Mr. Smith Washington' a Gidiyor  

Posted by Asuman Yelen in , , , ,

Bir filmden bahsetmek istiyorum.

Orijinal adı "Mr. Smith Goes to Washington."
1939 da Yönetmenliğini İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen Frank Capra' nın yaptığı, kendisine "en iyi yönetmen" Oscar adaylığı getiren film. Baş rollerinde James Stewart, Jean Arthur var.
Ben ilk defa TRT' nin ilk zamanlarında onunla birlikte şimdi arşivimde de bulunan İt Happened One Night, İt's a Wonderful Life ve şimdi hatırlayamadığım başka filmlerini izlemiştim.
Frank Capra, o tarihlerde bizim son derece sıra dışı bulduğumuz bir yönetmendi. Şimdilerde tekrar izleyince beni hiç de heyecanlandırmasalar da (diğer Amerikan Rüyası tarzı filmlerin sadece akıllıca versiyonları) Wonderful Life' de yine gözyaşı döküp, Mr.Smith 'i eğlenerek izleyebiliyorum.
Gelelim Mr. Smith'e...Konu şöyle: Jefferson Smith küçük bir kasabada oymak başı idealist bir gençtir. O kasabadan senatoya yükselen, Jefferson'un kendisi gibi idealist gazeteci babasının arkadaşı bir senatör tarafından Washington' a götürülür. Amaç, çoğunluk diğer üyeler gibi sermayeye hizmet eden, bir sürü yolsuzluğa bulaşmış, ölen bir senatörün yerine bu genci getirip ona her istediklerini yaptırmaktır. Ama olaylar farklı gelişir, saf Mr.Smith, kurtlar sofrasında şiyasetçilere karşı dürüstlük savaşı verir ve tabii kazanır. Sinema ile ilgilenenler bu filmi ve diğer Capra filmlerini mutlaka biliyorlardır.

Bu filmin bu günlerde ve zaman zaman aklıma gelmesinin sebebini anlatabilmem için onun çarpıcı final sahnesinden bahsetmem gerekiyor.
Yerine geçtiği senatörün çevirdiği dolapları farkeden Smith bunu senatoda söz alıp anlatmaya her kalkışında bir şekilde sözü kesiliyor, çeşitli manevralarla susturuluyor, konuşması engelleniyor. Araştırmaları sonucu, diğer üyelere sözü kaptırmamak için hiç kimseye söz vermeden ve yerine oturmadan konuşması gerektiğini öğreniyor ve o da onu yapıyor. Sabaha kadar, sesi kısılana dek konuşuyor konuşuyor. Bu arada beklediği haber geliyor ve yolsuzluk ortaya çıkıyor.

Bu günlerde Mr.Smith'i sık sık düşünmeme neden olan biri var. Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç. Üslubuna ve tarzına çok kızsam da artık böyle şeyleri aramanın da bir lüks olduğunun bilincinde, inadına, mücadeleci ruhuna, açıksözlülüğüne de hayran olduğumu belirtmeden geçemiyeceğim.

Bir kere temsil ettiği yöreye hizmet götürmesini biliyor.

Duyduğum kadarıyla Milletvekili maaşını (bir kısmını) muntazaman öğrenci okutmak için harcıyor.
Mecliste, bir "Don Quijote" cesaretiyle tek başına muhalefet yapıyor.
Zaman zaman TBMM'ni karıştırsa da, atasözlerini bir türlü toparlayamayıp tamamlayamasa da, üslup konusunda çoğu zaman
kantarın topuzunu kaçırsa da yüzümüzü güldürüyor.

Hem de her bakımdan...


Sevgiyle kalın...

This entry was posted on 3.10.2009 at Cumartesi, Ekim 03, 2009 and is filed under , , , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

6 yorum

Bence de, bir zamanlar çok kızardım, senin nedenlerinle ama şimdi takdir ediyorum. Adam tek başına muhalaefet partisi görevi yapıyor. Bir de herkesin çiçeklerini sulamaya gitmese:))
İyi Pazarlar canım...

4 Ekim 2009 09:55

O kadarcık kusur kadı kızında bile bulunur Leylak'çım...:)))
Ben de az tartışmadım bizim çocuklarla. O çatıda o üslupla konuşulmaz diye. Öyle durumlara düştük ki, "üslup da neymiş" der olduk.
Düşürenler utansın...

4 Ekim 2009 12:47

toplasan iki muhalefet partisini, bu adamcağızın yarısı olmazlar.
dediğin gibi tarzına sinir olurdum ama yiğidi öldür hakkını teslim et demişler. şapka çıkarılır kendisine:)

5 Ekim 2009 14:22

Türkiye' de en azından benim çevremde böyle düşünen çok insan var ama bu onun sesinin mecliste daha çok duyulmasına yetmiyor maalesef...

5 Ekim 2009 15:38

Mecliste o konuşurken alaycı bir şekilde gülüp ciddiye almayanlara her zaman nefretle bakmışımdır.
Tırnağı olamayanlar üstelik..

7 Ekim 2009 23:21

Aslında hem akıllı hem de donanımlı bir insan. Keşke biraz daha serinkanlı olabilse, kendini daha iyi ifade edebilse. Ama bunu bilinçli yapıyor da olabilir. Önemli olan sesini bir şekilde duyurabilmek.

8 Ekim 2009 11:02

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin