İzliyorum  

Posted by Asuman Yelen in , ,


Adapazarı depremini, 1967 Temmuzunda ağabeyimi annem, teyzem ve biz üç kız Haydarpaşa'

dan Silvan' a askere yolcu ettiğimiz günden bir gün sonra yaşadık. Hiç unutmuyorum, gece

tren hareket ettikten sonra küçük teyzemle başlayıp hepimize sirayet eden ağlama nöbeti

vapurda o saatte yolculuk eden yakınımızdaki herkesin dikkatini üzerimize çevirecek kadar

krize dönüşmüştü.

Annemle ikimiz balkondaydık. Annem geride oturuyor, ben de korkuluk duvarına yaslanmış

etrafa bakınıyordum. Ön taraftan birinci kat görünümünde iken arka tarafta ikinci kat

konumundaydı dairemiz. Yani hayli yüksekti. Birden, şiddetli bir uğultuyla birlikte, hiç

abartmıyorum, başımın yere iyice yaklaştığını farkettim. Balkon yere çok az kalacak kadar

esneyip tekrar eski yerine dönmüştü. Sonrası malum telâş koşuşturma. Vatan Caddesinde bir

süre geçirdikten sonra annem bizleri toparlayıp gece kalmak üzere eve getirmişti. Epey

şiddetli artçılar sürmekteydi ama nasıl olsa birinci kattayız çıkarız gerekirse diye düşündü

muhtemelen. O tarihte televizyon, dolayısıyla deprem babalar, diğer depremciler, tartışmalar,

araştırmalar ve hiç bir şekilde bilgi akışı olmadığından, annem Ceyhan depreminden

öğrendikleriyle, büyük tahta karyolayı salon salomanjenin tam ortasındaki kirişin altına

yerleştirdi. Annem ve biz üç kız yattık. Sabaha karşı korkunç bir çatırtı. Zaten kuş

uykusundayız. Allah Allah diyerek fırladık ayağa, tam çıkmaya niyetlenirken

bir de gördük ki meğer karyola hepimizi taşıyamamış, kırılmış. Sinirler boşalmış, kahkahalarla

gülmüştük. Tabii o an için. İlkinden tam bir hafta sonra, çok iyi hatırlıyorum, önce musluk

borularından korkunç bir uğultu işittik sonra neredeyse ilkine yakın çok şiddetli bir artçı

geldi. Sonrası benim için çok zor geçmişti. Emine teyzemizin getirip eliyle taktığı kristal

avizenin sallanan taşlarına gözümü dikerek sabahladığım yığınla gece geçirdim. Sonunda

annem beni doktora götürdü. İçtiğim ilk ve son antidepresan ilaçları, yarım yarım her gece

olmak üzere o dönemdedir.


17 Ağustosta ablam, iki kemoterapi arası bendeydi. Can da bende kalıyordu. Rayuş' lar

tatilde seyahatteydi. Gece balkonda üçümüz yemek yemiş, sonra da uzun uzun iskambil

oynamıştık. Çok fazla sıcaktı. O gece tüm apartman ahalisiyle birlikte parkta yattık.

Hemen sabah Koray gelmişti yanımıza. Hepimiz için herkes için zor günlerdi.


Orada, Ağustos sıcağına rağmen gece nemiyle sırılsıklam olmuş çimenlerin üzerinde

korkudan tıtreyerek otururken, zifir karanlıkta sadece yıldızların aydınlattığı heyula gibi

binanın sekizinci katındaki üç tarafı çiçeklerle bezeli balkonuma gözümün iliştiği her sefer,

korkuyla bir daha orada hiç oturamayacağımı, ne asansöre binmeye, ne de merdiveninden

çıkmaya asla cesaret edemeyeceğimi düşündüm. O her şeyi kafaya taktığımız, koşuşturup

durduğumuz, tekdüzeliğinden sıkıldığımız gündelik yaşamımız birden nasıl da ulaşılamaz

oluvermişti. Televizyonda haberleri , içinde bize uzak ülkelerdeki hatta ülkemizde başka

şehirlerdeki felaketleri, yemek sohbetleri arasında nasıl da duyarsızca izlediğimizi düşündüm.

Bir gün önce böbürlenir, kurumlanır, kederlenir, hüzünlenir, kırılır, içlenir, kabalaşıp, kırıp döker,

minnet duyup, keyiflenir, sever, sevilir, sevişir koklaşır, celallenir, küfreder, yumruklaşır,

kafa çekip, dağıtır, şarkı söyler, gülüp eğlenirken, o gün orada öylece, aynı şartlarda ve

ortak şaşkınlık, endişe ve korkuyla oturmanın anlamsızlığını ve anlamını düşündüm.

Karşımda kötü, ulaşılmaz bir karaltı gibi duran binanın yerle bir olduğu, Rayuşların da

tüm o yıkıntıların altında bir yerlerde olma ihtimali geçti aklımdan. Birilerinin tüm

bunları, benzerlerini yaşadığını, sevdiklerini kaybettiklerini düşündüm.

Bu gün aklım, yalnız aklım da değil iki gözüm hep deprem üzerinde. Bakıyorum. Gözümü

ayırmadan izliyorum yıkılan evleri. Ceza gibi. Kaçırmadan gözlerimi, o devasa evlerden

atra kalan toz toprak yığınını, o arta kalan yığının gözler önüne serdiği, benim gibi teknik algı

özürlü sıradan emeklinin bile algılayabileceği insan ihmalini izliyorum. Benzer ihmallerin

sorumlularının nasıl elini kolunu sallayarak dolaştıklarını. Geceleri nasıl uyuyabildiklerini.

Uyuyabiliyorlarsa nasıl yaratıklar olduklarını. İnsan olan uyuyamaz çünkü.

Şu an hâlâ izlemekteyim. Ulaşılamayan yerleri, bir türlü ulaşamayan yetkilileri, koşa koşa

boy göstermeye giden politikacıları, yıkıntılar arasında çaresiz dolaşan depremzedeleri,

kurtarma çalışamamamalarını, birşeyler yapmaya çalışanlara, haber sevdasına engel olan

habercileri, bir kare çeksem kârdır diyen kameramanları, sanki önemli olan doğru rakamın

tesbitiymiş gibi saatlerce savunmaya geçen rasathane yetkililerini, gereksiz tartışmaları

hepsini seyrediyorum. Çaresiz, ümitsiz, isyanlar içinde, uzandığım yerin rahatlığından

utanarak, yaşadıklarımı hatırlayarak, yaşayacaklarımdan korkarak, hep izliyorum.

This entry was posted on 24.10.2011 at Pazartesi, Ekim 24, 2011 and is filed under , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

12 yorum

Canım Asum öyle güzel yazmışsın.
Ricacı olarak geldim. Nur bana yazısına attığı "canım Acıyor" başlığı ile fikir verdi. ben de aynı başlıkla bir yazı yazdım. SosyaL medyada bu başlığı yaymaya çalışıyorum.
Yardımın olursa eğer başım üzerine...

24 Ekim 2011 04:10

Emrin olur Sis' cim :)

24 Ekim 2011 04:21

estağfurullah ne emri?
saat 4.5 ve ben hala Vana yollayabileceğim yardım için insanları uykusundan uyandırıp küfür yiyorum.

24 Ekim 2011 04:28

Belli kafan karışık. Espriyi ciddiye almışsın:)

24 Ekim 2011 04:33

affet,ciddi öyle bi telefon ve mail karmaşasındayım ki.tek istediğim yardım edebilmek.ama gece bu saatte önüme çıkanları aklın almaz.

24 Ekim 2011 04:40

Enkazında altında birinin olduğunu bilmek ve elin kolun bağlı tv den izlemek. Bolca dua ettim. Zaman kenetlenmenin elden gelenin fazlasını yapma zamanı. Rabbim tekrar yaşatmasın :(

24 Ekim 2011 09:25

Saygılarımızla Asuman abla,


Van'da yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depremden etkilenen insanlara yardım etmek için bazı adresler şöyle:

* Van Kriz Masası telefonu: 0432 214 83 81

* Sarmaşık Derneği Van Şube:
Garanti Bankası: 120006200046400006297753
Akbank: 560004600456888000109028
DenizBank: 400013400000553733100001
VakıfBank: 900001500158007299186339
HalkBank: 890001200933900016000161

* Erciş Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı: 0432 351 59 06

* Diyarbakır Afet Koordinasyon Merkezi: 0412 252 14 14

* AKUT: 2930'a AKUT yazan bir SMS mesaj ile AKUT'a 5TL katkıda bulunabilirsiniz.

* İHD: 0 554 652 27 02 ve 0 539 582 71 41.

* Şişli Belediyesi: (0212 288 75 76) Mavi Masa ile yarın sabah bir yardım daha çıkaracak.

* Pendik Belediyesi: 444 76 35

* Ankara İL Afet ve Acil Yardım Müdürlüğü: 0 312 252 59 79 - 0 312 252 59 80

* Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Cebeci Kampüsü : 05385492601

Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi: 05464477373

Sağlık Bilimleri Fakültesi. : 05434402636

Ziraat Fakültesi: 05464668213

* ODTÜ: 05532238667

* Hacettepe Üniversitesi: 05546684209

* Gazi Üniversitesi: 05343247562

* İzmir Bornova Belediyesi - 0 232 388 29 64

* Best Van Tur: 444 00 65

* Van Gölü Turizm: 444 65 65 (EKN)

24 Ekim 2011 10:37

Amin İlknur' cum. Allah yardımcıları olsun ve en çok da o binaları yapanlara, ruhsat verenlere, bile bile satanlara yanı bu kıyımcı katillere ve onları dışarı yeni kıyımlar yapmak üzere salıverenlere cezasını versin. Kimse vermiyor ve vermeyecek anlaşılan...

24 Ekim 2011 11:11

Tolga' cım.Çok teşekkür ederim gösterdiğin duyarlılık ve aydınlatıcı bilgiler için. Bu ve diğer bilgiler ışığında tabii ki bana düşeni herkes gibi yerine
getireceğim.

24 Ekim 2011 11:13

*Tüm operatörlerden 2868'e boş kısa mesaj atarak 5 TL. bağışta bulunabiliriz...

*Bütün bankaların Türk Kızılayı hesaplarından ve www.kizilay.org.tr'den bağış yapabiliriz...

*Türk Kızılayı'nın lojistik merkezleri ile şubelerine ayni yardımda bulunabiliriz.

*Türk Kızılayı'nın 168 no.lu bağış ve iletişim hattını arayarak daha detaylı bilgi alabiliriz...

Bu kadar kolay işte...e hadi! Daha ne bekliyoruz ki...

24 Ekim 2011 11:27

Aynur hanım, çok teşekkürler uğrayıp bilgilendirdiğiniz için...

24 Ekim 2011 11:32

Şu anda İstanbulda Şişli ve kdıköy belediyeleri en hızlı ve organize yardım kanalını sağlıyorlar.
Bir kaç yararlı bilgi.
aşağıdaki site yardım yöntemleri için en güncel site.

http://vandepremi.com/

yurt içi kargo üzerinde "Van Afet Koordinasyon Merkezi" kargoları ücretsiz yolluyor.

acı olacak ama yolladığınız paketlerde yer alan nesnelerin ambalajlarını içeriğe zarar vermeyecek ama yağmacıların da işine yaramayacak şekilde tahrip edin.

eğer enkaz altı kalanlar konusunda ihbarınız olacaksa http://twitter.com/#!/AKUT_Dernegi adresi en iyi seçenek,ama lütfen mükerrer duyuru yapmamaya çalışın.

25 Ekim 2011 04:36

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin