Süpürge Sapı Hacivat

“Meeeersiiin Karagöz”

“Süpürge sapı Hacivat “ Hacivat önce titizlenir:

“Mersin dedim Karagöz” Karagöz ısrarcı:

“Süpürge sapı Hacivat” Hacivat ümidi keser, her zamanki gibi, Karagöz’ü gırgıra alır:

“Ne yersin Karagöz?” Karagöz kendi aleminde:

“Süpürge sapı Hacivat,” Hacivat, dalgasını geçmeye devam eder:

“Anan ne yer Karagöz “

“Süpürge sapı Hacivat”

“Baban ne yer Karagöz?”

…………………………………......

İş iyice çığrından çıkmıştır Hala, teyze, amca bir bir süpürge sapını yerken, Hayali Küçük Ali bu atışmayı, tok sesinin vurguları ve artan temposuyla iyice coşturarak, adeta müzikal bir hale dönüştürür. Tempoyla birlikte artan diğer şey, kareli muşambalı büyük tahta masanın etrafındaki tahta sandalyelerde oturan ailemin şen kahkahalardır.

Parçanın sonunda, Hacivat’ın:

"Sülalen ne yer Karagöz?" Sorusuna:

"Süpürge..." diye başlarken uyanan Karagöz birden öfkelenir ağzına geleni sayıp dökmeye başlar. Bu arada "al sana al sana" sesleri arasında vurma efektleri de devreye girer. Bu genellikle tencere kapağı benzeri seslerdir. Biz çocukların kahkahaları da bu arada iyice yükselir. Annemle babam da en çok bizim halimize gülerler.


Hayali Küçük Ail'nin sahur yemeklerimize kattığı neş'e ve mutluluk nedeniyle doğrudan cennete gideceğini düşünürüm hep. Asık, uykusuz yüzleri güldürdüğü, çocuklara orucu kolaylaştırdıği ve ciddi ve zor bir ritüeli eğlenceli hale getirdiği için.



Nurlar içinde yatsın.


Hep sevgiyle kalın...

This entry was posted on 23.08.2009 at Pazar, Ağustos 23, 2009 and is filed under , , , , , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

12 yorum

Benim de çocukluk ramazan anılarımın olmazsa olmazlarındandı hacivat ve karagöz . :)

Süpürge sapının güftesi bile hala aklımda Bıyy bıyy bıyy :))

23 Ağustos 2009 17:34

Asuman, yine ağzım açık okudum. Karagöz ve Hacivat'ın en çok aklımda kalan diyalogudur. Zaman zaman saçmalamam geldiğinde yüksek sesle söylerim hala: "Meeersin Karagöz, Süpürge sapı Hacivaat". ortak anılarda buluşmak ne güzel:))

23 Ağustos 2009 19:00

Bıy bıy bıy bıyy ...
İyi ki yazdınız İzDüşümler,
onu da şimdi hatırladım ve resim gözümde tamamlandı. :))

23 Ağustos 2009 20:59

Sevgili Leylak Dalı,
Bu sefer de Karagöz bizi geçmişte buluşturdu. Tüm bunları yakalayınca iyi ki girmişim bu blog işine diyorum. Çok güzel şeyler çook.Tüm arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Yazarken ayrı, okurken ayrı, paylaşırken ayrı mutlu oluyor insan..
Herkes sevdiklerini teşvik etmeli, engellemek yerine.Tabii eğer gerçekten iyiliğini istiyorlarsa...
Sevgiyle kal...

23 Ağustos 2009 21:09

Sevgili Can Asuman,
Şimdi ne iftarın ne de sahurun zevki var. Adet yerini bulsun diye yapıyoruz herşeyi sanki.
Güzelliğini mi bitirdiler? biz mi göremiyoruz artık o güzelliği.
Ramazanın vazgeçilmezi Karagöz ve Hacivat, nasıl unutabiliriz.
Çocukluğumuzda Ramazanda ağabeyim çok güzel Hacivat Karagöz oynatırdı. Benide yüklüğün kapısına biletçi yapardı. Hergün aynı şeyi seyretmekten hiç bıkmazdım. Seyirciler de hep aynıydı, kuzenlerimiz!!! onlarda hiç bıkmadan hergün ağabeyime para verip aynı şeyi izlerdi.
Çok güzel di çok
Sağolasın bu güzellikleri tekrar yaşattığın için.Sevgiler...

24 Ağustos 2009 01:03

Nur'cuğum,
En şahanesini siz yaşamışsınız kardeşler hep birlikte.
Biz de yüklüklerde tiyatro oyunları yapardık ama, Karagöz'ü hiç düşünememişiz demek...
Ramazan'ın paylaşım ayı olduğu hep söylenir. Ama sanal dünyadaki bu "anılar ve hoşluklar" paylaşımı da bir başka güzel oluyormuş meğer.
Tüm bu güzelliklerin sonsuza kadar sürmesini dileyelim.
Sevgiyle kal....

24 Ağustos 2009 02:03

güzel yazınıza teşekkür ederim.
Daha önceden benzerini almış dahi olsanız bir blog ödülünüde ben takdim ederim.
Sevgiler....

24 Ağustos 2009 10:55

Sevgili e.t.

İnce düşüncen ve güzel hediyen için teşekkür ederim.
Bu vesileyle sana ve ailene hayırlı Ramazanlar dilerim.
Sevgiler...

24 Ağustos 2009 12:07

Duyarlılığınız boşuna değil,o güzel hayvanı en az üç aylığına bırakmış ama geri almaya gelmeyebilirmiş de. O yüzden
hayvana daha çok üzüldüm zaten, ortada kalmış gibi, ne olacağı belli değil. Ne olacağı netleşsin eğer alınmazsa ben almayı düşünüyorum kesinlikle, çok duygulu çok insan canlısı bir hayvan.
Teşekkür ederim hassasızlığınıza.

25 Ağustos 2009 12:36

Sevgili Ufuk Çizgisi,
Köpek sahibi olmak, insan hayatına tahayyül edilemeyecek kadar çok güzellik ve anlam katıyor.Yine hep bilinir ki güzele sahip olmak zor ve meşakkatli bir iştir. Böyle bir ihtimal varsa, vaktiniz varken, bu konuda teorik, teknik, psikolojik anlamda (kitap, internet) ne öğrenebilirseniz öğrenin. Bir de onu evlat yerine koymayın. Patron olun.Komutlarınızı dinletmek için profesyonel yardım şart.(Benim sevgili tutsağım) isimli postumu okuyun. Ben bunların hemen hiç birini yapmadan başladım. Yine de hiç pişman değilim. Etrafınızdan herkes gidebilir (insandır belli olmaz) ama o asla. Evinize girdiğiniz zaman sevindiğine emin olacağınız tek verlık.Sizi kızdırır ama hayal kırıklığına uğratmaz.
Kaptırdım kendimi :))

Alırsanız, şimdiden kolay gelsin..

25 Ağustos 2009 13:05

Benim de gözümün önüne geliverdi ses tonları dahil :)
Başka bir tadı vardı onları izlemenin..
İşin garibi başlangıçtaki o kelimenin 'Meeeersiiin'' olduğunu şu an itibariyle öğrenmiş bulunuyorum. Ne kadar ilginç değil mi? :))
Ben o sözcüğü hep ''Ne yersin Karagöz''falan zannediyordum..
Hayali Küçük Ali..Saygıdeğer insan..
Nurlar içinde yatsın ..
Sizin de elinize sağlık Asuman Hanım..
Yazdıklarınızı yaşatıyorsunuz gerçekten..

Sevgilerimle..

27 Ağustos 2009 21:58

Evet Zeugma, çocukken uzun süre biz de başından itibaren "ne yersin" diye dinledik.Çook sonra öğrendim ki Hacivat sinirlenince "ne yersin" e çevirmiş.
Samimi olduğunu hissettirdiğin beğenilerin beni mutlu ediyor sevgili Zeugma.
Çok teşekkürler...

27 Ağustos 2009 22:33

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin