Üretkeniz vesselam 2  

Posted by Asuman Yelen in , , ,


Talihsiz başlangıç


“Hadi kızlar bu gecelik bu kadar. Çok geç oldu. Şoförüm sizi Reina’ ya götürecek. Hepiniz bir güzel eğlenin. “

Her biri diğerinden güzel, hepsi de sarışın 7-8 kız itiraz nidalarıyla tembel tembel yerlerinden doğrulup uyuşuk tavırlarla kapıya doğru yürürler. Şirin yüzlü ufak tefek delikanlı sabırsız hareketlerle yüzüklü ellerini çırpmakta. Çabuuuk çabuk boşaltın burayı bakiiym. Derin dekolteli parlak gömleği her hareketinde yalp yalp yanmakta. Bir yandan gülümserken aynı anda çatılan kaşları sıkıntılı ruh halini ele vermektedir. Bu arada orta yaşlı hayli şişman bir kadın otoriter sesiyle talimatlar vermekte, iki genç kadın da masadaki kirli tabakları, içki bardaklarını toplamaktadır.

“ Size kaç kere söyledim Gülsüm hanım acı biberi azaltalım, hatta artık keselim diye. Dayanamadım yedim işte. Reflü bir yandan yanıyorum. Bağırsaklarıma vurdu sancısı. Canımın yanması bir yana gecem rezil oldu. Ajans daha yeni getirmişti bu kızları Gürcistan ‘ dan. “

“Paşam yemin ederim sadece Çarliston aldım. Tadına bakaymışım keşke. Vah paşam vah. Hay canım çıkaydı da yedirmeyeydim o yemeği sana. Hay ellerim kırılaydı. Hay… “

“-Tamam tamam. Olan oldu bir kere. Kızlar daha buradalar nasılsa. Zaten benim için geldiler. Sen benim laptopu banyo dairesine götür. Not defteri kalemler hepsi hazır olsun. Çabuk ol. Sabredecek halim kalmadı. Anlaşılan işim uzun. Bir-iki şarkı çıkarayım bari oturduğum yerde.”

“Haklısın paşam. Tuvalet sana uğurlu geliyor. Geçen sefer de “Aşk sancısı” nı orda yazmıştın. Sonra bütün sene markette dinlediyidik. He he.”

“Uğur falan değil. Vaktim mi var. Ömrüm Kıbrıs’ ta geçiyor. Konserler bir yandan. .. Ay boş ver şimdi bunları koş hazırla banyoyu. Dayanamıycam.”

Ve mutlu son

Delikanlı adeta bir taht kadar rahat görünümlü klozette bir yandan kucağındaki laptopu incelerken diğer yandan hemen sağ çaprazındaki, muhteşem banyosunun dolaplarına uygun, sedef kakmalı sehpanın üstünde bulunan kağıda bir şeyler yazmakta.

“Yanıma gelme şeytanın biriyim
Kötüyüm ama dertsiz değilim.”

Ufff… Ah be gülsüm kadın. Yaktın beni. Neyse devam edelim. Nerde kalmıştık.

“Berbat…Allahım imdat”

Şimdi de çarpıcı bir kelime bulalım. “Çakra” gibi. “Çakra”. Ne çok sevmiştim bu kelimeyi. Çok tutmuştum. Manasını da vakit bulup hala öğrenemedim.Tabii halk da tuttu. Bütün yaz çaldı. Bu sefer biraz çarpıcı olsun. Kulakta kalsın. Hah işte. 'Marduk geliyor.' Kim bu Marduk yaw. Devlet başkanı deseeem … Hiç duymadım. Neyse bakalım neymiş" ….Yazıyı okur "Demek öyleee. .. Vay vay vay bakar mısın, tam istediğim şey. Ülen oğlum helal olsun sana. Ne demişler: Türkün aklına ….

Marduk…Marduk…Baya iyi geliyor kulağa. Devam aslanım.

“Marduk yakın
Marduk sakın
Aşıkları rahat bırakın.

Berbat
Allahım imdat

Bırak Marduk
Seveyim o vefasızı

Aslında gönlüm
Aşk arsızı

Napiym giderse
Öperim öbür kızı

Yanıma gelme şeytanın biriyim
Kötüyüm ama dertsiz değilim.”


Ewweeet. BUDUR…Oldu işte. Yıkılıyor.

Sertaç, oğlum üretken adamsın vesselam.

Yarın da buna bir beste ayarlarsam… Diğer dokuzu zaten hazırdı. Düzenleme için İngiltere yolu göründü. Orda da hemen okumalarını yaparım. Ama en çok da bu şarkı içime sindi. Sanırım ilk klibi buna çekicem..Tam da yaza girerken. Tutmayın..Sertaç Ordar geliyorrr….

Gülsüm Hanım , mutfakta son kontrollerini yapmış, koridordan odasına yönelmekteyken arkasından sessizce yaklaşan Sertaç Ordar belinden yakaladığı gibi ayaklarını yerden kesiverir.

“Aman Sertaç bey oğlum. Naapıyon. Fıtık olursun , göbeğin düşer “ dediyse de o, hiç oralıklı olmadan ha bire aynı şeyi tekrarlayıp durmaktadır.

“Aslanım Gülsüm Hanım. Sayende şahhaane bir şarkı yazdım…”

Şimdiii... Dile benden ne dilersen."

Gülsüm Hanım, uyumak üzere odasına giderken memnun gülümsemektedir. Farkında olmadan sol kolundaki sarı altın yığınını okşar.






Sevgiyle....

This entry was posted on 2.11.2009 at Pazartesi, Kasım 02, 2009 and is filed under , , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

6 yorum

Harikasın Asuman,
Güftelerini kollaman gerek yoksa kim vurduya gidebilir.
Bestesini de yap, inan günümüz şarkılarından çok daha güzel.
"bas gaza aşkım bas gaza" bir şarkı olabiliyorsa!!!
Sevgiler canım...

2 Kasım 2009 23:38

Benim için hiç sakıncası yok.Yüzlerce aynısı ortalıkta uçuşup duruyor Nur' cum. Onyüz bin baloncuk gibi biraz uçup patır patır patlayıp yokoluyorlar. Onlar patlıyor biz zıplıyoruz. Haydi eller...

Keyiflerimiz daim olsun canım...
Bu posta yorum yaptığın için çok teşekkür ederim sana.

3 Kasım 2009 00:13

Harikasin desem?:))

Asumancim döndügümden beri griple cebellesiyorum. Birde annecigimin misafirleri geliyor gece yarisina kadar:)
O yüzden bu günlerde yine uzak kaldim bloglardan.
Cok güzel dile getirmissin bazi "saheserlerimizin" dogusunu.Bencede onlar anca türkün aklinin geldigi yerde olusmustur:)
Öptüm canim.

3 Kasım 2009 01:56

Çay kahveyi fazla kaçırdım, bu saatte ayaktayım..
Moralim biraz bozuktu bugün.Yazın gönlümü şenlendirdi,ilaç gibi geldi yemin ederim..
Harika yazıyorsun.Bestelerin ona keza..
Sanırım en fazla bu türde iyisin..Devam lütfen..Lütfeeen !!!
Sevgilerimlee...

3 Kasım 2009 02:19

Sünter'cim, geçmiş olsun. Aman kendine iyi bak. Çok yorulma.
Yazımı beğendiğine sevindim.

Sevgiler ....

3 Kasım 2009 02:33

Zeugma' cığım. Ben o güftemsi şeyleri emin ol beşer dakikada karaladım. Derdim bu zaten. Yazının tamamına gelirsek. Ben Sertaç kardeşimin bizatihi kendi ağzından duydum.Hem örnekteki beste ortamını, hem de süreçlerinin dakika ile ifade edildiğini. Saat değil, gün hiç değil.Zaten her şey ortada değil mi. Pek şık olmadığını kabul ediyorum ama bu riski bilerek göze aldım. Bu durum uzun zamandır karnımı ağrıtıyordu çünki.
Moralinin bozuk olmasına üzüldüm. Umarım geçici, çözümlü bir sorundur.Düzelmesine katkım olduysa ne mutlu bana.
Sevgiler canım...

3 Kasım 2009 02:47

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin