14-15 yaşlarındaydım. 1964-65 yılları...
İstanbul' a döneli 1 yıl filan olmuştu. Biraz acılı, biraz şaşkın, biraz meraklı, biraz öfkeli
bir dönemim. Fiziksel, ruhsal, çevresel yeniliklerle başetmeye çalışırken henüz
büyümeye vaktim olmamıştı. Benimle yaşıt, bir yaş büyük ve küçük üç kardeş, teyze tarafından
kuzenler, belki biraz da annelerin teşvikiyle (kardeşileri de aralarınıza alın) ailecek görüşme
dışında bir gün evlerindeki bir arkadaş toplantısına beni de davet ettiler. Delikanlılar
Galatasay Lisesinde okuyorlardı, benimle yaşıt kızkardeşleri de Atatürk Kız Lisesinde.
Oğlanlar tam fırlamaydılar o dönemde. Anlamakta güçlük çektiğim muhabbetler, çılgın
müzik, serbest tavırlar... Kezban misali bir kenarda oturuyordum. Sonra kuzen ortalıkta
dolaştırdığı anket defterini elime tutuşturdu. Standart sorular, en sevdiğiniz renk, şarkı vs.
En sonunda da son zamanlarda en beğendiğim fıkrayı yazmam isteniyordu. Özenle ve
ciddiyetle tüm sorulara ayrıntılı cevaplar verdikten sonra o günlerde çok güldüğüm
pikniğe giden kaplumbağa ailesinin macerasını yazdım. Hani yıllarca giderler ormana
ulaştıklarında anne aylar süren sofra düzenlemesinden sonra tuzu unuttuğunu farkeder.
Yavru kaplumbağa eve gidip tuzu getirmeyi önerir. Senelerce beklerler. Sonra yavru
gülerek bir ağacın arkasından çıkar. Sizi kandırdım daha yola çıkmadım diye.
Evet, bu sevimsiz çocuk fıkrasını çok da ayrıntılı biçimde fırlama Galatasaraylı ergen
kuzenin anket defterine özenle yazdım. Defterde 2 sayfadan fazla yer işgal etmiştim.
Deftere bir göz attı, buz gibi bir sessizlik... Bir terslik olduğunu anladım. Sonra bir ara
defteri alıp benden öncekilere bir bakiim dedim. Komik, çapkın cevaplar, o yaşa uygun
müstehcen (imsi) fıkralar ve hiç kimse bir sayfayı bile doldurmamış. Sırtımdan ter boşandı.
Kaçıp gitmek, o yazdıklarımı koparıp un ufak etmek istedim. Çok utanmıştım.
Bu kadar zaman sonra bu anı, son zamanlarda ortalıkta dönen abuk
bir reklam dizisinden birini izlerlen birden düştü aklıma. Ne güzel unutmuşken.
Hani şu lunaparkta atlı karıncayla adrenalin patlaması yaşamak isteyen kızla ilgili...
O gün bu gün olsaydı eminim hepsi birden beni işaret ederek TİFİTİ BU YAW derlerdi.
İkinci bir yıkımı da bir tanıtım filmiyle yaşadım.
Dede torununa gitarını veriyor. "Al bunu, çal müziğini, kazan bu yarışmayı. Baban da
bu gitarla birincilik kazanmıştı. Gençliğimde ben de bu gitarla yıkmıştım ortalığı"
diyor. Geride fon müziği olarak Erkin Koray' ın ESTARABİM' i...
Yahu ben kocaman adamların ninesi olmuşum da haberim yokmuş :(((
Daha ruhum "abla" dan "teyze" ye zor transfer olmuşken...
Kar yüzündan toplantılar iptal edilip, Paçozu bile kayıp düşerim korkusuyla
çıkaramadığım bu günlerde beyaz cama iyice düştüm. Hollywood filmlerinden
sonra Gözyaşlarıyla "Ağustosta Rapsodi", müthiş bir zevkle "Arka Pencere".
Sevdiğim dizilere mazoşist bir yaklaşımla sevmediklerimi de ilave ettim.
Örneğin, "Öyle bir Geçer Zaman ki".
İlk birkaç bölümünü izlemiştim. Nasıl bu hale gelmiş geçen zaman içinde.
Erkan Petekkaya' nın ayrılmak istemesine hak vermemek mümkün değil.
Ben rastlantı sonucu intihar sahnesiyle başladım izlemeye. Çok da vâkıf değilim
olana bitene ama sırayla, biri kendini öldürdü-biri nikaha gitti, sonra, vazgeçti,
çok güzel gelinin babası damadı eşşek sudan gelene kadar dövdü. Gelin çıldırdı.
Aynı gün en iyimser tahminle, ertesi gün, ablası kocasını aldattı, anne kızılarıyla
ilgilenirken, şirkette birileri kuyusunu kazdı, bu arada bir adam öldü. Aynı gün
oğulları sevgilisinin önce evlendiğini görerek kahroldu, sonra intiharına şahit
oldu. Gece geç vakit eve perişan geldiğinde babasına olanı biteni anlattı. İşte tam
kızın evlenme haberini alıp oğlunu teselli etmeğe çalışırken "baba bitmedi" deyip de
kızın kendisini arabanın altına attığını söylediğinde Petekkaya' nın (babanın demiyorum
özellikle) bir YOK ARTIK deyişi vardı ki içinden, "ben bu diziden giderim arkadaş,
bu kadarı da pes artık" dediğinden eminim.
Sonrasında damat intihara teşebbüs eder, hastaneye kaldırılır, kız da aynı hastanede
rehabilite olmaktadır ve bir kadın, bir erkek iki doktor her yere yetişmektedir.
O dönemleri iyi bilen biri olarak, otuzlu yılların garip çantaları, az doktorlu tek hastane
keyfiyeti... Bu arada anne fakir düşer. Büyük kız çocuğunu kaybeder. Karısı babayı aldatır.
Ağabey, elti ve kızları "Cemile artık fakir" diye göbek atarlar...
Bu diziyi izlerken hep aklıma "kedi nerede-ağaca çıktı-ağaç nerde.............dağ nerde -
yandı bitti kül oldu" tekerlemesi gelmekte nedense...
Ve ewweet ...
Bir sevgililer günü daha...Ve bir reklam.
"Sadece aşktır rüyaları gerçeğe dönüştüren.
Şimdi aşk zamanı.
Şimdi PIRLANTA zamanı...."
16 yorum
Fadiş, çok teşekkür ederim.
Bahsettiğim iki film her seyredişimde bana aynı zevki verecek kadar büyülü benim için.
Siz (takip ediyorum) sürekli üretmekle meşgul olduğunuzdan TV.la ilgilenmememiz çok normal.Ben nedense bu sene "ununu elemiş eleğini asmış" lara karıştım iyice.
Ben de magazin programlarını hiç sevemiyorum nedense.
Yazmayı ben de seviyor ve istiyorum ama bir türlü oturmak gelmiyor içimden PC. nin başına bu
ara.
Sevgiler...
Pırlantasız (ve hatta aşksız, çok yorucu çünkü), saçma -salak dizisiz, abuk reklamsız, ha bi de karsız günler olsun artık. Ben de çok sıkıldım. Bir de sen nine falan değilsin, o Estarabim yanlış seçim bence:) Arkadaşımın 3 yaşında torunu var ama arkadaşım hiç yaşını göstermeyen dal gibi bir kadın. Çocuk geçen yıl yeni konuşurken ona "nene" derdi çok gülerdim. Sen de kendine yakıştırma nineliği falan.
Ben bu ara Oscar adayı filmleri izliyorum, hiçbirine düşüp bayılmadım.
Sevgiler Asucum, özletme kendini...
Leylak' cım. Ben yazarken eğlenmiştim ama, seni çok keyifsiz buldum. Şu günlerde ben tüm bunlarla kafa buluyorum.
Sana tez zamanda güneş gerek. Şubatın yarısı ilkbahar :))
Ne kaldı şunun şurasında...
Öptüm...
Kar güzel ama her şeye rağmen :)
Bence de çayla simit.
Tüm gün evimmde oturup camdan seyredince gerçekten çok güzel.
Zorluğunu zamanında ben de yaşadım. Bu kadarcık keyfi hakettiğimi düşünüyorum:)
Asuman sayfamda geyik yazısı haberini görünce koşa koşa Uludağda önümüzden geçen geyiği anlatmaya koştum ama bu geyik başka geyikmiş:))
Benim aklıma da Brahms'ı Severmisiniz düştü bu ara. Bulup izlemek istiyorum.
Ben önce romanını okudum. Abimin kitaplarındadı. Françoisse Sagan Romanı.Genç delikanlı-olgun kadın aşkı. Aynı kitapta bir de Bonjour Tristesse vardı. Genç kız-olgun adam aşkı. Sonra filmlerini de izledim. Birinden İngrid Bergman'ı Diğerinden David Niven'ı hatırlıyorum. Bi bakiim başka kimler vardı.
Not: Şu geyiği blogunda yaz lütfen:)
Çocukken bazı olayları nasıl da büyütüyormuşuz değil mi? Sanki dünyanın sonu.
Ben de dizileri azalttım. Hep aynı şeyler. Eskiden TV de eski filmler olurdu ne güzel. Artık hiç rastlamıyorum.
Gerçekten, o yaşlarda herşey çok önemli gibiydi.
Ben de öylesine boş boş bakıyorum ekrana. İyiden iyiye kapandık evlere...
Eğlenceli yazının ötesinde, içeriğinde çok sıkı mesajlar var.
Paylaşım için teşekkürler.
Huzurlu bir hafta sonu dilerim.
Dostlukla...
Yok yok Asuman hanimcim, siz Tofitayi hak ediyorsunuz. SIze tofita var.
Tofita var, sevgi var, opucukler var...bir surude iyi dilekler var teee buralarda...
Mehmet bey,
Üslubum (uz) ne olursa olsun, hepimizin esasta ya da satır
aralarında çoğunlukla vurgulamak istediğimiz bir şeyler var.
Çok teşeekkür ederim yorumunuz için.
Sevgiyle kalın...
Güngör' cüm,
Başta Tofita olmak üzere tüm o güzel duygular mesafeleri katedip sımsıcak yüreğime ulaştı.
Çok teşekkür ederim canım. Her şey yüreğin kadar güzel olsun yaşamında.
Sevgiler...
Çok eğlendim okurken, tabi satır aralarına saklananları görmezden gelerek.
Dizilerin hepsi uzadıkça saçmalamaya başlıyor, bazen bunları yazanlar bizlerle dalga geçtiğini düşünüyorum. Ama her akşam illa bir adet bulup izliyorum yani sırf elişime doymak için. Çok güzel oluyor abus kulaklarımda gözüm elişimde vakit geçiriyoruz. Tavsiye ederim.
Ben de şu örgüyü bir elime alayım.
İyi fikir. Radyo temsilleri gibi dinlerken bir yandan da öreriz.
Kış bitti İlkbahar geldi alt tarafı bir atkı.
Yorum Gönder
Bu Blogda Ara
Contributors
Blog Listem
-
-
-
Yeniden3 ay önce
-
BİR DİZİ YAZISI: DEDEKTİF BOSCH1 yıl önce
-
-
-
Merhaba3 yıl önce
-
-
-
-
Koşan Hayat5 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
ÜÇÜ BİR ARADA !7 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum8 yıl önce
-
-
bize ne oldu...9 yıl önce
-
-
-
-
-
Merhaba demeye geldim...10 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
TAŞINDIM...13 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İzleyiciler
Yazı Arşivi
-
►
20
(5)
- ► Eylül 2020 (1)
- ► Ağustos 2020 (3)
- ► Temmuz 2020 (1)
-
►
17
(4)
- ► Nisan 2017 (1)
- ► Şubat 2017 (1)
-
►
16
(1)
- ► Şubat 2016 (1)
-
►
15
(1)
- ► Ağustos 2015 (1)
-
►
14
(16)
- ► Aralık 2014 (1)
- ► Eylül 2014 (2)
- ► Ağustos 2014 (1)
- ► Haziran 2014 (1)
- ► Mayıs 2014 (2)
- ► Nisan 2014 (4)
- ► Şubat 2014 (1)
-
►
13
(46)
- ► Aralık 2013 (3)
- ► Kasım 2013 (3)
- ► Eylül 2013 (6)
- ► Ağustos 2013 (3)
- ► Temmuz 2013 (2)
- ► Haziran 2013 (2)
- ► Mayıs 2013 (3)
- ► Nisan 2013 (7)
- ► Şubat 2013 (3)
-
▼
12
(96)
- ► Aralık 2012 (2)
- ► Kasım 2012 (4)
- ► Eylül 2012 (16)
- ► Ağustos 2012 (7)
- ► Temmuz 2012 (5)
- ► Haziran 2012 (8)
- ► Mayıs 2012 (10)
- ► Nisan 2012 (14)
- ▼ Şubat 2012 (8)
-
►
11
(179)
- ► Aralık 2011 (19)
- ► Kasım 2011 (38)
- ► Eylül 2011 (14)
- ► Ağustos 2011 (17)
- ► Temmuz 2011 (8)
- ► Haziran 2011 (14)
- ► Mayıs 2011 (11)
- ► Nisan 2011 (9)
- ► Şubat 2011 (10)
-
►
10
(152)
- ► Aralık 2010 (12)
- ► Kasım 2010 (12)
- ► Eylül 2010 (9)
- ► Ağustos 2010 (12)
- ► Temmuz 2010 (7)
- ► Haziran 2010 (12)
- ► Mayıs 2010 (11)
- ► Nisan 2010 (17)
- ► Şubat 2010 (11)
-
►
09
(186)
- ► Aralık 2009 (22)
- ► Kasım 2009 (22)
- ► Eylül 2009 (17)
- ► Ağustos 2009 (24)
- ► Temmuz 2009 (19)
- ► Haziran 2009 (20)
- ► Mayıs 2009 (20)
- ► Nisan 2009 (8)
- ► Şubat 2009 (5)
Müzik
Popüler Yazılar
-
bilmem hatırlar mısın bir liseli kız vardı bir liseli esmer kız gözleri yıldız yıldız saçları gece gibi simsiyah dökül...
