“Meeeersiiin Karagöz”
“Süpürge sapı Hacivat “ Hacivat önce titizlenir:
“Mersin dedim Karagöz” Karagöz ısrarcı:
“Süpürge sapı Hacivat” Hacivat ümidi keser, her zamanki gibi, Karagöz’ü gırgıra alır:
“Ne yersin Karagöz?” Karagöz kendi aleminde:
“Süpürge sapı Hacivat,” Hacivat, dalgasını geçmeye devam eder:
“Anan ne yer Karagöz “
“Süpürge sapı Hacivat”
“Baban ne yer Karagöz?”
…………………………………......
İş iyice çığrından çıkmıştır Hala, teyze, amca bir bir süpürge sapını yerken, Hayali Küçük Ali bu atışmayı, tok sesinin vurguları ve artan temposuyla iyice coşturarak, adeta müzikal bir hale dönüştürür. Tempoyla birlikte artan diğer şey, kareli muşambalı büyük tahta masanın etrafındaki tahta sandalyelerde oturan ailemin şen kahkahalardır.
"Sülalen ne yer Karagöz?" Sorusuna:
"Süpürge..." diye başlarken uyanan Karagöz birden öfkelenir ağzına geleni sayıp dökmeye başlar. Bu arada "al sana al sana" sesleri arasında vurma efektleri de devreye girer. Bu genellikle tencere kapağı benzeri seslerdir. Biz çocukların kahkahaları da bu arada iyice yükselir. Annemle babam da en çok bizim halimize gülerler.
Hayali Küçük Ail'nin sahur yemeklerimize kattığı neş'e ve mutluluk nedeniyle doğrudan cennete gideceğini düşünürüm hep. Asık, uykusuz yüzleri güldürdüğü, çocuklara orucu kolaylaştırdıği ve ciddi ve zor bir ritüeli eğlenceli hale getirdiği için.
Hep sevgiyle kalın...