"Hoş geldiniz hocam, ilk merhaba benden olsun diyor resimdeki güleç yüz.
Hoşuma gidiyor “hocam”
sözü. Demek yüksek sesle dile getiriyorum ki
“kesin ODTÜ lüdür" diyor yeğenim. Beni ODTÜ de
gezdiren uzak bir yeğen
geliyor aklıma. İçtiğim çayı hatırlıyorum.
Sonra bir uzun liste. Hoş geldiniz ler,” hayırlı olsun” lar. “Bize de
buyrun” lar. Çılgınlar gibi oradan
oraya koşuşturuyorum.
Elbiseler..yemekler.. çiçekler.. şiirler.. hikayeler..
Şiirler,
hikayeler yüksek sesle okunuyor. Bazıları tekrar tekrar okunuyor.
Yahu
burada derya var. Bu ne yaman bir telaşe..."
..............
Böyle dile getiriyorum duygularımı bir yazımda. Tüm başlangıçlarda olduğu gibi coşkuyla.
Gezebildiğim kadar geziyor, önemsiyor, inceliyor, önce meşrebim gereği herşeyi, herkesi
beğeniyorum.
...............
"Eşin dostun ısrarları ve yeğenim Erdem’in de gayretlendirmeleri ve teknik yardımlarıyla
bu
alametin içinde buluverdikten sonra, kendimi, harikalar ülkesindeki
Alice gibi hissediyorum.
Daha az klişe, bana özel bir gözlemle, eski Yunan
meydanlarındaki gibi adeta.
Agora' larda dolaşıp herkesi, bütün etkinlikleri izliyorum..
Birisi, toplamış insanları başına, göz yaşları içinde şiir okuyor.
Bir diğeri, kalabalıklara siyasi nutuklar
atıyor heyecanla. Beriki, çocuklara
ve çocuk ruhlu kişilere
şaklabanlıklar yapıyor. Kahkahalarla güldürüyor onları. Kiminin
davranışları ve sözleri cinsellik içeriyor, gençler gülüyor, yaşlılar
uzaklaşıyor.
Kimi de saldırgan, korku salan hikayeleriyle, merakla
birlikte çekingenlik uyandırıyor
izleyenlerinde. İnsan kime bakacağını,
hangi gruba katılacağını bilemiyor."
................
Bir de abartmışım ki sormayın gitsin :)))
Bir yandan keyifle yazarak, bir yandan keyifle izleyerek günler geçip giderken
diğer bir deyişle kendi kendime eğlenirken ve öyle de mutluyken, mucize gerçekleşiyor.
Yorum gelmeye başlıyor. Farkediliyorum yani. Birileri de beni görüyor.
İnteraktivitenin dayanılmaz cazibesi beni de sarmalıyor. Aman ne hoş...
Ve ilk büyük yanılgı... İyi niyetli ama çok yanlış bir karar.
Diyorum ki, aldığım yorum beni böyle mutlu ediyorsa ben de başkalarını
mutlu etmeliyim. Davran Asu...Kim tutar seni.
Beğendiğim her şiir, her öykü için uzun uzun yorumlar yazıyorum. Okuyup beğendiğim
hiç bir yazıyı yorumsuz bırakmıyorum. Sonuç ???
Kim bu teyze yaa, nerden çıktı böyle?
Damar şiirler yazan bir kızcağız önce yorumlarımı cevapsız bırakıyor. Sonra tası tarağı
toplayıp kaçıyor. Başka bir mahalleye, başka bir isimle :)))
Çok kültürlü, entellektüel bir kadının babası için yazdığı bir yazıya duygu dolu bir
yorum bırakıyorum. Bir not düşüyor bloguna:"Bir müddet için yazılarımı yoruma
kapatıyorum..." mealinde. 'Belki anlar da bir daha gelmez. Kim bu yaw.'
Genç bir delikanlı doğum günü olduğunu belirtiyor blogunda. Önce ilgilenmiyorum.
Akşam bakıyorum kimse kutlamamış. Acıyıp iki satırla kutluyorum. Ya önce yayınlıyor
ya da otomatik olarak çıkıyor. Ben sevap işlediğimi düşünürken tak..yorum siliniyor.
Bir not: "Kimse benim popülaritemden nemalanmaya kalkmasın" mealinde....
En acıklısı da, Adana' lı 11-12 yaşlarında bir ergenle olanı. Anne- babasından
yakınıyor. Okulunu öğretmenini anlatıyor. Ben ve bir başka sazan daha, önce acıyıp
izlemeye alıyoruz. Çocuk okuldan sonra bir yerde çalışıyor. Diğer çalışanlar onunla
(şimdi unuttuğum bir sebepten) alay ediyor. (Kekemeydi galiba) Ben habire onu
yüreklendirmeye, yaşama sevinci vermeye çalışıyorum. Ablacım diye diye minnetini
belirtiyor her seferinde ve bir gün... Bana öyle bir mesaj yazıyor ki..."Asuman' cım yaa
boşver blogu falan biz seninle çıkalım..." mealinde... İşletildiğimi anlıyorum.
Sinirlerim bozuluyor, alınganlaşıyorum. Bu kez ben de başkalarını yanlış anlayıp
titizleniyorum bir dönem. Yerin dibine geçtiğim de oluyor. Tehdit bile alıyorum.
İlk birkaç ayın sonunda damdan düşmüşe dönüyorum anlaşıldığı gibi.
Kaçmayı yediremiyorum. Ama beş yılı bitirebileceğimi de hiç aklıma bile
getiremiyorum doğrusu.
Düşünüyorum da şöyle demek geçiyor içimden Vasfiye Teyze misali:
Ne çekmişin be Asuman, bu blog aleminden yaaa...
Şaka bir yana, evlilik gibi, kritik ilk bir kaç ayı atlatıp arada bir kaç kez annemin
evine gidip döndükten sonra birlikteliğimizi rayına oturttuk galiba blogumla.
Nice beş yıllara diyelim öyleyse...
Tüm blogger dostlarıma selam ve sevgilerimi yolluyor, onlara iyi ki varsınız
demek istiyorum. Diyorum da...
Hep sevgiyle....