-
Büyük Usta, önündeki devâsâ tuale son rötuşlarını yapıyor... Önündeki dev palete göz atıyorum. Hemen hemen boşalmış gibi. Yeşili çoktan sıyr...
-
Çok içime battı gidişi. Cenazelerde kaskatı kesilirdim oysa. Yüreğim katılaşır, algılarımı kapatıverirdim olan bitene. Kendi isteğimle...
-
Çok keyifliydim aslında. Blogum şenlenmiş, evim temizlenmİş, çok uzun zamandır görmediğim, çook eski, tüm doğum günlerimi(zi) çoğu yaz tatil...
-
Bu şiiri ortaokul çağlarında bir takvim yaprağında görmüş, (o zamanlar takvim yapraklarında şiirler olurdu) , adı "Akasyalar Açarken&qu...
-
Buluşma yerime giden yola tek başıma çıktım. Fakat bu sessiz karanlıkta beni izleyen kimdir? Onun varlığından kurtulmak için kenara çekilir,...
Etiketler
- 2010
- 2011
- 27 mayıs İhtilali
- 7 numara
- ABD
- abla
- acemilik
- açlik
- Adıyaman
- afet
- ağabey
- ağaç
- Ağustosta Rapsodi
- aile
- akraba
- akrostiş
- akşam
- Albatros
- alış-veriş
- alışkanlık
- alışveriş
- alışveriş tutkusu
- Ali Muhittin Hacı Bekir
- Alphonse de Lamartine
- amatörlük
- anı
- anılar
- anılar...
- anlaşma
- anlayış
- anma
- anne
- anneanne
- anneler günü
- Antalya
- apartman hayatı
- arayış
- arıza
- Arka Pencere
- arkadaş
- armağan
- aşı
- aşk
- aşure
- Atatürk
- ateş böceği
- atom bombası
- Attila İlhan
- ATV
- ATV şarkı
- Avustralya Açık Tenis
- ayaz
- ayrılık
- aziz nesin
- B.Necatigil
- baba
- Babalar Günü
- bahar
- bahçe
- balkon
- banka
- Barbra streısand
- barış
- başarı
- başlangıç
- Baudelaire
- Bauelaire
- Bayrak
- bayram
- Beatles
- bebek
- bekir sıtkı erdoğan
- beklentiler
- BEN
- beste
- beşiktaş
- Betty Smith
- beyaz dizi
- beyaz diziler
- beyaz roman
- Bhagavatgita
- bilgisayar
- Bir genç kız Yetişiyor
- Bir sarkısın sen
- Bir Şarkısın Sen
- birlik ve beraberlik
- birliktelik
- bitki
- biyografi
- blog
- blogger
- börek
- Buddha
- bugün
- bulmaca
- buluşma
- buzdolabı
- Bülent Ecevit
- Cahit Sıtkı Tarancı
- can yücel
- Capra
- cehalet
- centilmen
- cesaret
- cevaplar
- cezerye
- cinayet
- cocuk
- cocuk.
- cocukluk
- Cronin
- Cumhuriyet
- Cüneyt Gökçer
- çalışma hayatı
- çaresizlik
- çay
- Çığlık
- çınar
- çiçek
- çiçekler
- çiğ
- çocuk
- çocuklar
- çocukluk
- çöp
- dalgınlık
- Daltonlar
- damat
- Damdaki Kemancı
- dans
- davetiye
- dayak
- dedikodu
- Defne Joy Foster
- demirhindi
- deneyimler
- deniz
- deprem
- dergi
- destan
- dilek
- dilekler
- dinlenme
- disko kralı
- diyet
- dizi
- doğa
- doğallık
- doğum günü
- dolap
- Doris Day
- dost
- dostluk
- dostluk.
- dostlulk
- duygular
- düğün
- dül dül
- dünya
- dünya kadınlar günü
- Dünya Prematüre Günü
- düşmanlık
- düşünceler
- düşünceler.
- Ecevit
- edebiyat
- Edgar Allan Poe
- Ekim
- Ekrem Bora
- Elazığ depremi
- emek
- emekli
- eminönü
- Emirgân
- Engelliler
- ephraim kishon
- erişkin
- erişlilmezlik
- erkek
- eski yıl
- eşek
- eşyalar
- etiket metiket yok
- Etkinlik
- eve dönüş
- evlat
- Ey Aşk Nerdesin
- eylül
- ezan
- Ezel
- Fakir Baykurt
- fal
- fanatizm
- Farrah Fawcett
- fasulye
- felaket
- felsefe
- fenerbahçe
- fırtına
- Fikret Otyam
- film
- filozof
- final
- Firari
- firuze
- fono
- formüller
- fotoğraf
- Frank Sinatra
- Futbol
- gazanfer özcan
- gece
- geçim
- Geçmiş
- geçmişten şarkılar
- gelecek
- gelin
- genç kız
- gençlik
- gerçek
- geyik
- gezi
- gezinti
- giden sene
- Gitanjali
- giysiler
- Govinda
- gökkuşağı
- göl
- gönülçelen
- gösteri
- göze çarpmayan debdebe
- gözyaşı
- Grace Kelly
- grizu
- gül
- Gülümse
- gün batımı
- güncel
- güneş
- Güneydoğudan öyküler-Önce vatan
- Günlük yaşam
- güven
- güz
- güzellik
- güzellikler
- haber
- haberler
- Hacer Buluş
- Hacivat
- hafta sonu
- hak
- hala
- harika çocuklar
- hasta
- hastalık
- hayal kırıklığı
- Hayali Küçük Ali
- hayaller
- hayat
- hayvan
- hayvanlar
- hayvanlar alemi
- hazan
- hediye
- Herman Hesse
- hiciv
- Hindistan
- Hiroşima
- Hitchcock
- hobby
- Hollywood
- hoptirinam
- hoşgörü
- hoşluklar
- http://www.blogger.com/img/blank.gif
- huzur
- hüsran
- hüzün
- ıhlamur ağacı
- ışık
- ibadet sohbet
- içimizdeki çocuk
- içtenlik
- iftar
- ihmal
- İhsan Varol
- ikiyüzlülük
- ikram
- ilaç
- ilginç şeyler
- ilişki
- ilkbahar
- ilkokul
- İlkokul şiiri
- İnci Ertuğrul
- İngilizce
- insafsızlkık
- insan
- insan halleri
- insan olmak
- insanlık
- intikam
- İslamiyet
- istanbul
- isyan
- İş Bankası
- işçi
- iyilik
- Jacques Brel
- James Stewart
- Japonya
- Jean Moreas
- Jim Reeves
- kabuk
- kadın
- kadınlar
- kahvaltı
- kahve
- kalıplar
- kalite
- Kamer Genç
- kan verme
- Kandil
- kaplumbağa
- kar
- Karagöz
- karanfil
- karanlık
- kardeş
- karışık duygu ve düşünceler
- karmaşa
- katiam
- kavafis
- kayıp
- Kayserispor
- keder
- kedi
- kediler
- Kelime oyunu
- Kemal Burkay
- kerpiç
- keşke
- keyif
- kıskançlık
- kış
- kız kardeş
- kızkardeş
- Kim Novak
- kiracı
- kishon
- kişisel
- kitap
- koka kola
- kolbastı
- komedi
- komik
- komşu
- komşuluk
- konser
- konut
- korku
- Korolar çarpışoyor
- koşullu refleks
- köpek
- kuaför
- kupa
- Kurban Bayramı
- kuyruk-bilim
- kültürel mozaik
- Lale
- latife hanım
- lezzet
- lisan
- lise
- Liz Taylor
- maneviyat
- manzara
- Marsel İlhan
- masal
- masumiyet
- maymun
- mazi
- meclis
- medya
- Mehmet Topuz
- mektup
- merasim
- Mevlana
- mevsimler
- Meyva Zamanı
- Michael Jackson
- mim
- misafir
- misafirlik
- Misak- ı milli
- mizah
- Montaigne deneme
- moral
- Mr. Smith
- muhabbet
- Muhabbet Kralı
- Muhammed
- muhasebe
- Murathan Mungan
- mutfak
- Mutfak şarkıları
- mutluluk
- Müge Anlı
- müzik
- müzik nostalji
- Nagazaki
- Nazım Hikmet
- nefret
- nekahat
- Nirvana
- Nisan
- Nişan töreni
- Noktürn.
- nostalji
- okan bayülgen
- olay
- olgunluk
- on line alışveriş
- ordan burdan
- Orhan Kemal
- Orhan Veli
- orman
- oruç
- otobüs
- otokontrol
- oyun
- ozan
- ödül
- öfke
- öğrenci
- öğretmen
- Öğretmenler günü
- ölüm
- ölüm yıldönümü
- ömür
- öykü
- Öykü Atölyesi
- özgüven
- özlem
- Paçoz
- Paçoz..
- Paris
- pasta
- paylaşım
- paylaşmak
- pazar
- pazar alışverişi
- pazar günü
- Pazar sohbeti
- pembe dizi
- pencere
- Piknik
- pişmanlık
- plan ve programlar
- planlar
- plasebo
- Platters
- polis
- popülizm
- program
- programlar
- radyasyon
- radyo
- Ramazan
- Ramazan davulu
- Red kit
- reklamlar
- resim
- resmi bayramlar
- Reşid Behbudov
- Rilke
- rin tin tin
- Roland Garros
- roman
- romantik
- romantizm
- röportaj
- ruh yorgunluğu
- ruhat mengi
- rüya
- saat
- sabah
- sadakat
- Sadettin Kaynak
- safiyet
- Sağanak
- sağlık
- sahur
- Samana
- samimiyet
- sanal
- sanat
- sanatçı
- sanatkar
- Saroyan
- Satürn
- schumann
- sebze
- seçkin
- seçme saçma sohbetler
- sel
- Selimpaşa
- Selmi Andak
- sergi
- sevdiğim şeyler
- sevgi
- sevgi soysal
- sevgili
- sevgililer günü
- sevinç
- seyahat
- seyirlik
- Seyyare
- Shakespeare
- Show TV
- sıcak
- sıkma
- sıradanlık
- Sidarta
- Sigara
- simit
- sinema
- sipariş
- sis
- soğuk
- sohbet
- sonbahar
- soru
- sorular
- spiker
- star
- still life
- su yücel
- suikast
- şablonlar
- şafak
- şans
- şarap
- şarkı
- şaşkınlık
- şeker
- Şeker Bayramı
- şerbet
- şermin
- şiddet
- şiir
- şikayet
- tabak
- tabletler
- tagore
- tanışma
- tansiyon
- tantuni
- tarif
- tartışma
- taşınma
- tatil
- tedavi
- teknoloji
- telaş
- telefon
- televizyon
- temizlik
- tenis
- tenis turnuvası
- terlik
- tevfik fikret
- Tırpan
- tiyatro sahne
- tokat
- toplantı
- Tövbeler Tövbesi.
- Transfer
- tren
- TRT
- TSM
- Ttv
- Tuna Huş
- tutsak
- tuvalet
- tüketim
- Tülin Oral
- Türkan Saylan
- türkü
- TV
- Uğur Mumcu
- umut
- unutma
- uyku
- Üç Hür El
- ülke meseleleri
- ümit
- üretmek
- ütü
- vahşet
- vakit
- Vasuveda
- vatan
- William Holden
- William Wordsworth
- Wimbledon
- yağlıboya resim
- yağmur
- yalnızlık
- yaprak
- yarışma
- yaşam
- yaşlılık
- yatak
- yaz
- yeğen
- yeğenlerim
- yeme-içme
- yemek
- yemekteyiz
- yeni yıl
- yeni yıl kartları
- yesterday
- yıl dönümü
- yılbaşı
- yıldız
- yıldönümü
- yoksulluk
- yol
- yolculuk
- yolculuk.
- yorgünluk
- Young at Heart
- yönetici
- yün
- yürüyüş
- zaman
- Zeki Müren