Aşağıdaki yazının tarihi 12 Şubat 2009. Sessiz sedasız bir yıl daha bitivermiş.
Tevfik Fikret'in ifade ettiği gibi, "hiç görmediğim, bilmediğim insanların, beklentisiz,
minnetsiz sakince ve içten bakışlarını " umarak birşeyler yazmaya başlamamın
üzerinden koskocaman, kısacık, tekdüze, çalkantılı, mutlu olduğum, kırıldığım,
sıradanlığından şikayet ettiğim, sıradanlığını özlediğim dört yıl geçmiş, beşinci
yıla girivermişim.
Tüm hataların, kırgınlıkların, kayıpların geçmişte kalması dileği ve daima güzel
şeyler yazmak umuduyla...
Beşinci yılda da ve sonsuza kadar,
Hep sevgiyle kalalım...
Nihayet birlikteyiz.
Tevfik Fikret “Kırık Saz” isimli kitabının bir yerinde “kari”lerine yani okurlarına ;
“Siz ey bilmediğim, görmediğim okurlarım!”
“Siz ki , en doğru gören bir bakış ve vicdanla
Uzaklardan bana bakmaktasınız ; bir şey ummadan
Ve yazdıklarıma karşı hiçbir minnet duymadan…
Şiirlerimin yüzüne böyle sakin sakin bir bakış , ne kadar içten bir bakıştır!
Bütün bunlar, bu yazılmış, unutulmuş şeyler
Hep o içtenliğe kapılarak toplanmıştır.
Kim bilir, belki içinizden biri, bir derdinizin,
Belki küçük ve değersiz bir benzeri olur;
En yüksek hayat sürenler bile, duygulanmada,
En basit yaşayanlar gibidir….
Hep aynı çamurdan bu yığın!”
Evet.
HEP AYNI ÇAMURDAN BU YIĞIN.
17-18 yaşlarında iken sevdiğim ve çoğunu ezbere bildiğim şiirleri yazdığım, şimdi sayfaları sararmış defterimin, ilk sayfasına büyük harflerle yazdığım birkaç alıntıdan biri. O tarihlerde anlamını biliyor muydum? Pek sanmıyorum. Ya şimdi? İliklerimde hissediyorum.
Garip bir başlangıç yaptığımın farkındayım. Biraz komik bir giriş, çok felsefi bir kapanış. Tıpkı kafam ve ruhum gibi, biraz karışık.
FİKRET ve PAÇOZ. Aslında her ikisi de benim için çok kıymetli.
Birincisi her gece başucumda duruyor.
Diğeri her gece ayağımın üstünde uyuyor.
Tekrar görüşmek üzere.