Son günlerde televizyonda izlediğim üç olay hem kızdırdı, hem şaşırttı beni. Üzerinde uzun uzun düşünerek içinden çıkamayacak hale gelince buraya taşımaya karar verdim. Aslında üçü de hergün karşılaştığımız sıradan şeyler ama özellikle ilk ikisi üzerinde düşünmeğe değer doğrusu.
İlki, bir söyleşi programında misafir sanatçının sunucuya gülerek anlattığı, bir miktar da birlikte güldükten sonra üzerinde durmadan geçtikleri bir diyalogla ilgili.
Arkadaşı Selçuk Yöntem' e "yahu ne zaman anlayacaksın olanı biteni, el insaf, bu kadarı da olmaz, baba istihbaratçı Aslan Bey' den aptal koca Adnan Bey' e düştüğün yetmiyormuş gibi bir sen kaldın aldatıldığını öğrenmeyen koca evde. Sana da saçma gelmiyor mu bu durum? Ne zaman öğreneceksin? " mealinde bir soru yöneltmiş. O da " aman ne diyorsun dostum, ben öğrenirsem dizi biter, varsın ben aldatılan aptal koca olayım, ekmek yiyoruz şurda bir yıl daha uzasa fena mı olur" gibi bir cevap vermiş.
Bu bana hiç komik gelmedi. İlk bir kaç bölümünden sonra izlemekten vazgeçtiğim bu diziyi merakla bekleyen, yolda Selçuk Yöntem' in cebine 'karın seni gerçekten aldatıyor' diye pusulalar atacak kadar kendini kaptıran, inanan insanların olduğunu düşününce insan kızmaktan kendini alamıyor. Diğer taraftan gerçek tiyatro sanatçılarının, böyle saçma sapan dizilerde bu şartlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışmaları da içler acısı bir durum.
İkinci olay haberlerden. Tümüyle engellilerin oynadığı bir maçta kızan sporcu, tekerlekli sandalyesiyle yanına gittiği hakeme çatıyor. Ortalık karışıyor. Kavga kıyamet. Takımlardan birinin antrenörü devreye giriyor. Sporculardan biri biraz taşkın davranıyor. Beyaz saçlı antrenör öfkeden kıpkırmızı kesilmiş, kendini kontrol edemiyor ekranda "şlaap" diye bir tokat sesi. Kameralar görüntüyü alamıyor ama ortalık bir anda karışıyor. Her kafadan bir ses. Birileri ısrarla " görüyorsunuz değil mi sakata vurdu. Çekin bunu, yazın bunu. Sakata el kalkar mı" diye bağırıyor. Haber spikeri bir yandan "inanılır gibi değil, sakata el kalkar mı" kabilinden 8-10 kez en dramatik sesiyle tekrar yaparken görüntü, tokat sesi art arda ekranda çınlıyor. Geride de kışkırtıcı bir müzik. Dan dan. Bakın görün. İbret-i alem için.
Tabii ki önce antrenöre duyduğum öfkeyla sarsıldım tepeden tırnağa. Bir antrenörün sporculardan birini tokatlaması. Hocadan sporcuya şiddet. İnsandan insana şiddet. Hem de sporun içinde. Bunun özrü, savulunacak yanı yok. Zerrece yok. Tabii ki şiddet görenin engelli olması içini daha da acıtıyor insanın.
Sonra bütün dikkatim ve nefretim artık kanıksadığım medya terörüne yoğunlaştı. Onlarca kere dramatik tonlamalar ve çarpıcı müziklerle ısrarla yapılan "zavallı" sakat" "engelli" vurgulamalarıyla reyting kepazeliğininin, değil takım kurup turnuvaya katılmak, ağzıyla kuş tutsa, son zamanların sıkça kullanılan deyimiyle, panda muamelesi görmekten, "zavallı" olarak lanse edilmekten kurtulamayan engelli gençlere o bir tokattan daha çok zarar verdiğini düşündüm.
Galiba öfkeden kontrolünü kaybetmiş olan antrenör, o tokatı karşısındakini kendisini çok kızdıran bir sporcu olarak görmüş, kim olduğuna bakmadan basmıştı tokatı. Yani engelsiz, engelli olduğuna bakmadan. Zaten onu engelli olarak görseydi ne yapar eder kendisini denetlerdi. Bunu, en azından dışarıdan nasıl görüleceğini bildiği için yapardı.
Bu durumda ayırımcılığı en az yapan, hatta hiç yapmayan bu antrenör olmuyor muydu?
Üçüncü olayım kadın programlarından birinden.
Altmışların üzerinde bir adam, yanında aynı yaşlarda kendi halinde bir kadın yanyana asık suratla ayakta duruyorlar. Sunucu kıkırdayarak soruyor:
"Yahu siz buradan birbirinizi beğenerek evlenmeye karar vererek çıkıp gitmiştiniz. Ne oldu ne değişti de da vaz geçtiniz?
Adam, sıkkın bir ses tonuyla biraz da utanarak cevaplıyor: " Ben onun da bir mayişi var zannetdiydim. Benim azıcık mayişimle gendim ancak geçiniyom. Birlikte nasıl geçiniriz."
Sunucu kadına dönüyor. Kadın öfkeyle adeta kükrüyor. "Benim mayişim olsa burlarda ne işim var. Hemi para virip hemi de ağız kokusunu mu çekicem. Get annem..."
Buna hiç yorum yapmayalım isterseniz...
Hep sevgiyle kalalım...
32 yorum
Sayın Asuman Yelen,
Keza Paradoks.. Elinize sağlık..
Durup düşündüm hepsinin temelinde reyting derdi var.
Verilen mesajların nerelere çekileceğini mutlaka biliyorlardır ve bildikleri içinde böylesi abuk kareler çıkıyor ortaya.
Ve para için yapılan bu aymazlıklara son verilsin diyecek makam (varda)yok ne kadar hazin.
Ve sonra deriz ki hani nerde bizim kültürümüz..
Allah ıslah etsin ne denilir ki başka.
Nasıl ince noktalar bunlar değil mi Asuman'cım
l. sini bende seyrettim ve gerçekten nasıl bir ülke olduk artık çok sıkıldım diyerek bıraktım. O dizi zaten başlıbaşına reytingle devam ediyor sanırım, çünkü bu ülke bu dizileri seyrediyor.
2. sine rastlamadım ama yazdıklarına katılıyorum. Bende şu medya teröründen bıktım, kapatılması gereken konuları bile günlerce yazıp çizip bağırıyorlar, sonuç yok, çözüm yok. Yenisini bulunca da unutuveriyorlar.
3. yorum yok!!!
şimdi ne diyeyim ki her ikiside haklı haksız olan yaşam...
Sevgiler ve iyi geceler...
Benzer o kadar çok şey var ki Leylak' cım, istesek hepimiz her gün böyle birer post yazabiliriz.
Sana bir kez daha iyi yolculuklar diliyorum...
Üçüncüsünün yorumluk yanı bile yok gerçekten. Trajikomik ama çok sıradan bir durum.
İyi geceler Nur' cum...
Kulakları çınlasın lisedeki edebiyat öğretmenimiz, "ülkemizin,insanlarımızın,bu içler acısı hali,matbaanın osmanlıya 300 yıl geç gelmesinden kaynaklanıyor" derdi.
Toplum olarak gerçekten gün geçtikçe kendimizi aşan tavırlar sergiliyoruz.
ilki için ne söylenebilir ki,sanat ve sanatçıya verilen değerin,insanları bu noktaya getirmiş olması üzücü gerçekten, o diziyi takip etmiyorum ama malum çevremdeki insanlardan dolayı birkaç kez görmüşlüğüm var,gerçi siz seyretmeseniz de kanallarındaki fragmanlarından dizileri anlamak seyretmeden de mümkün, dizi ve hayran kitlesi başlı başına bir tez konusu olabilecek haldeyken oyuncularından birinin bu durumu işin daha vahim olduğunun göstergesi sanırım.
İkincisi engelli veya engelsiz sporcuya yapılan bu tür davranışlar tasvip edilemez ancak medya denen insanı maymunlaştıran sektöründe yangına körükle gidip,insanları kullanması tamamen toplum kaynaklı bir durum yine
üçüncüsü de söylenecek sözlerin bazen anlamını yitireceği bir durum,allah bu hale düşenlerin yardımcısı olsun...
Epey uzun bir yorum oldu farkındayım ama işin özü toplum olarak eğitilmediğimiz sürece bilinçlenmediğiiz sürece bu tarz olaylar hep karşımıza çıkmaya devam edecek ne yazık ki...
Selçuk Yöntemi severim. İyi bir oyunculuğu vardır, güzel şiir okur. Öte yandan kendince oda haklı. Tiyatrodan geçinilmiyor çünkü ülkemiz sanatı desteklemiyor.
Ünlü yazarlarımızın romanlarının diziye uyarlanmasına karşıyım ben. Romanın büyüsünü bozuyor ve herkes kendi aleminde yorumlarken, görsellikle binlerce insan aynı kurguda birleşiyor.
Öte yandan dizinin cılkı çıkmış durumda. Sakız gibi uzatıyorlar, yıllarca sürüyor e insan bi yerdede kopuyor.
Selçuk Yöntem verdiği cevapla bana göre gönderme yapmış olmalı.
Ahhh medaymız. Kimini yerin dibine sokar kimini yüceltir zirveye oturtur. Haberlerde ki bir çok sahneyide acıklı bir fon müiği ve anlatımla yüreğimizi deşerek anlatırda anlatır. İyice küstürür hayata.
Evlilik proğramlarını OKan Bayülgenin eleştirilerinden az çok biliyorum. Açıp kim kiminle evlenecek, beğenecek mi, çıkacak mı diye izleyenlere de kızıyorum. RTÜK ne işe yarar bu arada onuda anlamıyorum!!!
Tv konusunda uzun uzun yazılabilir. Şu günlerde Allah aşkına bir tanecik faydalı proğram var mı? Düşünüyorum hiç aklıma gelmiyor.
Sevgiler
maç ile ilgili olayda sporcu kameralara yansımayan kısımda neler yaptıysa, antrenör kendini kaybedip karşısındakinin ne bir sporcusu ne de engelli vatandaş olduğunu unutup tokat atıyor. Şiddetin her türlüsüne karşıyım ben de ama bu durumda sanırım en masum olan sporcu ve antrenör heralde. İkisi de insan ve sinirlerine hakim olamayabiliyor. ama medyanın engelliler için "aslında engel biziz" haberleri yapıp böyle bir durumda üstüne basa basa "sakata vurdu" diyebiliyorsa baştan ekndini kandıran belli oluyor.
Ay çok konuştum :)
Sayın Haykırış,
Leylak dostumla aynı anda yazmış olmanıza rağmen mesajınız dün gece yoktu.
Bu yazdıklarım içlerinden üçü. Maalesef tüm kanallarda sıkça rastladığımız örnekler bunlar.
Sanat adına, spor adına, insanlık adına üzülmemek elde değil.
Teşekkürler, sevgiler...
POZİTİF REALITY
Aslında Selçuk yöntem'e kızmıyorum ben yurdumuz bu hale geldi ne yazık ki? O dizinin değişik versiyonları yurdum insanın başrolünde olduğu şekilde çarşaf çarşaf serilircesine Sabahları Müge Anlı'da oynanıyor.
Engellilerle ilgili olanına gelince,görmedim ama iyikide görmemişim dayanamazdım.
Benim tavsiyem Tesadüfen izlediğim aşağıda yayınsaatini verdiğim programı izlemeniz o zaman görün yurdum insanı hallerini derim ben :)) gülüyorum acınacak halimize
not: aşağıdaki yayın saati ve reklamı programın sayfasından kopya ettim reklamınıda bakarmısınız?
YALÇIN ÇAKIR'IN HAZIRLAYIP SUNDUĞU POZTİF REALITY, HAFTAİÇİ HERGÜN SAAT 15:00 - 16:20 - 17:55, CUMARTESİ SAAT 19:45 - PAZAR 11:30'DA
KİRLİ REYTİNGE HAYIR... BU PROGRAMDA İZLEYECEĞİNİZ HERŞEY TAMAMEN GERÇEKTİR... SHOW DEĞİL GERÇEK... BİLDİKLERİNİZİ UNUTUN.
Mavi balon yorumu: Bildiklerimizi değil yaşadıklarımızı, görgülerimizi, adetlerimizi, göreneklerimizi unuttuk sayenizde
Halimce Günce,
Kitleleri bu hale getiren medyanın ta kendisi değil mi. Toplumu gruplara ayırıp sayıca çok olan okumamış, bilinç düzeyi düşük olanı memnun ederek, kâr amacıyla bu sayıyı arttırmak doğru mu. Bu konuda sanatçıların da daha seçici davranmaları gerekmez mi.
Engelli konusu da medyanın sorumsuzluğunun keskin bir örneği.
Az bile yazmışsın, sevgiler...
Newbahar,
Selçuk Yöntem' i ben de çok severim. Sanatçılığını, kişiliğini. Kaldı ki bu açıklamayı basına yapmış değil. Ben onun bu söylediklerini 'Dünya bir Oyun Sahnesi'isimli programa katılan konuklardan birinin bir anektodu olarak duydum. Zaten onu ve onun gibi yığınla sanatçının içine düştüğü bu çaresizlik insanı kızdıran.Çok doğru tespitlerinizde ve son cümnlenizde çok haklısınız toplum eğitilmedikçe bunlar hep var olacaktır ama bu süreci engelleyen baş etken yine medyanın kendisi.
Çok teşekkürler,
Sevgiler...
Sevgili Fulya,
En çok da bu tip sömürüler insanı kötü etkiliyor değil mi. Benzer bir yazıyı yine sinirlenerek izlediğim hastalanan eski bir spikerimizle ilgili olarak yazmıştım. Böyle şeyler izleyenin tahammül gücünü ve sabrını zorluyor. Medyanın önce kendi engellerini aşması gerek.
Sevgile canım...
Şeniz' cim,
Selçuk Yöntem' e ben de kızmıyorum. Muhtemelen dost meclisinde içine düştükleri durumu karikatürize etmek istemiş.
Bahsettiğin diğer programı Okan Bayülgen' in programında her hafta bir miktar izliyorum ve biliyorum. Tanıtım yazısıyla tamamiyle ters düşüyor izlediğim kadarıyla.
Ve evet, olan, tüm bunları severek izleyen ya da seyredecek kaliteli bir şeyler arayan (her iki gruba birden) yurdum insanına oluyor.
Sevgiler canım...
Toplumun ne kadar yozlaştığını hatta bilinçli ve programlı bir biçinde yozlaştırıldığını gösteren çok güzel üç örnek vermişsin.
1. dizideki; çarpık aile içi neredeyse sapıkça ve ahlaksız ilişkilerin, normalmiş gibi bazen masumane bir şekle büründürerek topluma sunulması. ve ne ilginçtir ki toplumun bunu, gelenek göreneğine uymamasına rağmen çok benimseyerek izlemesi. Sanatçının bu durumdan, para kazanıyor olması nedeniyle mutlu olması, olayın bir başka acı yüzü...
2. olay, tv de görmeye artık çok alışık olduğumuz türden bir haber sunuş biçimi. Halk vizdanının sömürüsüyle reyting elde etmenin bayağı yöntemi.
3. olay; ki bu konuyu bir ara ben de yazmıştım. Reyting kaygısıyla insanların duygularıyla oynanıyor olduğunu düşünmekle birlikte, çaresiz yalnız ve artık yanına bir arkadaş arayan ama bunu kendi sosyal çevresinde yapamayacak insanların umudu olabilir mi diye de düşünüyorum bazen. Bir insanın, yalnızca, yanına bir yoldaş aramak için iyi niyetle oraya geldiğinin ayrımı, böyle bir formatla nasıl yapılabilir bunu bilmiyorum.
Sonuç olarak medyanın tek amacı reyting sağlamak. Onun dışındaki herhangi birşeyin hiç önemi yok:(
Sevgiler canım
Ne yazık. Diziler, dizi oyuncuları, yarışmalar, haberler, haberlerin konuları çark para ve acitasyon üzerine kurulu. Bizim insanımız o kadar duygusalki sakata vurulmaz diyerek dikkatleri hemen başka bir yere çekiyorlar. Adam sağlamsa her türlü muamele yapılırmış gibi. Geçenlerde bir yarışmada kör bir yarışmacı ilk ikiye kalmıştı bu acıma duygusundan dolayı. Ben artık televizyon izleyemiyorum içim almıyor. Beni güldüren dizilerden yana kullanıyorum hakkımı. Gün içerisinde o kadar can sıkıcı şeylerle karşılaşıyorumki.
Sevgilerimle...
Sevgili Asuman,
tv izlememe nedenlerimi o kadar güzel anlatmışsın ki...Gündüz hiç açmama tv.sabah kalkar kalkmaz radyo açarım.akşam haberlerine kadar radyo çalar evde.Geceleride bir iki tartışma programı ve hafif komedi dışında dvd izlemeyi tercih ediyorum.Gerçekten programlar ve diziler içimi daraltıyor benim.bu kadar kalitesizliklerin halka pompalanmasıda sinirimi bozuyor.
sevgilerimle
Sevgili Çınar,
Biirinci paragrafta deediğin gibi toplum bilinçli bir şekilde geriye çekiliyor ve son cümlende belirttiğin şekilde tek amaç reyting.
Arada üç maddedeki tesbitler için çok teşekkür ederim. Enfesti.
Öpüyorum seni...
İlknur' cum,
Bütün gün dışarda çalışıp evde de sorumlulukları, evladı olan biri içingereksiz bir yük haline geldi tv. izlemek. Yapılacak bir sürü güzel şey varken biraz kafa dinlemek isterken...Çok haklısın.
Sevgiler...
Dalgaları Aşmak,
Lise mezunu, orta kültür düzeyinde orta yaşın üzerinde ve yalnız yaşayan, üstelik sağlık nedeniyle eve bağlı kalan bir emekli olarak kendi özelimde ben, fazlaca kafa yormadan, kılı kırk yarmadan, çok şeyi tolere etmeye hazır olarak televizyonumda izlenecek bir şeyler bulup izlemek istiyorum. Televizyon izlemek hoşuma gidiyor. Birkaç güzel şey de buluyor, en mükemmelini de aramıyorum doğrusu.
Bizim izlemememiz bu çirkinlikleri ortadan kaldırmayacak biliyorum.
Televizyon izlemek, haberi tarafsız almak, kaliteli şeyler beklemek , talep etmek ve bulamayınca eleştirmek en doğal hakkım.
Tabii ki ara ara DVD izliyorum. Bilgisayarımın TRT Nağme yayını sürekli açık ama kahretsin ille TV de açık olacak, ben bir şeyleri kaçırmamak adına onu yatana kadar izleyeceğim :)))Arkam dönük de olsa kızsam da çatlasam da izleyeceğim:)))
Umarım alınmamışsınızdır. Size karşı gibi görünse de aslında kızgınlığım inatla seyretmeğe devam ettiğim için olsa olsa kendimedir.
Sevgilerimle...
Çok çok üzücü üç durumda.ne diyeceğimi bilemiyorum.Allah akıl fikir versin.Özellikle engelli sporcumuza yapılanlar affedilemez.umarım bir daha böyle üzücü haberlerle karşılaşmayız.
Bu gidişle karşılaşmaya da devam edeceğiz galiba Kamikaze.
Aksini umut etmemizi sağlayacak en ufak bir işaret yo..
Sevgiler...
Okadar güzel anlatmışsınız ki içinde bulunduğumuz halleri bu üç örnekle, para kazanmak için evlenenler, yine para kazanmak için kendini kaptıran halkı kandırmaya devam edenler ve daha birçokları.. bilmiyorum nasıl düzelir, nasıl azalır ülkemizden bu örnekler ama inanın içim acıyor.. beni bol düşüncelere sevkeden yazınız için teşekkürler
Sevgili NiLaY,
Rayting dedikleri şey, sayısal çoğunlukla sağlandığına ve maalesef cu çoğunluk da cahil kesim olduğuna göre talepler bu yönde olacak, insanlar entrika, göz yaşı ve şiddete prim verdiği sürece bu böyle sürüp gidecektir.
Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için.
Sevgiler...
Asuman ablacım, trt nağmeden bıkarsan bir arada şu adresi açmanı salık veririm hep eski nostalji şarkılar çalıyor, dj yok, reklam yok :)
http://www.kirikplaklar.com/
Şeniz' cim teşekkür ederim.
Hermen bakmaya gidiyorum.
neredeyse 2 sene oldu tv ile irtibatımı keseli.özel zevkim gereği cnbce kanalında bir kaç yabancı diziyi takip ederim.onun dışında tüm dünyayla irtibatım internet haber kanallarından.onlar bile insanın zekasını katsayı olarak düşürürken tv seyretmemem sanırım çok iyi bir kararmış.
Seninki gibi yorucu işi az vakti olan biri için TV. tercih edilecek bir şey değil. Çok haklısın Siysphos.
Senin beniim zekamız izlesek de gerilemez. Olsa olsa benim gibi böyle sinirlenirsin zaman zaman.
İlk olayı duymamıştım.Ne yazık ki sanatçı diye nitelendirdiğimiz kesim,maddiyat uğruna izleyenleri uyutmaya başladı...
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
İçimden geldiği gibi,
Ne yazık ki her kesimde olduğu gibi sanatçılarda da bunun rahatsızlığı var. Ekonomik ve kültürel nedenlerden tiyatrolar dolmayınca ve diziler de vasıfsız eğitimsiz (üstelik karın tokluğuna ya da ücretsiz olarak)gençlerle dolunca madur oluyorlar. Biraz tutan dizilere de böyle dört elle sarılmak durumunda kalıyorlar.
Çok teşekkür ederim.
Sevgiler...
VALLA ASUMANCIĞIM HER ÜÇÜDE SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE. YURDUM İNSANININ HAZİN HALİ.HEM DE ÇEŞİT ÇEŞİT HER KESİMDEN HALİ : İÇLER ACISI.
Aynen Öyle Çoban yıldızım. Neleer oluyor bize diyesi geliyor insanın...
Yorum Gönder
Bu Blogda Ara
Contributors
Blog Listem
-
-
-
Yeniden3 ay önce
-
BİR DİZİ YAZISI: DEDEKTİF BOSCH1 yıl önce
-
-
-
Merhaba3 yıl önce
-
-
-
-
Koşan Hayat5 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
ÜÇÜ BİR ARADA !7 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum8 yıl önce
-
-
bize ne oldu...9 yıl önce
-
-
-
-
-
Merhaba demeye geldim...10 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
TAŞINDIM...13 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İzleyiciler
Yazı Arşivi
-
►
20
(5)
- ► Eylül 2020 (1)
- ► Ağustos 2020 (3)
- ► Temmuz 2020 (1)
-
►
17
(4)
- ► Nisan 2017 (1)
- ► Şubat 2017 (1)
-
►
16
(1)
- ► Şubat 2016 (1)
-
►
15
(1)
- ► Ağustos 2015 (1)
-
►
14
(16)
- ► Aralık 2014 (1)
- ► Eylül 2014 (2)
- ► Ağustos 2014 (1)
- ► Haziran 2014 (1)
- ► Mayıs 2014 (2)
- ► Nisan 2014 (4)
- ► Şubat 2014 (1)
-
►
13
(46)
- ► Aralık 2013 (3)
- ► Kasım 2013 (3)
- ► Eylül 2013 (6)
- ► Ağustos 2013 (3)
- ► Temmuz 2013 (2)
- ► Haziran 2013 (2)
- ► Mayıs 2013 (3)
- ► Nisan 2013 (7)
- ► Şubat 2013 (3)
-
►
12
(96)
- ► Aralık 2012 (2)
- ► Kasım 2012 (4)
- ► Eylül 2012 (16)
- ► Ağustos 2012 (7)
- ► Temmuz 2012 (5)
- ► Haziran 2012 (8)
- ► Mayıs 2012 (10)
- ► Nisan 2012 (14)
- ► Şubat 2012 (8)
-
►
11
(179)
- ► Aralık 2011 (19)
- ► Kasım 2011 (38)
- ► Eylül 2011 (14)
- ► Ağustos 2011 (17)
- ► Temmuz 2011 (8)
- ► Haziran 2011 (14)
- ► Mayıs 2011 (11)
- ► Nisan 2011 (9)
- ► Şubat 2011 (10)
-
▼
10
(152)
- ► Aralık 2010 (12)
- ► Kasım 2010 (12)
- ► Eylül 2010 (9)
- ► Ağustos 2010 (12)
- ► Temmuz 2010 (7)
- ► Haziran 2010 (12)
- ► Mayıs 2010 (11)
- ► Nisan 2010 (17)
- ► Şubat 2010 (11)
-
►
09
(186)
- ► Aralık 2009 (22)
- ► Kasım 2009 (22)
- ► Eylül 2009 (17)
- ► Ağustos 2009 (24)
- ► Temmuz 2009 (19)
- ► Haziran 2009 (20)
- ► Mayıs 2009 (20)
- ► Nisan 2009 (8)
- ► Şubat 2009 (5)
Müzik
Popüler Yazılar
-
bilmem hatırlar mısın bir liseli kız vardı bir liseli esmer kız gözleri yıldız yıldız saçları gece gibi simsiyah dökül...
-
Büyük Usta, önündeki devâsâ tuale son rötuşlarını yapıyor... Önündeki dev palete göz atıyorum. Hemen hemen boşalmış gibi. Yeşili çoktan sıyr...
-
Çok içime battı gidişi. Cenazelerde kaskatı kesilirdim oysa. Yüreğim katılaşır, algılarımı kapatıverirdim olan bitene. Kendi isteğimle...
-
Dizilerden birinde Tülin Oral' ı yine ve doğal olarak büyükanne rolünde görünce Yaygara 7o Müzikali aklıma geldi. Ağabeyim götürmüştü. ...
-
Çok keyifliydim aslında. Blogum şenlenmiş, evim temizlenmİş, çok uzun zamandır görmediğim, çook eski, tüm doğum günlerimi(zi) çoğu yaz tatil...
-
Buluşma yerime giden yola tek başıma çıktım. Fakat bu sessiz karanlıkta beni izleyen kimdir? Onun varlığından kurtulmak için kenara çekilir,...
Etiketler
- 2010
- 2011
- 27 mayıs İhtilali
- 7 numara
- ABD
- abla
- acemilik
- açlik
- Adıyaman
- afet
- ağabey
- ağaç
- Ağustosta Rapsodi
- aile
- akraba
- akrostiş
- akşam
- Albatros
- alış-veriş
- alışkanlık
- alışveriş
- alışveriş tutkusu
- Ali Muhittin Hacı Bekir
- Alphonse de Lamartine
- amatörlük
- anı
- anılar
- anılar...
- anlaşma
- anlayış
- anma
- anne
- anneanne
- anneler günü
- Antalya
- apartman hayatı
- arayış
- arıza
- Arka Pencere
- arkadaş
- armağan
- aşı
- aşk
- aşure
- Atatürk
- ateş böceği
- atom bombası
- Attila İlhan
- ATV
- ATV şarkı
- Avustralya Açık Tenis
- ayaz
- ayrılık
- aziz nesin
- B.Necatigil
- baba
- Babalar Günü
- bahar
- bahçe
- balkon
- banka
- Barbra streısand
- barış
- başarı
- başlangıç
- Baudelaire
- Bauelaire
- Bayrak
- bayram
- Beatles
- bebek
- bekir sıtkı erdoğan
- beklentiler
- BEN
- beste
- beşiktaş
- Betty Smith
- beyaz dizi
- beyaz diziler
- beyaz roman
- Bhagavatgita
- bilgisayar
- Bir genç kız Yetişiyor
- Bir sarkısın sen
- Bir Şarkısın Sen
- birlik ve beraberlik
- birliktelik
- bitki
- biyografi
- blog
- blogger
- börek
- Buddha
- bugün
- bulmaca
- buluşma
- buzdolabı
- Bülent Ecevit
- Cahit Sıtkı Tarancı
- can yücel
- Capra
- cehalet
- centilmen
- cesaret
- cevaplar
- cezerye
- cinayet
- cocuk
- cocuk.
- cocukluk
- Cronin
- Cumhuriyet
- Cüneyt Gökçer
- çalışma hayatı
- çaresizlik
- çay
- Çığlık
- çınar
- çiçek
- çiçekler
- çiğ
- çocuk
- çocuklar
- çocukluk
- çöp
- dalgınlık
- Daltonlar
- damat
- Damdaki Kemancı
- dans
- davetiye
- dayak
- dedikodu
- Defne Joy Foster
- demirhindi
- deneyimler
- deniz
- deprem
- dergi
- destan
- dilek
- dilekler
- dinlenme
- disko kralı
- diyet
- dizi
- doğa
- doğallık
- doğum günü
- dolap
- Doris Day
- dost
- dostluk
- dostluk.
- dostlulk
- duygular
- düğün
- dül dül
- dünya
- dünya kadınlar günü
- Dünya Prematüre Günü
- düşmanlık
- düşünceler
- düşünceler.
- Ecevit
- edebiyat
- Edgar Allan Poe
- Ekim
- Ekrem Bora
- Elazığ depremi
- emek
- emekli
- eminönü
- Emirgân
- Engelliler
- ephraim kishon
- erişkin
- erişlilmezlik
- erkek
- eski yıl
- eşek
- eşyalar
- etiket metiket yok
- Etkinlik
- eve dönüş
- evlat
- Ey Aşk Nerdesin
- eylül
- ezan
- Ezel
- Fakir Baykurt
- fal
- fanatizm
- Farrah Fawcett
- fasulye
- felaket
- felsefe
- fenerbahçe
- fırtına
- Fikret Otyam
- film
- filozof
- final
- Firari
- firuze
- fono
- formüller
- fotoğraf
- Frank Sinatra
- Futbol
- gazanfer özcan
- gece
- geçim
- Geçmiş
- geçmişten şarkılar
- gelecek
- gelin
- genç kız
- gençlik
- gerçek
- geyik
- gezi
- gezinti
- giden sene
- Gitanjali
- giysiler
- Govinda
- gökkuşağı
- göl
- gönülçelen
- gösteri
- göze çarpmayan debdebe
- gözyaşı
- Grace Kelly
- grizu
- gül
- Gülümse
- gün batımı
- güncel
- güneş
- Güneydoğudan öyküler-Önce vatan
- Günlük yaşam
- güven
- güz
- güzellik
- güzellikler
- haber
- haberler
- Hacer Buluş
- Hacivat
- hafta sonu
- hak
- hala
- harika çocuklar
- hasta
- hastalık
- hayal kırıklığı
- Hayali Küçük Ali
- hayaller
- hayat
- hayvan
- hayvanlar
- hayvanlar alemi
- hazan
- hediye
- Herman Hesse
- hiciv
- Hindistan
- Hiroşima
- Hitchcock
- hobby
- Hollywood
- hoptirinam
- hoşgörü
- hoşluklar
- http://www.blogger.com/img/blank.gif
- huzur
- hüsran
- hüzün
- ıhlamur ağacı
- ışık
- ibadet sohbet
- içimizdeki çocuk
- içtenlik
- iftar
- ihmal
- İhsan Varol
- ikiyüzlülük
- ikram
- ilaç
- ilginç şeyler
- ilişki
- ilkbahar
- ilkokul
- İlkokul şiiri
- İnci Ertuğrul
- İngilizce
- insafsızlkık
- insan
- insan halleri
- insan olmak
- insanlık
- intikam
- İslamiyet
- istanbul
- isyan
- İş Bankası
- işçi
- iyilik
- Jacques Brel
- James Stewart
- Japonya
- Jean Moreas
- Jim Reeves
- kabuk
- kadın
- kadınlar
- kahvaltı
- kahve
- kalıplar
- kalite
- Kamer Genç
- kan verme
- Kandil
- kaplumbağa
- kar
- Karagöz
- karanfil
- karanlık
- kardeş
- karışık duygu ve düşünceler
- karmaşa
- katiam
- kavafis
- kayıp
- Kayserispor
- keder
- kedi
- kediler
- Kelime oyunu
- Kemal Burkay
- kerpiç
- keşke
- keyif
- kıskançlık
- kış
- kız kardeş
- kızkardeş
- Kim Novak
- kiracı
- kishon
- kişisel
- kitap
- koka kola
- kolbastı
- komedi
- komik
- komşu
- komşuluk
- konser
- konut
- korku
- Korolar çarpışoyor
- koşullu refleks
- köpek
- kuaför
- kupa
- Kurban Bayramı
- kuyruk-bilim
- kültürel mozaik
- Lale
- latife hanım
- lezzet
- lisan
- lise
- Liz Taylor
- maneviyat
- manzara
- Marsel İlhan
- masal
- masumiyet
- maymun
- mazi
- meclis
- medya
- Mehmet Topuz
- mektup
- merasim
- Mevlana
- mevsimler
- Meyva Zamanı
- Michael Jackson
- mim
- misafir
- misafirlik
- Misak- ı milli
- mizah
- Montaigne deneme
- moral
- Mr. Smith
- muhabbet
- Muhabbet Kralı
- Muhammed
- muhasebe
- Murathan Mungan
- mutfak
- Mutfak şarkıları
- mutluluk
- Müge Anlı
- müzik
- müzik nostalji
- Nagazaki
- Nazım Hikmet
- nefret
- nekahat
- Nirvana
- Nisan
- Nişan töreni
- Noktürn.
- nostalji
- okan bayülgen
- olay
- olgunluk
- on line alışveriş
- ordan burdan
- Orhan Kemal
- Orhan Veli
- orman
- oruç
- otobüs
- otokontrol
- oyun
- ozan
- ödül
- öfke
- öğrenci
- öğretmen
- Öğretmenler günü
- ölüm
- ölüm yıldönümü
- ömür
- öykü
- Öykü Atölyesi
- özgüven
- özlem
- Paçoz
- Paçoz..
- Paris
- pasta
- paylaşım
- paylaşmak
- pazar
- pazar alışverişi
- pazar günü
- Pazar sohbeti
- pembe dizi
- pencere
- Piknik
- pişmanlık
- plan ve programlar
- planlar
- plasebo
- Platters
- polis
- popülizm
- program
- programlar
- radyasyon
- radyo
- Ramazan
- Ramazan davulu
- Red kit
- reklamlar
- resim
- resmi bayramlar
- Reşid Behbudov
- Rilke
- rin tin tin
- Roland Garros
- roman
- romantik
- romantizm
- röportaj
- ruh yorgunluğu
- ruhat mengi
- rüya
- saat
- sabah
- sadakat
- Sadettin Kaynak
- safiyet
- Sağanak
- sağlık
- sahur
- Samana
- samimiyet
- sanal
- sanat
- sanatçı
- sanatkar
- Saroyan
- Satürn
- schumann
- sebze
- seçkin
- seçme saçma sohbetler
- sel
- Selimpaşa
- Selmi Andak
- sergi
- sevdiğim şeyler
- sevgi
- sevgi soysal
- sevgili
- sevgililer günü
- sevinç
- seyahat
- seyirlik
- Seyyare
- Shakespeare
- Show TV
- sıcak
- sıkma
- sıradanlık
- Sidarta
- Sigara
- simit
- sinema
- sipariş
- sis
- soğuk
- sohbet
- sonbahar
- soru
- sorular
- spiker
- star
- still life
- su yücel
- suikast
- şablonlar
- şafak
- şans
- şarap
- şarkı
- şaşkınlık
- şeker
- Şeker Bayramı
- şerbet
- şermin
- şiddet
- şiir
- şikayet
- tabak
- tabletler
- tagore
- tanışma
- tansiyon
- tantuni
- tarif
- tartışma
- taşınma
- tatil
- tedavi
- teknoloji
- telaş
- telefon
- televizyon
- temizlik
- tenis
- tenis turnuvası
- terlik
- tevfik fikret
- Tırpan
- tiyatro sahne
- tokat
- toplantı
- Tövbeler Tövbesi.
- Transfer
- tren
- TRT
- TSM
- Ttv
- Tuna Huş
- tutsak
- tuvalet
- tüketim
- Tülin Oral
- Türkan Saylan
- türkü
- TV
- Uğur Mumcu
- umut
- unutma
- uyku
- Üç Hür El
- ülke meseleleri
- ümit
- üretmek
- ütü
- vahşet
- vakit
- Vasuveda
- vatan
- William Holden
- William Wordsworth
- Wimbledon
- yağlıboya resim
- yağmur
- yalnızlık
- yaprak
- yarışma
- yaşam
- yaşlılık
- yatak
- yaz
- yeğen
- yeğenlerim
- yeme-içme
- yemek
- yemekteyiz
- yeni yıl
- yeni yıl kartları
- yesterday
- yıl dönümü
- yılbaşı
- yıldız
- yıldönümü
- yoksulluk
- yol
- yolculuk
- yolculuk.
- yorgünluk
- Young at Heart
- yönetici
- yün
- yürüyüş
- zaman
- Zeki Müren