"Hadii hadii toparlayın ortalığı, çekin dağılmış sararmışları, yeni brokolileri devreye sokun hadii..."
Pazarcının el çırparak gür sesiyle verdiği komuta gülmekten kendimi alamadım. Göğüs- göğüse bir muharebede çarpışan taraflardan birinin komutanı gibiydi adeta. "Yaralıları çekin, yeni birlikler öne sürülsün.." der gibiydi. Sonra , yavaş adımlarla yağmur inmeden bir de Paçozu çıkarmak üzere eve doğru yürüdüm.
Sabah çok güzel, güneşli bir güne uyandık. Önce Paçozla uzun uzun dolaştık. Rayuşla kahvemizi içtikten sonra balkondaki, uzun süre kar altında kalıp telef olan bir kısım çiçeğin yerine yenilerini almak üzere yakınlarımızdaki alış-veriş merkezine gittim. Çıktığımda hava hem serinlemiş hem de kapamıştı. Eve girmeden bir de çiriş bulurum umuduyla pazara uğradım. (Doğu Anadolu' da yetişen, kendine özgü tadı, kokusu olan aynı zamanda çok faydalı olduğu söylenen bir bitki.)
Bu haftam da tıpkı bu günün havası gibiydi. Keyifli başladı, sıkıntılı bitti.
Önce, beni çok mutlu eden bir olayın evvela müjdesi, sonra kendisi geldi.
On beş gün kadar önce, bir gün, Rayuş' a kahvede yalnızlıktan şikayet etmiş, içimden hiç bir şey yapmak gelmediğinden yakınmış, son zamanlarda sık sık sorduğum soruyu bir kez daha tekrarlamış "kim için, ne için" diyerek, onun ısrarla söylediği "kendin için" i duymazdan gelerek söylenip durmuştum. "Eskiden sık sık çocuklar gelir bende kalırdı. Şimdi her biri bir yana dağıldı. Artık onlardan da umudum kalmadı."
Eve çıktığımda telefonum çalıyordu. Açtım Koray' dı. (Büyük yeğen.) "Teyze, galiba düğüne kadar sende kalacağım" diyordu. Şaşkınlıktan ve sevinçten nasıl bir çığlık atmışsam fısıltıyla "yavaş teyze, iş yerindeyim" şeklinde uyardı. İkitelli' deki fabrika Gebze' ye taşınıyormuş. Babaannesinin evinden gidemiyecekmiş.
Pazartesi günü akşam üzeri birlikte gezinirken Paçoz birden garip sesler çıkararak beni hızla caddeye doğru çekiştirmeye başladı. Ne oluyoruz demeye kalmadan bir de baktım Can. (Ortanca yeğen. İzin almış erken çıkmış.) Bir sürpriz daha...Çok keyifli bir akşam geçirdik.Her ikisini de çok özlemiştim.
Salı temizlik günümdü. Çocuklar erkenden gitti. Ben Paçoz' u çıkarıp döndüm. Kahvaltıyı hazırladım. Sonra Türkân geldi. Her on beş günde bir olduğu gibi bol sohbetli bir kahvaltı yaptık. Ardarda keyif çayları içtik. Tabii ben 3-4 tane sigara içtim bu sırada. Sonra o salona geçti ben de masayı topladım. Bulaşıkları makineye yerleştirdim. Akşam bıraktığım düdüklü ile bir-kaç teflon tavayı elimde yıkadım. Son yemek hazırlıklarını yaptım. Her seferinde olduğu gibi kahvelerimizi pişirdim.Tepsiye koydum. Salona geçtim. Tepsiyi sehpaya koymak üzere eğildim. Sonrasında olanlar kâbus gibiydi. Şiddetli bir baş dönmesi hissettim tepsiyi bırakıp doğrulduğumda etrafımı göremediğimi farkettim. Her şey gri, yoğun bir dumanın arkasında gibiydi. Sonra ensemde bir ağrı. Çaktırmadan kahvemi içeyim sonra gidip biraz uzanayım diye düşündüm. Ama ne konuşulanı anlıyorum, ne de etrafı net bir biçimde görebiliyorum. Rayuş koro çalışmasında. Can dostum tuhaflığı farketti. Hemen hastaneye gidelim dediyse de ben direttim uzanırsam geçer diye. Hemen eşine telefon açtı. Tansiyon aleti getirildi. Tansiyonum 14 -9 olmuş. Bana 12 bile fazla. Normalim 9-6. Bir saat kadar uyudum, tekrar ölçtük 15-10 olmuş. Moralim fena halde bozuldu. O geceyi çok kötü geçirdim. Pazar gecesi gördüğüm rüyanın son sahnesi gözümün önüne geldi. Ağabeyim göz kırparak, muzip bir ifadeyle kolunu uzatmış ben de koluna girip, birlikte kapıdan ışıklı bir yola çıkmıştık. Rayuş' u düşündüm, çocukları düşündüm...
Hafta boyu hemen edindiğim tansiyon aletiyle sık sık tansiyonumu ölçtüm. Bir 13 ardından 9 sonra 12 . Bu gün ilk defa karamsar ruh halimden sıyrılıp çıktım. Dikkatle takip edeceğim. Gerekirse tabii doktora da gideceğim. Bu arada biraz endişeden biraz da can havliyle bir haftada tam 5 kilo verdim. Bu da daha rahat yürümemi sağladı. Artık uzun uzun yürüyüş yapıyorum. Sigarayı ve çayı daha dikkatli içiyorum.Bir kaç gün kahve dahil hiçbirini elime bile almadım. Şimdi normale döndüm. Dönünce de ilk işim masamın başına geçmek oldu.
Velhasıl değişik bir haftaydı...
İLK BAHAR ŞİİRİ
Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini
Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi
Şöyle yanı başıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyleyelim bir ağızdan
ATAOL BEHRAMOĞLU
Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini
Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi
Şöyle yanı başıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyleyelim bir ağızdan
ATAOL BEHRAMOĞLU
22.032012 Cep foto
Buralarda ilk açan bahar dalı
Buralarda ilk açan bahar dalı
"Özgürlük, her sabah uyandığında istediğin aynı şeyleri yapabilmektir."
(Buket Uzuner, Kumral Ada Mavi Tuna)
Bu cümle takıldı aklıma, kahvaltı tabağımı hazırlar ve bir yandan da demini almış
çayımın kokusunu keyifle içime çekerken.
Evet, her sabah aynı saatte aynı seslere uyanmak, aynı ağrılarla yataktan kalkmak
zorlukla üzerime bir şeyler geçirip, ıkına sıkına Paçoz' u da hazırlayıp (uzun uzun eğilmeyi
gerektiriyor) kapıdan çıkmak, aynı asansöre binmek, aynı yerlerde yürüyüp, aynı ağaçların
altında Paçozun koklaması için duraklamak, evin etrafında da bir tur attıktan sonra
dönüp hemmen çayın altını yakmak...
Monotonluk gibi görünüyor değil mi. Gibi görünmüyor. Öyle.
Ama bu monotonluk benim kendi özgürlüğüm bir yandan da.
Bu bir çoğumuz için geçerli. Kimse bizi zorlamıyorsa bir şeyleri yapmaya ya da
yapmak istediklerimizi kısıtlamaya çalışmıyorsa, bu monotonluk keyifli hale geliyor.
Buket Uzuner, böyle bir cümleyle başladıysa romanına, ve bu roman (ve tabii yazarı)
okur dünyasının "en sevilen ilk üç" üne sağlam demir attıysa, böyle sarmalayıverdiği
içindir okuyanını.
Tekrar günlük yaşama dönecek olursak, evet seviyorum sabahları hep bu sırayla
aynı şeyleri tekrarlamayı.
Evden yorgun ve ağrılı çıkıp her zamanki gibi ağrılar azalmış keyif artmış bir şekilde
dönmeyi. Paçoza kekikli tostunu yedirirken bir yandan da kendi bir dilim çavdar ekmeği,
yanında yağsız peynir, domates, tatlı ince biberlerimi sindire sindire yemeyi.
Sonrasında ağırdan alarak mutfağa gidip kapısının önünde sabırsızlıkla bekleyen
Paçoza yeşil torbasından sabah kemiğini vermeyi, o kapıp salona kendi özgürlüğü
içinde kemirmek üzere koşarken, mis gibi demli bir çayla masamın başına dönüp
ilk cigaramdan bi fırt çekmeyi.
Tüm bunları her sabah yapmayı seviyorum...
Yaz aylarında, haftalık gittiğim eğlenceli, bol güneşli, bol gezmeli tatil beldelerinin
ya da İstanbul' da zaman zaman gidip kaldığım dost evlerinin güzel tatlı sohbetlerini
geride bırakıp döndüğümde tüm bu monotonluğa kaldığım yerden devam etmeyi
seviyorum.
Belki de yaşlanmanın bir tezahürüdür bu diye düşünmeden edemiyor insan.
Altında, tüm bunları gün gelip de yaşayamayacak olmanın endişesi yatıyor
bu rutinin her parçasına dört elle sarılmanın altında, bir ihtimal, diyorum, diyorum
ama bir yandan da bu endişelerin, korkuların de yaşamımdan sessizce çekilip, yerini
dingin bir kabullenişe bıraktığını görüyor, bunu olgunlukla kabul ediyor, bu olgunluğu
başarı sayıyorum.
Ve yine bir yazıya keyifle başlayıp hüzünle bitirdiğimi görüp, konuşma dilimdeki
kafa karışıklığının ısrarla yazılarımı da etkilemesinden endişe duymakla birlikte,
şaşkınlıkla, bundan da tuhaf bir zevk aldığımı hissediyorum.
Tagore' un dizelerinin sonunda vurguladığı "her şeyi kaybetmiş olmanın umutsuz zaferi"
bu olsa gerek...
22.o3 2012 17.00 Cep foto
bir küçük çocuk çekti
Bir ilave daha: Şimdi geldik dışardan. Resimleri ekledim. Televizyonu açtım ve öğrendim ki
yaşlılar haftasını idrak ediyormuşuz. Bu nasıl bir tesadüftür böyle...
yaşlılar haftasını idrak ediyormuşuz. Bu nasıl bir tesadüftür böyle...
kartal bakışlarıyla uzun uzun süzdükten sonra "keyfin yerine gelmiş neyse " dedi ve
başını fincanına eğdi. "Keyfim niçin kaçmış olsun ki? " "Akşam bloguna baktım.
Hüzünlü Tagore' lardan birini gördüm yine." Şaşkın şaşkın, "ne alaka, her zamanki
Tagore. Yani parçayı yazan o hüzünlü kişi... Ben sadece sevdim ve bloguma yazdım.
parmağı arasında sımsıkı tutup çevirdi. "Tamam canım, tıtizlenecek bir şey yok.
Cuma günü dizinden ameliyat olan bir arkadaşını ziyarete gittiği için görüşmemiştik.
hüznü bana maletmiş...
Hüzünlü bir Tagore...
Çocuksu bir keyifle geçen bir haftalık pijama partisinin çocuksu ve keyifli cümlelerle
mutlu günler geçirdik, köpeğim de çok mutluydu..."
( Mutluluk insanı sadeleştiriyor:)))
Öncesi, bir küçük hayal kırıklığının yüreğime dokunduğu yerde, tıpkı küçük bir( Mutluluk insanı sadeleştiriyor:)))
anlatmaya çalıştığım sitem dolu bir yazı.
Bir önceki ise kendimle gırgır geçen mizahi üsluplu bir paylaşım.
geçirdim. Biraz otokontrole ihtiyacım vardı. Yoksa yardım mı almalıydım. Belki de
Bu duygular içindeyken arkadaşım Nural aradı. Yazımı okumuş. Resimlerini görüp
yaşamaktan. Bir saate yakın konuştuk. Bol bol güldük.
Sevgili Melange' ın " uzun, ince patikasında " yürürken sıcacık gözyaşları döktüm.
poğaçasını yedim. Haydarpaşa' sız başlangıçları düşündüm. İçim sızladı....
taa içine dikkatle baktım. Bu gözlerde biraz hüzünlü olmakla birlikte huzurlu bir
Ne bir kararsızlık, ne bir belirsizlik, ne de bir karamsarlık.
Bu günümü düşündüm sonra.
Sevinç de keder de, kahkaha da gözyaşı da benimdi. İnsancaydı.
Neyi hangi sıra ile, ne aralıkta, ne sıklıkta ve nasıl yaşadığım da kimseyi ilgilendirmezdi.
Sevdiklerimin sevinciyle sevinmek, elemlerine üzülmek dışında...
Sevgiye inan. Bir ızdırap kaynağı olsa bile.
Kalbini kapama.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
Gönül, bir gözyaşı yahut bir melodiyle
teslim olmak için yaratılmıştır, sevgilim.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
Sevinç, bir damla şebnem gibi narindir, gülümseyerek ölür.
Fakat elem sağlam ve dayanıklıdır.
Bırak gözlerinde elemli bir aşk uyansın.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
Lotüs çiçeği, güneşte açılıp ölmeyi,
gonca halinde ebedi bir kış yaşamaya yeğler.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
R. Tagore
Kalbini kapama.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
Gönül, bir gözyaşı yahut bir melodiyle
teslim olmak için yaratılmıştır, sevgilim.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
Sevinç, bir damla şebnem gibi narindir, gülümseyerek ölür.
Fakat elem sağlam ve dayanıklıdır.
Bırak gözlerinde elemli bir aşk uyansın.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
Lotüs çiçeği, güneşte açılıp ölmeyi,
gonca halinde ebedi bir kış yaşamaya yeğler.
Hayır dostum, sözleriniz karanlık anlayamıyorum.
R. Tagore
Bu Blogda Ara
Contributors
Blog Listem
-
-
-
Yeniden3 ay önce
-
BİR DİZİ YAZISI: DEDEKTİF BOSCH1 yıl önce
-
-
-
Merhaba3 yıl önce
-
-
-
-
Koşan Hayat5 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
ÜÇÜ BİR ARADA !7 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum8 yıl önce
-
-
bize ne oldu...9 yıl önce
-
-
-
-
-
Merhaba demeye geldim...10 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
TAŞINDIM...13 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İzleyiciler
Yazı Arşivi
-
►
20
(5)
- ► Eylül 2020 (1)
- ► Ağustos 2020 (3)
- ► Temmuz 2020 (1)
-
►
17
(4)
- ► Nisan 2017 (1)
- ► Şubat 2017 (1)
-
►
16
(1)
- ► Şubat 2016 (1)
-
►
15
(1)
- ► Ağustos 2015 (1)
-
►
14
(16)
- ► Aralık 2014 (1)
- ► Eylül 2014 (2)
- ► Ağustos 2014 (1)
- ► Haziran 2014 (1)
- ► Mayıs 2014 (2)
- ► Nisan 2014 (4)
- ► Şubat 2014 (1)
-
►
13
(46)
- ► Aralık 2013 (3)
- ► Kasım 2013 (3)
- ► Eylül 2013 (6)
- ► Ağustos 2013 (3)
- ► Temmuz 2013 (2)
- ► Haziran 2013 (2)
- ► Mayıs 2013 (3)
- ► Nisan 2013 (7)
- ► Şubat 2013 (3)
-
▼
12
(96)
- ► Aralık 2012 (2)
- ► Kasım 2012 (4)
- ► Eylül 2012 (16)
- ► Ağustos 2012 (7)
- ► Temmuz 2012 (5)
- ► Haziran 2012 (8)
- ► Mayıs 2012 (10)
- ► Nisan 2012 (14)
- ► Şubat 2012 (8)
-
►
11
(179)
- ► Aralık 2011 (19)
- ► Kasım 2011 (38)
- ► Eylül 2011 (14)
- ► Ağustos 2011 (17)
- ► Temmuz 2011 (8)
- ► Haziran 2011 (14)
- ► Mayıs 2011 (11)
- ► Nisan 2011 (9)
- ► Şubat 2011 (10)
-
►
10
(152)
- ► Aralık 2010 (12)
- ► Kasım 2010 (12)
- ► Eylül 2010 (9)
- ► Ağustos 2010 (12)
- ► Temmuz 2010 (7)
- ► Haziran 2010 (12)
- ► Mayıs 2010 (11)
- ► Nisan 2010 (17)
- ► Şubat 2010 (11)
-
►
09
(186)
- ► Aralık 2009 (22)
- ► Kasım 2009 (22)
- ► Eylül 2009 (17)
- ► Ağustos 2009 (24)
- ► Temmuz 2009 (19)
- ► Haziran 2009 (20)
- ► Mayıs 2009 (20)
- ► Nisan 2009 (8)
- ► Şubat 2009 (5)
Müzik
Popüler Yazılar
-
bilmem hatırlar mısın bir liseli kız vardı bir liseli esmer kız gözleri yıldız yıldız saçları gece gibi simsiyah dökül...
-
Büyük Usta, önündeki devâsâ tuale son rötuşlarını yapıyor... Önündeki dev palete göz atıyorum. Hemen hemen boşalmış gibi. Yeşili çoktan sıyr...
-
Çok içime battı gidişi. Cenazelerde kaskatı kesilirdim oysa. Yüreğim katılaşır, algılarımı kapatıverirdim olan bitene. Kendi isteğimle...
-
Çok keyifliydim aslında. Blogum şenlenmiş, evim temizlenmİş, çok uzun zamandır görmediğim, çook eski, tüm doğum günlerimi(zi) çoğu yaz tatil...
-
Dizilerden birinde Tülin Oral' ı yine ve doğal olarak büyükanne rolünde görünce Yaygara 7o Müzikali aklıma geldi. Ağabeyim götürmüştü. ...
-
Buluşma yerime giden yola tek başıma çıktım. Fakat bu sessiz karanlıkta beni izleyen kimdir? Onun varlığından kurtulmak için kenara çekilir,...
Etiketler
- 2010
- 2011
- 27 mayıs İhtilali
- 7 numara
- ABD
- abla
- acemilik
- açlik
- Adıyaman
- afet
- ağabey
- ağaç
- Ağustosta Rapsodi
- aile
- akraba
- akrostiş
- akşam
- Albatros
- alış-veriş
- alışkanlık
- alışveriş
- alışveriş tutkusu
- Ali Muhittin Hacı Bekir
- Alphonse de Lamartine
- amatörlük
- anı
- anılar
- anılar...
- anlaşma
- anlayış
- anma
- anne
- anneanne
- anneler günü
- Antalya
- apartman hayatı
- arayış
- arıza
- Arka Pencere
- arkadaş
- armağan
- aşı
- aşk
- aşure
- Atatürk
- ateş böceği
- atom bombası
- Attila İlhan
- ATV
- ATV şarkı
- Avustralya Açık Tenis
- ayaz
- ayrılık
- aziz nesin
- B.Necatigil
- baba
- Babalar Günü
- bahar
- bahçe
- balkon
- banka
- Barbra streısand
- barış
- başarı
- başlangıç
- Baudelaire
- Bauelaire
- Bayrak
- bayram
- Beatles
- bebek
- bekir sıtkı erdoğan
- beklentiler
- BEN
- beste
- beşiktaş
- Betty Smith
- beyaz dizi
- beyaz diziler
- beyaz roman
- Bhagavatgita
- bilgisayar
- Bir genç kız Yetişiyor
- Bir sarkısın sen
- Bir Şarkısın Sen
- birlik ve beraberlik
- birliktelik
- bitki
- biyografi
- blog
- blogger
- börek
- Buddha
- bugün
- bulmaca
- buluşma
- buzdolabı
- Bülent Ecevit
- Cahit Sıtkı Tarancı
- can yücel
- Capra
- cehalet
- centilmen
- cesaret
- cevaplar
- cezerye
- cinayet
- cocuk
- cocuk.
- cocukluk
- Cronin
- Cumhuriyet
- Cüneyt Gökçer
- çalışma hayatı
- çaresizlik
- çay
- Çığlık
- çınar
- çiçek
- çiçekler
- çiğ
- çocuk
- çocuklar
- çocukluk
- çöp
- dalgınlık
- Daltonlar
- damat
- Damdaki Kemancı
- dans
- davetiye
- dayak
- dedikodu
- Defne Joy Foster
- demirhindi
- deneyimler
- deniz
- deprem
- dergi
- destan
- dilek
- dilekler
- dinlenme
- disko kralı
- diyet
- dizi
- doğa
- doğallık
- doğum günü
- dolap
- Doris Day
- dost
- dostluk
- dostluk.
- dostlulk
- duygular
- düğün
- dül dül
- dünya
- dünya kadınlar günü
- Dünya Prematüre Günü
- düşmanlık
- düşünceler
- düşünceler.
- Ecevit
- edebiyat
- Edgar Allan Poe
- Ekim
- Ekrem Bora
- Elazığ depremi
- emek
- emekli
- eminönü
- Emirgân
- Engelliler
- ephraim kishon
- erişkin
- erişlilmezlik
- erkek
- eski yıl
- eşek
- eşyalar
- etiket metiket yok
- Etkinlik
- eve dönüş
- evlat
- Ey Aşk Nerdesin
- eylül
- ezan
- Ezel
- Fakir Baykurt
- fal
- fanatizm
- Farrah Fawcett
- fasulye
- felaket
- felsefe
- fenerbahçe
- fırtına
- Fikret Otyam
- film
- filozof
- final
- Firari
- firuze
- fono
- formüller
- fotoğraf
- Frank Sinatra
- Futbol
- gazanfer özcan
- gece
- geçim
- Geçmiş
- geçmişten şarkılar
- gelecek
- gelin
- genç kız
- gençlik
- gerçek
- geyik
- gezi
- gezinti
- giden sene
- Gitanjali
- giysiler
- Govinda
- gökkuşağı
- göl
- gönülçelen
- gösteri
- göze çarpmayan debdebe
- gözyaşı
- Grace Kelly
- grizu
- gül
- Gülümse
- gün batımı
- güncel
- güneş
- Güneydoğudan öyküler-Önce vatan
- Günlük yaşam
- güven
- güz
- güzellik
- güzellikler
- haber
- haberler
- Hacer Buluş
- Hacivat
- hafta sonu
- hak
- hala
- harika çocuklar
- hasta
- hastalık
- hayal kırıklığı
- Hayali Küçük Ali
- hayaller
- hayat
- hayvan
- hayvanlar
- hayvanlar alemi
- hazan
- hediye
- Herman Hesse
- hiciv
- Hindistan
- Hiroşima
- Hitchcock
- hobby
- Hollywood
- hoptirinam
- hoşgörü
- hoşluklar
- http://www.blogger.com/img/blank.gif
- huzur
- hüsran
- hüzün
- ıhlamur ağacı
- ışık
- ibadet sohbet
- içimizdeki çocuk
- içtenlik
- iftar
- ihmal
- İhsan Varol
- ikiyüzlülük
- ikram
- ilaç
- ilginç şeyler
- ilişki
- ilkbahar
- ilkokul
- İlkokul şiiri
- İnci Ertuğrul
- İngilizce
- insafsızlkık
- insan
- insan halleri
- insan olmak
- insanlık
- intikam
- İslamiyet
- istanbul
- isyan
- İş Bankası
- işçi
- iyilik
- Jacques Brel
- James Stewart
- Japonya
- Jean Moreas
- Jim Reeves
- kabuk
- kadın
- kadınlar
- kahvaltı
- kahve
- kalıplar
- kalite
- Kamer Genç
- kan verme
- Kandil
- kaplumbağa
- kar
- Karagöz
- karanfil
- karanlık
- kardeş
- karışık duygu ve düşünceler
- karmaşa
- katiam
- kavafis
- kayıp
- Kayserispor
- keder
- kedi
- kediler
- Kelime oyunu
- Kemal Burkay
- kerpiç
- keşke
- keyif
- kıskançlık
- kış
- kız kardeş
- kızkardeş
- Kim Novak
- kiracı
- kishon
- kişisel
- kitap
- koka kola
- kolbastı
- komedi
- komik
- komşu
- komşuluk
- konser
- konut
- korku
- Korolar çarpışoyor
- koşullu refleks
- köpek
- kuaför
- kupa
- Kurban Bayramı
- kuyruk-bilim
- kültürel mozaik
- Lale
- latife hanım
- lezzet
- lisan
- lise
- Liz Taylor
- maneviyat
- manzara
- Marsel İlhan
- masal
- masumiyet
- maymun
- mazi
- meclis
- medya
- Mehmet Topuz
- mektup
- merasim
- Mevlana
- mevsimler
- Meyva Zamanı
- Michael Jackson
- mim
- misafir
- misafirlik
- Misak- ı milli
- mizah
- Montaigne deneme
- moral
- Mr. Smith
- muhabbet
- Muhabbet Kralı
- Muhammed
- muhasebe
- Murathan Mungan
- mutfak
- Mutfak şarkıları
- mutluluk
- Müge Anlı
- müzik
- müzik nostalji
- Nagazaki
- Nazım Hikmet
- nefret
- nekahat
- Nirvana
- Nisan
- Nişan töreni
- Noktürn.
- nostalji
- okan bayülgen
- olay
- olgunluk
- on line alışveriş
- ordan burdan
- Orhan Kemal
- Orhan Veli
- orman
- oruç
- otobüs
- otokontrol
- oyun
- ozan
- ödül
- öfke
- öğrenci
- öğretmen
- Öğretmenler günü
- ölüm
- ölüm yıldönümü
- ömür
- öykü
- Öykü Atölyesi
- özgüven
- özlem
- Paçoz
- Paçoz..
- Paris
- pasta
- paylaşım
- paylaşmak
- pazar
- pazar alışverişi
- pazar günü
- Pazar sohbeti
- pembe dizi
- pencere
- Piknik
- pişmanlık
- plan ve programlar
- planlar
- plasebo
- Platters
- polis
- popülizm
- program
- programlar
- radyasyon
- radyo
- Ramazan
- Ramazan davulu
- Red kit
- reklamlar
- resim
- resmi bayramlar
- Reşid Behbudov
- Rilke
- rin tin tin
- Roland Garros
- roman
- romantik
- romantizm
- röportaj
- ruh yorgunluğu
- ruhat mengi
- rüya
- saat
- sabah
- sadakat
- Sadettin Kaynak
- safiyet
- Sağanak
- sağlık
- sahur
- Samana
- samimiyet
- sanal
- sanat
- sanatçı
- sanatkar
- Saroyan
- Satürn
- schumann
- sebze
- seçkin
- seçme saçma sohbetler
- sel
- Selimpaşa
- Selmi Andak
- sergi
- sevdiğim şeyler
- sevgi
- sevgi soysal
- sevgili
- sevgililer günü
- sevinç
- seyahat
- seyirlik
- Seyyare
- Shakespeare
- Show TV
- sıcak
- sıkma
- sıradanlık
- Sidarta
- Sigara
- simit
- sinema
- sipariş
- sis
- soğuk
- sohbet
- sonbahar
- soru
- sorular
- spiker
- star
- still life
- su yücel
- suikast
- şablonlar
- şafak
- şans
- şarap
- şarkı
- şaşkınlık
- şeker
- Şeker Bayramı
- şerbet
- şermin
- şiddet
- şiir
- şikayet
- tabak
- tabletler
- tagore
- tanışma
- tansiyon
- tantuni
- tarif
- tartışma
- taşınma
- tatil
- tedavi
- teknoloji
- telaş
- telefon
- televizyon
- temizlik
- tenis
- tenis turnuvası
- terlik
- tevfik fikret
- Tırpan
- tiyatro sahne
- tokat
- toplantı
- Tövbeler Tövbesi.
- Transfer
- tren
- TRT
- TSM
- Ttv
- Tuna Huş
- tutsak
- tuvalet
- tüketim
- Tülin Oral
- Türkan Saylan
- türkü
- TV
- Uğur Mumcu
- umut
- unutma
- uyku
- Üç Hür El
- ülke meseleleri
- ümit
- üretmek
- ütü
- vahşet
- vakit
- Vasuveda
- vatan
- William Holden
- William Wordsworth
- Wimbledon
- yağlıboya resim
- yağmur
- yalnızlık
- yaprak
- yarışma
- yaşam
- yaşlılık
- yatak
- yaz
- yeğen
- yeğenlerim
- yeme-içme
- yemek
- yemekteyiz
- yeni yıl
- yeni yıl kartları
- yesterday
- yıl dönümü
- yılbaşı
- yıldız
- yıldönümü
- yoksulluk
- yol
- yolculuk
- yolculuk.
- yorgünluk
- Young at Heart
- yönetici
- yün
- yürüyüş
- zaman
- Zeki Müren