inanılmaz bir korku yaşıyorum bu sevimli köpecikleri görünce elimde değil yıllardır yenemiyorum bu tırsıklığımı:( çokk küçükken ayağıma dolanıp oyun olsun diye hafifçe ısırır gibi yapıp beni çok korkutan o miniminnacık köpek mi oldu bu yenemediğim korkularıma bilemiyorum!..onları hep karşıdan sevebiliyorum bu yüzden...
şimdi benim içinde öper misiniz Cesar'ı :) sadık dost bulabilmek zor bu zamanda!.daim olsun yoldaşlığınız ...sevgiler...

2 Kasım 2011 12:15

Paçoz' u almadan önce bunun bu kadar güzel ve anlamlı olabileceğini ben de asla tahmin etmezdim Sevgili Esmir. O minik köpeklerin dişlerinin ne kadar acıttığını da şaşkınlıkla
yaşayarak öğrendim:)
Keyifle bir kez de sizin için öperim
paçoz' u şimdi, hemen.
Çok teşekkürler.

2 Kasım 2011 13:44

Merhabaaaa:))
canım Asum uzun zamandır giremedim bloglara anca şimdi fırsat buldum. Aylin bana senin mesajını ilettiğinde hala Çanakkaledeydim ve internet bağlantım yoktu o yüzden epey bir geçikme oldu nolur kusuruma bakma...
Şimdi Samsundayım ve geçen güne kadarda, bir ümit, belki geri dönüşüm İstanbuldan olursa o zaman arar haber veririm diye düşündüm. (öyle planlamıştım) ama malesef İstanbula gelemiyorum. Samsundan direk Almanya'ya uçuşum kesinleşti. Biletimi aldım.Bayram ertesi dönüyorum.
Bir şeyi çok isteyince neden olmaz bilemiyorum ama yine çok istedim yine olmadı...
Eve dönünce ararım seni konuşuruz.
Kocaman öptüm...

3 Kasım 2011 02:33

Sünter'cim hoşgeldin. Haberlerini, en azından Ayçi'den alamasam da Rayuş'tan face'de gördüğü kadarını aldım.Sağlık olsun. Başka gelişlerde inşallah.

3 Kasım 2011 02:52

Kıyamam ben ona, alıştığı yaşam biran değişikliğe uğrayınca tabi bocalar.
Aranızdaki sevgi neyi gerektiriyorsa, nasıl sizi memnun ediyorsa ve yoldaşlığınızın mutluluğu paçazon şımarıklığından geçiyorsa yok ötesi arkadaşım.
Mutlu olduğunuz gibi yaşamaya devam,severim ben onu:))

3 Kasım 2011 03:07

Biz de öyle yapıyoruz Nur' cum.Eski köye yeni adet gerçekten uymuyormuş anladık. Bırakalım yteni köpek sahipleri uygulasın. Öptüm canım...

3 Kasım 2011 09:24

bak ben bu sonuca bayıldım Asuman Ablacıım. Ben şu kitapla eğitim durumuna çok mesafeliyim.Kitapla çocuk eğitimi de dahil, ne yapayım sevmiyorum. Tek kitap okumadım bununla ilgili kasten :)Doğal olmalı herşey içten geldiği gibi.

Sana ve tatlı PAçoza, yeğenlerine,kızkardeşine ve seni mutlu eden herşeye iyi bayramlar dilerim Asuman Ablacığım!

5 Kasım 2011 01:11

Zühre' cim haklısın. İçten olmayan hiç bir ilişki sürdürülmemeli.
Zorla, ite kaka yürüyen işlerden
kimseye hayır gelmiyor. Yorgunluğu ve üzüntüsü de cabası.
Ben de sana, eşinle, Balkız' ınla ve tüm sevdiklerinle mutlu bir bayram
diliyorum...

5 Kasım 2011 01:44

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin