Cevap yok...  

Posted by Asuman Yelen in

Pakize Suda Kayseri' de. Soru soruyor gelen geçene. Daha önce de bir kaç kere izlemiştim

bu programı.

Soru şöyle : Bir yılda kaç hafta var.

Yaygın cevap 12. Çabucak bir hesap yapanlar 48 cevabı veriyorlar. Cevap veremeyenler

şakalaşıp gülüyorlar. En ufak bir rahatsızlık yok. Sunucu 2 genç kızın yanına gidip

soruyu tekrarlıyor. Birbirlerine bakıp kıkırdıyorlar. Kızlardan biri şaklabanlıkları bitince

12 diye cevaplıyor. Suda bir yılda ama... diye üsteleyince diğeri çarçabuk yapıyor hesabı.

"4 kere 2 altı dört kere bir dört... 46..." Pakize Suda teşekkür edip öğrenim durumlarını

soruyor. Erciyas Üniversitesi öğrencisiymişler. Suda bölümlerini öğrenmek istiyor.

Biri Çin dili, diğeri Japon dili bölümünde okuyormuş. Daha sonra bir başka okulun

İngilizce Öğretmeni önce 12 sonra 48 diyor. Daha fazla dayanamayıp zaplıyorum.

Gecenin üçünde sesim yükselmeye başlıyor çünkü. Şarkıcının söylediği gibi oynatmaya

az kaldı. Müzik filan da kâretmiyor artık. Saçlarım dimdik yaşıyorum bu günlerde.

Pes artık diyorum ve yorum bile yapamıyorum. Umut umut diyoruz. Neyin umudu...

Galiba hakettiğimnizi yaşıyoruz.

This entry was posted on 14.11.2011 at Pazartesi, Kasım 14, 2011 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

16 yorum

Pakize Suda'nın daha önce de programlarını izlemiştim. Beni de hep böyle bir hayal kırıklığı sarmıştı. Yazık diyebiliyorum :(

14 Kasım 2011 09:23

İlknur' cum en fazla 3 kere denk geldim. Hep aynı şey gördüğüm. Çok basit bir soru, bilen yüzdesi komik,
bilmeyenlerin keyif ve rahatlığı ironik.

14 Kasım 2011 11:35

Pakize Suda şıkları vermediği için bilememişlerdir garipler...
Çocukların hiç suçu yok. Bu eğitim sistemini Türk insanına layık görüp uygulatanları yargılamak lazım...

14 Kasım 2011 11:54

Sevgili Defne, dikkatini çekerim.Soru yetişkinlere soruluyor.
Havuz problemi değil, pratik yaşama dair, basit bir soru. Eğitim sistemi zaten çarpık ama, biz galiba hep kurumları suçlarken, nasıl olsa suçlu bizim dışımızda derken bir şeyler atlıyoruz. Beşiktaşın son transfari ya da Demet Akalın' ın son klibi sorulsa verim % loo olurdu. Eminim. Zombiler halinde yaşıyoruz.
Esas sorun bu.

14 Kasım 2011 12:09

bu tip programlar benim de sinirlerimi bozuyor
bunları program olarak yapmalarından mı, yoksa genel olarak insanımızın durumunu görmekten mi bilemiyorum ama sanırım her ikisi de buna sebep :(

daha önce bir yarışma programına telefonla katılan üniversiteye hazırlık yapan genç kıza "Manavgat Şelalesi nerededir?" diye sorulduğunda Karadeniz'de diyen bu lise mezunu kız yüzünden televizyonumu kırıyordum az daha

ve bilmem denk geldiğiniz oldu mu Star Tv ana haber sonlarında sanırım Osman TERKAN sokaklarda geziyor ve değişik sorular soruyor(du)

Kıbrıs'ı Marmara'ya taşıyanı mı Cumhurbaşkanını teknik direktör yapanı mı ararsın...sadece aklımda kalanlar bunlar

ve ben de yüksek sesle bağırıyorum...pes artık pessss

14 Kasım 2011 13:05

durum vahim. Dışarı çıkmak istemiyorum, dönünceye kadar sinir katsayım tavan yapıyor.
illaki birileriyle tartışıp, evire çevire dövesim geliyor. HEPSİ TORNADAN ÇIKMIŞ GİBİ KIZLAR, YABANCI ÖZENTİSİNDE SAÇLARINA TARAK DEĞMEMİŞ ERKEKLER...
Bişey bilmedikleri belli, hepside kendi aleminde.

yazık, ana baba olarak suçumuz vardır muhakkak.

14 Kasım 2011 13:33

Aynur Hanım, durumun vehameti gözler önüne serildiği için bence böyle programlar yapılmalı. Böyle paylaşım sitelerinde de dillendirilmeli. Hani belki, bir umut, birileri kendine ya da evladına çeki düzen vermesi gerektiğini anlar. (Deniz yıldızı örneği) Çok teşekkürler yorum için...

14 Kasım 2011 13:59

Newbahar' cım, eminim bu bilinçle sen oğulların için elinden geleni yapıyorsundur. İş galiba ebeveyne düşüyor...

14 Kasım 2011 14:01

La havle...

14 Kasım 2011 15:27

Aynen çay ve simit. Bir önceki yorum senin ve çocukların iiçin de geçerli.
Bu arada yeniden buluştuğumuza sevindiğimi söylemiş miydim?

14 Kasım 2011 16:18

Bir zamanlar yanımda çalışan ( part time çalışıyorlardı) ikisi de İTÜ konservatuar öğrencisi iki delikanlı arasında bir muhabbete kulak misafiri olmuştum.a ve b diyelim isimlerine.
A- olm lan Şili diye bi memleket varmış.nerde biliyon mu sen?
B- lan saçmalama yok öle bi ülke.
A- abi eminmisin lan valla var dediler.
B- yok olm yok eminim .yok öle saçma bi memleket adı.
Sis................

14 Kasım 2011 21:52

Birde bu haftaya denk gelseydin:))vah vah.
soru şu
mevsimler neden oluşur?
Tek bir kişi bilseydi ohhh diyebilecektim, ne gezer.
sonra başka bir kanalda aynı bir program, soru Atatürk ilkeleri:((
daha acıydı sorma arkadaşım çok acıydı. Hele öğrenciler henüz taze bilgiler denir ya hani!!!

14 Kasım 2011 22:06

Sis dumur tabii...Söyleyecek söz bulamıyorum. Hoş artık hiç bir şeye de şaşırmıyorum.Bu arada çevremde o kadar çok kültürlü, entellektüel, genç var ki...Hatta çocuklar. Arkadaşlarımın çocukları. Yeğenlerim. Ben onlarla sabahlara kadar sohbet ediyor, tartışıyorum.
Aynı Türkiye' de yaşıyor, aynı okullarda okuyorlar.

14 Kasım 2011 22:51

Gerçekten içler acısı Nur' cum.
Sebepler için söylenecek çok şey var.
Eğitim politikaları, ona bağlı olarak
eğitim sistemi. Toplumdaki çürüme, kolaycılık. Aileler. Yarım asırı aşkın zamandır çözülmeyen bir yığın şey. Bir elli yıl da çözüleceğe benzemiyor.

14 Kasım 2011 23:06

Ah Kayseri, oldu mu şimdi böyle :(

Şöyle de bişey var, toplumun genelinde böyle bir hastalık olduğu kesin.
Daha önce kıbrısın nerde olduğunu bilemeyenleri ve dört meleği soran muhabire biz buranın yabancısıyız cevabını verenleri de görmüştüm.

Çin yada Japon dili yerine Türk dilini okusalar da cevaplarının değişeceğini sanmıyom.
Her zaman sistemi suçlasam da sistem dört dörtlük bile olsa bu insanlara bi karının olacağını sanmıyom.
Onların ki diploma gayreti, Türk dili olsa nolur Japon dili olsa nolur.

İyi günler.

22 Kasım 2011 10:38

by Tükancı, Lütfen ah Kayseri demeyin
üzülürüm. Orası denk geldi.
Hep birlikte ah Türkiye diyelim.
Hiç sorumlu da aramıyalım dışımızda.
Herşey birbirine karışmış vziyette. Ne toplumsal, ne kurumsal, ne siyasal, ne ekonomik demek gelmiyor insanın içinden, bilmeyenlerin rahatlığını umursamazlığını görünce. Çok karmaşık çok.
Çok teşekkürler uğradığınız için.
Sevgiyle kalın...

22 Kasım 2011 16:52

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin