Ah çocuk...  

Posted by Asuman Yelen


Puslu bir hava vardı bu gün İstanbul' da. Beni uykudan uyandıran başağrısı ara ara artarak, bazan hafifleyerek ama hiç geçmeden, bu saati buldu. Bu durumda beni dışarı çıkarabilecek tek güç vardı ve kesik kesik uyarı hav larıyla kendini hatırlatarak bunu başardı.

Karşımızdaki okul dağılalı epey olmuştu. Park bomboştu. Kız, erkek tek tük çocuk yalnız ya da küçük gruplar halinde konuşa konuşa yanımızdan geçip gittiler.

Paçozun sevk ipini gevşek bıraktım. İstediği yöne, istediği hızla yürüsün diye...Genellikle yapmam bunu, korkan olur, hoşlanmayan olur, tedirgin etmeyelim düşüncesiyle.

Paçoz keyifle ordan oraya, ileri geri, yerleri koklayarak, etrafı yoklayarak koşuşturur, ben de geniş adımlarla ona ayak uydurmaya çalışırken, bir kız çocuğu, annesinin elini bırakıp koşarak yanımıza geldi ve dizlerinin üzerine çöküp Paçozun boynuna sımsıkı sarıldı.

Bu Paçozun ve benim alışık olduğumuz bir şeydi. Ben fırsattan istifade durup dinlenirken ve onları seyrederken, anne de elinde kızının çantasıyla yanımıza geldi. Genç zarif bir kadındı. Köpeği rahatsız etmemesi konusunda kızını uyardı. Sonra bildik çocuk, köpek sohbeti başladı. Kadın, kızının hayvanlara olan düşkünlüğünden şikayetçi gibiydi. Ben, dilim döndüğünce bunda korkulacak, üzülecek bir şey olmadığını anlatmaya çalışırken bezgin bir tavırla sözümü keserek lafa girdi.

"Söylediklerinizi biliyor ve size katılıyorum ama benim kızım sandığınız, düşündüğünüz gibi bir çocuk değil. O kadar hasssas, o kadar merhametli ki. Bunda ne kötülük var demeyin. Hem kendini çok yıpratıyor hem bizi. Kışın, bu soğukta o kediler köpekler nasıl üşüyorlar kim bilir diye, yaz gelince, bu sıcakta o köpekler o mantolarla ölür diye sürekli üzülüyor. Böyle de yetiştirmedik ama hep böyle şeyleri düşünüp gözleri dolu dolu geziyor. "

Annesi anlatırken Paçoz' un çenesinin altını becerikli ellerle okşayan küçük kızı inceledim. Sıskacıktı. Sarı beyaz renkli incecik yüzü Paçoza eğik, iri tatlı bakışlı gözleriyle sürekli köpeği inceliyordu.

"Ah hanımefendi o kadar hassas öyle merhametli ki..." diye devam etti genç kadın. "Ne yapacağız bilemiyoruz. " Ben abarttığını düşünmeye başlamıştım artık.

"Geçen gün sırf bu merhameti yüzünden okula geç kaldık inanır mısınız." Ben karşısına gelen her köpeği böyle severse...diye düşünürken duyduklarımla kalakaldım.

"Geçen sabah okula giderken önümüzde çok ilerde yürüyen yaşlı bir çiftin tam arkasında adımlarını yavaşlattı, elimden çekerek benim de hızımı kesti. Ne dediysem yürüyüp gitmeye ikna edemedim."

Boğazım sıkıştı aniden, yüreğim üzüntüyle doldu.

"Ama anne, biz onların yanından hızla geçip gidersek zavallı yaşlılar üzülmez mi herkes bizi geçiyor biz arkada kalıyoruz diye..." demiş.

Ah çocuk...

This entry was posted on 13.10.2010 at Çarşamba, Ekim 13, 2010 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

12 yorum

Ah! Küçük kız. İnşallah duvarlara çarpa çarpa nasır tutmassın. Ağlaya ağlaya yosun tutmassın. Yolun hep çiçekli olsun.

13 Ekim 2010 20:11

İnşallah, Hüznün Tadı. Bir mucize olsun da o yol çiçeklerle dolsun.

13 Ekim 2010 20:19

Ahh Asuman ahh. Ne zor o çocuğun hayatla işi. Olması gerektiğini bildiğim halde çocuğa acıyorum, hep kırılacak hep örselenecek.

13 Ekim 2010 21:53

Ah canım yavrum...
Umarım kalbini örseleyenlerle olabildiğince geç karşılaşırsın...

14 Ekim 2010 00:08

Ah Asumancım;
Küçük kız beni de duygulandırdı.Ben de asla önümde yürümeye çalışan bastonlu ya da sakat ya da yaşlı insanları sollayıp geçemem taa küçüklüğümden beri. Yolumu değiştiririm ya da kollarına girerim.Yakında ben de onlar gibi olacağım için mi böyle davranıyorum diye hep düşünmüşümdür. Ama hayır küçükken de aynı şeyi yapardım. Küçük kıza da sana da sevgilerimle.

14 Ekim 2010 00:14

Keşke aksini ümidedebilsek Sis. Çok fazla ve her türlü çocukla haşır neşirim. Bu beni o kadar çok etkiledi ki.

14 Ekim 2010 00:26

Anneler nasıl da hassas. Çok etkilendiğini tahmin edebiliyorum Ebruli' cim. Keşke onları bu hayata hazırlamanın bir yolu olabilse.

14 Ekim 2010 00:28

Yaşamın telaşı, bizim aculluğumuz, bu tür şeyleri düşünmekten alıkoyuyor maalesef.
Ne mutlu sana ve böyle incelikli yaşayabilenlere.
Sevgiler Sufi...

14 Ekim 2010 00:36

Bu yaşta bu nasıl merhamet. Umarım karşısına hep güzerl insanlar çıkar. Onu anlayan, üzmeyen insanlar.

14 Ekim 2010 09:51

İnşallah İlknur' cum. Yoksa çok incinecek.

14 Ekim 2010 12:08

Ne garip değil mi?
artık vicdan sahibi, iyi yürekli bir insanın yetişiyor olmasından endişe duyar olmuşuz.Onun bu güzel kalbinin yine insanlar tarfından paramparça edilme ve örselenme yüzdesinin çok çok yüksek olduğunu biliyoruz hepimiz. Öğrendik...

annesinin endişesine de hak veriyoruz. Kızının bu ender ve gurur verecek özelliği kadıncağızı telaşlandırıyor işte.
Yazık..
Yinede umarım Allah onu her türlü kötülükten korusun. Biz koca koca insanlar yanıbaşımızdakileri ite kaka bir yerlere yetişmeye çalışırken, sanki çok acil işlerimz varmış gibi, onun bu düşüncesi aklımıza bile gelmez çoğu kez.

15 Ekim 2010 03:27

Aslında annenin gurur duyması mutlu olması hatta ders almış olması lazım Sünter' cim ama endişe ediyor ve bize de en doğalı buymuş gibi geliyor.Çok acı.

15 Ekim 2010 09:42

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin