.........................................................
Hani bir gün seninleTopkapı' dan
Geliyorduk; yol üstü bir meydan,
Bir çınar gördük; enli boylu vakur
Bir ağaç; hiç eğilmemiş, mağrur
Koca bir gövde; belki altı asır,
Belki ondan da fazla, dalgın, ağır,
Kaygısız bir ömür sürüp gelmiş;
Öyle serpilmiş, öyle yükselmiş,
Ki, civarında kubbeler, damlar,
-Sanki tövbe için, secdede başlar-
Onu dehşetle seyreder gibidir.
Duyulan hep onun hikayesidir,
Görülen hep odur uzaklardan,
Fakat başı göklere uzanan
Bu heybetli gövde çırçıplak,
Ne yeşil bir filiz, ne yaprak,
Kuruyor, ah pek yazık! Şu derin
Yara böğründe belki bir hain
Baltanın, bir gazaplı yıldırımın
Zehridir... Söyle, ey çınar bağrın
Hangi ateşle yandı? Hangi siyah kurt
İçinden kemirdi? Hastasın eyvah!
Seni şimdi kim bağlayıp saracak?
Kim şifalar verip de kurtaracak?
Şu dönen kargalar başında senin,
Söyle, bunlar mıdır zehirleyenin?
Söyle ey muzdarip vatan, bildir:
Çektiğin hangi kanlı çiledir?...
.............................................
Tevfik FİKRET (1909)
Parçanın sadeleştirilmesi Orhan Karaveli'ye aittir.
Alttaki resim yazarın "Ölümünün doksanıncı yılında Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği" isimli kitabından alınmıştır.