Gelişine Pazar Sohbeti  

Posted by Asuman Yelen in


Ohh bee...Canım börek istiyormuş meğer...

Kendime bir tava böreği yaptım. Büyükçe bir tavaya yufkaları yağsız harçla (yoğurt, yumurta

ve su) ıslatarak arasına da çiğden ıspanak ve bolca peynir döşeyerek ocağın en harlı gözüne

koyup, gözümü üzerinden ayırmadan sabırsızlıkla pişmesini bekledim. Elim kolum

yanarak servis tabağına aldım, ağzım dilim yana yana tamamına yakınını bitirmem

beş dakika bile sürmedi.

Bir kısmını karşımda yalanıp duran paçoza verdim.

Beynimde salgılanan endorfinin müzikal şırıltısını adeta kulaklarımda hissettim.


Biliyorum zamanlamam yanlıştı. Çok keyifsiz bir dönemimde çok da fazla düşünmeden

apar topar giriştim bu işe. Ben sıkıntılı dönemlerinde yiyenlerdenim. Yiyince de kilo alıyor,

korkuyla hemen diyete başlıyorum ama bu da daha fazla strese sokuyor.

Metabolizmamdaki aksaklığın temelinde de (şiddetli spazmlar şeklinde geliştiği için)

bu yatıyor sanırım.

Benim rejime motive olabilmem için şöyle adamakıllı huzurlu, keyifli bir sürece girmem

gerekiyor ki, sanırım bu da bu gidişle hiç rejim yapamıyacağım anlamına geliyor :)


Bu günlerde yaşam beni kandıramıyor, ben kendimi yatıştıramıyorum.

Algılarım çok açık. Ayaklarım yerden kesilemiyor.

Kimbilir belki de şuuraltımda, fazla kilolarımı atarsam hafiflerim, böylece ayaklarım yerden

kesilir, yeniden uçmaya başlayabilirim hayal alemine doğru diye düşünüyorum.

Tıpkı sevgi kelebekleri gibi. Hani şu kısacık ömürleri olan hoş yaratıklar.

Kabullenme yeteneğimi kaybettim. "Sahip olduklarımla yetinme " hünerimi de.

Etrafımdaki tüm olumsuzlukları ayıklayıp sadaca güzelliklere (!) odaklanarak

yaşamımı sürdürebilme melekelerimi de.

Ve hepsine yeniden sahip olabilmeyi diliyorum bu kör döğüşünü sürdürebilmek için...

This entry was posted on 22.01.2012 at Pazar, Ocak 22, 2012 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

8 yorum

oh afiyet olsun..mutluluk! degil mi? :)

22 Ocak 2012 14:19

Hem de nasıl...

22 Ocak 2012 15:59

Senin acilen endorfin-serotonin yani bilimum mutluluk verici hormonlardan temin etmen lazım bence. Ehh yemek yemek de o mutluluğu elde etmenin bir yoludur. Kararıyla tabii.

22 Ocak 2012 17:29

Biraz çözümsüz bir durum. Yumurta tavuk meselesi. Ama onu da çözeriz evelallah. Dostlarım sağolsun.

22 Ocak 2012 20:02

İşte bunu demek istedim,
börek, kimin canı istemezki:)
Afiyet olsun canım.

23 Ocak 2012 01:10

Sağol Nur' cum. Öyle olacak artık.
Yarın birkaç günlüğüne bir arkadaşıma gideceğim.Müthiş güzel yemekler yapar. Hergün eski arkadaşlarla buluşacağız. Kafayı toparlayım derken, tostoparlak dönerim artık.
İyi bir hafta geçirelim hepimiz inşallah...

23 Ocak 2012 01:53
Adsız  

"yaşam beni kandıramıyor, ben kendimi yatıştıramıyorum.

Algılarım çok açık. Ayaklarım yerden kesilemiyor."

tam da aynen ..
ilk ihmal ettiğim kendim oluyorum böyle dönemlerde..

yarasın börek ve endorfinler.. =)

atalet

23 Ocak 2012 17:41

Hep sarhoş olmalı. Her şey bunda; tek sorun bu.

Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman' ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız.

Ama neyle? ...

Şarapla,
şiirle,
ya da erdemle,
nasıl isterseniz.
Ama sarhoş olun...


Yaşasın börek ve endorfinler...

23 Ocak 2012 19:36

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin