Yağmurun hatırlattıkları 6  

Posted by Asuman Yelen in , , , ,

Yağan yağmur bu kez bana bir demet gül, gözyaşları ve küçük kahkahalarla karışık, anı dolu, geçmiş dolu bir sohbetle içilen onlarca bardak çay, konuşarak ve susarak geçirilen, çıtırdayan soba kadar sıcak bir öğleden sonrası muhabbetini hatırlattı. Aynı sıcaklıkla devam edecek olanların ilkini.

Ve çok sonrasında ve sıklıkla ve derin bir hüzünle dinlenen bu çok güzel şarkıyı.

Aysel Gürel' i ben bu şarkısından sonra yürekten sevdim.

gözlerin su yeşili


Gözlerin Su Yeşili


Birdenbire çıkıverip gel,


Şaşırsın kalbim sesimden önce.

Ne güzel olur

Bilsen ne güzel

Çıldırırım ben seni görünce..




Önce yokluğunu anlatırım sana

Sonra geçer aynaya süslenirim

Sonra da mavi bir çaydanlıkla

Sana sıcak bir çay demlerim.


Küçük mumlar yakarım sehpada

Kokulu otlar tüter tablada

Anlat derim nasıldı uzaklar?

Beni unutmadın ya..


Saçlarımı alırsın avucuna

Gözlerin yine öyle su yeşili

Akar durur ruhuma..


Birdenbire çıkıverip gel,

Şaşırsın kalbim sesimden önce.

Ne güzel olur

Bilsen ne güzel

Çıldırırım ben seni görünce..

Aysel GÜREL


This entry was posted on 3.03.2010 at Çarşamba, Mart 03, 2010 and is filed under , , , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

17 yorum

Bu şarkıyı ben de çok severim Asucum. En çok da "Şaşırsın kalbim sesimden önce" dizesiyle "Mavi çaydanlıkla sıcak bir çay demlenen" kısmını. Ne içten bir şarkıdır. A. Aldinç'in en sevdiğim şarkısıdır diyebilirim. Sana güzel
şeyleri anımsatması da ayrıyeten hoş.
Günün güzel geçsin...
(Bir de şu kelime doğrulamayı kaldırsan sana yorum yazmak tadından yenmeyecek:))

3 Mart 2010 08:53

Aysel Gürel'i hiç bir zaman çözemedim. Ama mükemmel sözler yazdığı ortada. İnsanın içine işleyen derinden sarsan sözler.
Sevgilerimle...

3 Mart 2010 10:35

hımm, sanırım bu muhabbetin öznesi olanlar uzunca bri aradan sonra kavuşan eski dostlar olmalı.

3 Mart 2010 10:45

Bende kelime doğrulama mı var? Hep var mıydı? Emin ol haberim yok. Bakalım icabına.
Senin günün de güzel geçsin Leylak' cım.

3 Mart 2010 11:18

İlknur' cum, çoğu sanatçı gibi
o da duygusallığını farklı tavırlarla sanki saklamaya çalışır gibiydi değil mi. Nur içinde yatsın.

3 Mart 2010 11:34

Aynen öyle Şeniz' cim. Uzun yıllar sonra biraraya gelen iki çocukluk arkadaşı.

3 Mart 2010 11:37

Bundan sonra yağmur sanırım ilk önce bana seni hatırlatacak canım.
Bende çok severim bu şarkıyı ve "şaşırsın kalbim sesimden önce" imgelemesini. (Yok yok Leylak'cımdan kopya çekmedim valla.)
Çok çok sevgi ile güzel anılara...

3 Mart 2010 13:41

Oh oh çok sevindim Nur' cum,
İstanbul' da bol bol yağmur yağdığına göre...
Sevgi dolu anılara...

3 Mart 2010 14:02

Bu şarkıyı ben de çok severim Asuman hanım.Paylaşımınız için teşekkür ederim.
Dostlukla...

3 Mart 2010 17:45

Dinleyip de sevmeyeni hiç duymadım dostlar arasında.
Gerçekten çok güzel bir şarkı.

Sevgiyle kalın...

3 Mart 2010 18:28

Asumancığım bu şarkının bestecisi de yanlış hatırlamıyorsam sevgili Hocam Timur Selçuk'tur. Gerçekten mükemmel sözlerle mükemmel armoninin harika sentezidir.Hatırlattığın ne iyi oldu.Sevgilerle canım benim.

4 Mart 2010 00:36

Evet canım, Timur Selçuk.
Şu hoca meselesini biraz açarsan sevinirim. Ne ara ondan ders aldın sen.
Sevgiler...

4 Mart 2010 00:47

Canım benim, hani derler ya ben 5 yaşında başladım şarkı söylemeye :))) Benim de o kadar eskilere dayanıyor aslında.Tüm öğrencilik hayatımda hep müzik vardı.Önceleri tüm öğrenciler gibi flüt,sonraları gitar. 4 yıl şan, caz armonisi,solfej, bono dersleri,Fransız Kültür Derneğinin çok sesli korosu ve Timur Selçuk'tan iki yıl alınan klasik armoni dersleri.Beste ve söz çalışmaları...Bu kadar :)))

4 Mart 2010 01:48

Hepsi bu kadar mı. Ben de bir şey sanmıştım :))
Canım ne mutlu sana. Bizler müziği bu kadar sevmemize rağmen ancak emekli olduktan sonra ilgilenebildik. Ben 2 yıl Nuri Şenneyli Klasik TSM. Kızkardeşim de son 5-6 senedir TSM ve kanun. İyi bir caz dinleyicisiyim. O eskilere dayanır. Ama senin gibi yollu yordamlı müzik geçmişim olmasını isterdim doğrusu...
Çocukluğu Anadolu' da geçirmenin tek dezavantajı bu oldu benim için.
Lütfen hiç bırakma...

4 Mart 2010 03:43

Tüm İlkokul Ortaokul ve lise yaşantımızda koro hep vardı, solo söyledik, ablamla Türkçe İngilizce düetlerimiz oldu. Ama o kadar.
Tekrar iyi geceler Çoban Yıldızı...

4 Mart 2010 03:46

Canım benim bir dönem profesyonelliğe de adım atar olmuştum.Bestelerimi isteyen müzisyenler vardı.Ama kendim kullanmak istediğim için vermedim.Sadece biri hariç. O da Kavak Yellerinin Hafize Anası.Ama bundan 10 yıl önceydi.İlk albümünü Sony'den çıkartacaktı ve albümünde benim de bir parçamı almıştı.SOnra Sony ile bir anlaşmazlık yaşadılar ve çıkartamadı.O dünyanın çok içindeydim.Ama gördüm ki amatör olarak kalmak daha mutluluk verici.Profesyonel olduğunda müziğin keyfi yerine başka telaşlar ve rekabetler yerini alıyor.Bu durumdan hiç hoşlanmamıştım.Giderek avukatlığa daha da sarıldım.Ama tabii ki her daim hayatımda müzik,damarlarımda.

4 Mart 2010 16:52

Sen tam manasıyla bir cevhermişsin de haberim yokmuş. Keşke bestelerini dinleme şansım olabilse. Belki de bizlere bu şansı yaratırsın kim bilir. Herkes gibi sen de kendi sanat ürünlerini burada bir şekilde bizlere ulaştırabilirsin. Ne iyi olur.
Sevgiler Çoban Yıldızı...

4 Mart 2010 18:18

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin