Kaybolan çoraplar
Ok gibi fırlayıp döktüğü 1 fincan kahve ve bir bardak çay.
Kaşla göz arasında devrilen dehşet içinde izlediğim çamaşır askılığı.
(Bir pantalon paçasına dişlerini takıp çektiği için. Ve nasıl altında kalmadı)
Saksılarının içine oturduğu için kırılıp dökülen domates ve biber fideleri.
(Kapalı balkonda yetiştirmeğe çalıştığım)
Pimapenleri yapıştırmak için kullanılan silikonların oynanmak üzere
dişleriyle uzun şeritler halinde söktüğü 2 metreyi aşkın parçaları.
Fıss sesine sinirlenip koşup kafa attığı, biraz önce bardağımda köpürttüğüm
D vitaminli suyumun yatağımda oluşturduğu küçük göl.
Her an ayaklarıma sarılan dört kol. Kollarımda küçük diş darbeleri.
Ve saniyeler içinde odadan odaya antreden koridora koştuğu ve nereden
karşıma çıkacağı belli olmadığı için yüreğime yerleşen, üzerine basma korkusu...
Düşünsem bir bu kadar daha çıkar...
Ama ben onu her gün biraz daha fazla seviyorum desem???
Hem de öyle böyle değil. Deli gibi seviyorum...
Sağolasın Sis..