Sevgi ve öfke  

Posted by Asuman Yelen

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Birinci resim Gezi' den hemen önce.

İkinci resim iki saat kadar önce.

Biraz önce telefonu kapattı. Evine zor ulaşmış. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da espriler yapmaya çalışıyordu. Sırtında 6 bomba patlamış. Ayaklarının dibine 3 bomba düşmüş. Sığındığı minik bir çadırda dakikalarca kusmuş. Gözleri uzun zaman hiç görmemiş. Birileri koşup çadırın tepesini açmışlar. Yoksa havasızlıktan boğuluyormuş. Aynı çadıra ağlayarak kaçan başka kızlara görmeyen gözlerle kendi ilaçlarını vermiş. Nasıl kullanacaklarını tarif etmiş. Kızlar çıldırmanın eşiğine gelmiş.

İşlerinden çıkan karli ferli insanların takım elbiselerinin paramparça olduğunu görmüş.
Tırnağım kırılacak diye aklı çıkan Nişantaşı kızlarının nasıl ağlayarak birbirlerinin salyalarını kusmuklarını temizlediğini anlattı. Bir tesettürlü kızın eşarbını başından çekip kesik bir bacağın kanını durdurduğunu anlattı. Bir kız görmeyen gözlerle kaçarken derin bir çukura düşmesini son anda kolundan yakalayarak engellediğinden bahsetti.

İşin trajikomik yanı, "biz bombalardan kaçarken yanlışlıkla birbirimize çarptığımızda ya da ayağına baştığımızda "Pardon" diyoruz, şaka değil , gerçekten, birileri burnumuzun dibine bomba yollarken ya da nişan alıp yüzümüze patlatırken sırıtarak küfrediyorlar" demesi.

Ağlayarak "artık gitme" dedim. "Nasıl gitmem, sonra aynaya nasıl bakarım" dedi. Bari yalnız kalma yanıma gel dedim. "Yanıma kimseyi istemiyorum. Anlatırken kendi sesimden duyduklarımı tekrar duymak beni daha da çok öfkelendiriyor"dedi.

Şimdi ben evimde, o evinde olanları anlamaya çalışıyoruz.

Yıllar...  

Posted by Asuman Yelen

Dakikalarca bu resmine bakıp düşündüm. Hayallerin neydi? Babamı tanıyıp sevmiş miydin

o tarihte ? Korkuların var mıydı ? Hiç bilmiyorum. Ama umutlu olduğun belli...

Sorabilseydim keşke.

Çok güzelsin.




Adana. Yıl 1958. Babam yerlerimizi ayarlamış, makineyi tripoda kurmuş, koşarak sağındaki

yerini almış. Ve ben çok mutlu olduğunu biliyorum...Hem de çok mutlu. Ve hepimiz çok

mutluyuz.

Güzelsin.





Yıl 1968 13 Eylül. Büyük kızın 18 ine basıyor. Artık deklanşöre basan parmak bir

yabancıya ait. Fotoğraflar gerektiği zaman stüdyoda çekiliyor. Yüzün gergin. Buruksun.

Ama yine güzelsin.




Ve hiç renkli fotoğrafın yok...

44 yıl sonra bir kez daha, nurlar içinde yat diyorum anacığım...

Blog Widget by LinkWithin