Parlak göründü uzaktan
tıpkı aydede gibi
aydınlık, parlak, dost bakışlı
Ulaşmak, tanımak, anlamak istedim.
Gittim.
İlkin bir sıcaklık sardı her yanımı.
Ayaklarım yerden kesildi önce
ardından gözlerim karardı.
Görebildiğim her yerde
engebeler vardı.
Sonra,
etrafımı pis kokular sardı.
Nefesim kesildi önce
ardından
yüreğime serpecek
bir parça su aradım.
Ne hava,
ne de su vardı.
Ve anladım ki,
Benim için orada
hayat yokmış.
Yine başbaşayız seninle
uzun ve soğuk geceler boyu.
Yine kalmadı
ne sende huzur,
ne bende uyku.
Bu sefer hangimiz suçluyuz.
Kim önce aldanan.
Gülen gözleri görüp, tatlı sözleri
işitince
karşımızdakini dost sanan.
Sen misin önce hızlı hızlı çarpan,
yoksa,
benim kollarım mı uzanan.
Yine boşa ümitlendik
ikimiz de
Ama kabahat bizde.
Ayırıyoruz mücevherin
hakikisini sahtesinden
Kavunun kokusundan, karpuzun
sesinden
anlıyoruz kötüsünü iyisini.
Ama işitince çağıran sesini
nasıl da ümitle doluyor
sevinip coşuyoruz.
Dost sandığımız o ele
nasıl da koşuyoruz.
İten yine hep o el
ve itilen hep biziz.
İşte yine
ve galiba ömür boyu
başbaşa ikimiziz.
Nisan 1976
Ataköy