Hayatımın Dönüm Noktaları  

Posted by Asuman Yelen in , ,

Sevgili arkadaşım Sünter, çok uzaklardan beni mimlemiş.

Blogumdaki bu ilk “mim” deneyimimi zevkle yaşayacak, “Hayatınızın Dönüm Noktaları” başlığı altında, kendimle ilgili samimi açıklamalarda bulunmaya çalışacağım.

Hayatımın benim iradem dışımdaki (benim için en güzel) ilk dönüm noktası, babamın İstanbul’u bırakıp Anadolu’ya çıkmaya karar vermesi. Sonra, en küçük kardeşimin aramıza katılması. İlk acı deneyimim on üç yaşında babamı kaybedişim. Sonra annemin bizi toparlayıp tekrar İstanbul’a dönüşümüz. Sonra on yedi yaşımın sonlarında annemi kaybedişim.

Bundan sonraki yaşamımda, yaşamımın dönüm noktalarında kimi kardeşlerin ortak, kimi benim kişisel kararlarımla şekillenen olaylardan bahsedebilirim. Örneğin, ablamın şiddetli bir zatürree geçirmesi üzerine, o Uludağ’da tedavi olurken, doktorunun da tavsiyesiyle, üç kardeş evimizi bulunduğumuz semtten hayli uzakta başka bir semte (havadar, güneş gören) taşımamız benim de irademi koyduğum kararların ilkidir. (Bu, İstanbul’daki ilk taşınmamızdı)

Benim ilk kişisel radikal kararım, iş hayatına son derece ani bir şekilde başlamam olmuştur. Bunu eğlenceli olduğu için biraz detaylandırmak istiyorum. Bir arkadaşımla onun bir işi için Sular İdaresi’nin İstiklal Caddesi’ndeki merkez binasına gitmiştik. Arkadaşımı orada bırakıp dolaşmaya çıktım. Gözüme şimdilerde batmış olan bir bankanın genel müdürlük binası ilişti. On sekiz yaşındaydım, lise sonda bekliyordum. (Astronomi’den) Üniversiteyi kazanmış ama girememiştim. Tekrar başa dönsem kesinlikle cesaret edemiyeceğim bir şey yaptım. İçeri girdim. Müdür’ü sordum. (Bir personel müdürü olabileceğine dair hiçbir fikrim yoktu çünkü.) Bankanın genel müdürü ve daha sonra personel müdürü de aramıza katıldı, çaylar, kahveler, koyu bir sohbet. Sonra eve döndüm ve unuttum. Birkaç gün sonra posta kutusunda, filanca şubede işe başlamam gerektiğini bildiren bir mektup buldum. Ve başladım. Çalışma hayatımın en mutlu ve eğlenceli günleriydi. Bu arada lise bitti ve emekli olduğum, babamın da bünyesinde çalıştığı bankaya geçtim.

Yine benim iradem dışındaki dönüm noktalarına geçecek olursak, Önce ağabeyimin, sonra ablamın, en son en küçük kız kardeşimin evlenmesini, her birinin birer çocuğunun doğumunu sayabilirim. (Üçünü de deliler gibi seviyorum.)

Sonrasında, yine iki dramatik, acılı süreç, ağabeyimin ve ablamın arka arkaya hastalanması ve ölümü.

Kişisel yaşamımda, iki çok önemli ve yaşamımı etkileyen kararımdan kısaca bahsedebilirim.

Birincisi bir Pazar gecesi, Sezen Aksu’nun Firuze’si eşliğinde ağlayarak yazdığım, Pazartesi günü hiç uyumadan işe gidip, işyerinden önce sabah saati (vazgeçmekten korkarak) yolladığım, muhatabını hiç beklemediği için çılgına çeviren veda mektubu.

İkincisi, seneler sonra, yine uzaklardan bir yerden gelen “Firuze” ezgilerini duyunca, ağlayarak reddettiğim (kabul etmek üzereyken) bir evlilik teklifi.

Hep sevgiyle kalın…

This entry was posted on 9.08.2009 at Pazar, Ağustos 09, 2009 and is filed under , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

14 yorum

Asuman'cım,
Hala gözlerimde kalan iki damla yaşla yorumunu yazıyorum.
Bu kadar acıları üst üste yaşadıktan sonra belkide!!!
Karar senindi tabi ki
Ben annemi 13 yaşımda, babamı 32 yaşımda kaybettim.Acılarını acımla karşılaştım.
Benim de hayatımın dönüm noktaları onların kaybıydı.
Ama sonrası abi,abla...
Hepsine Allah'tan rahmet dilerim, nur içinde yatsınlar.
Bu acıların son olmasını dilerim,yanaklarından öperim.
Sevgiyle gönlünce kal...

9 Ağustos 2009 15:55

Sevgili arkadaşım,

Çabuk çabuk geçmeye çalıştım ama, yine de üzmüşüm seni.
Hassasiyetin ve güzel dua ve dileklerin için teşekkür ederim.
Ben de senin anne ve babana Allah'tan rahmet, sana da sabır, sağlık ve sevdiklerinle birlikte mutluluk dilerim.
Sevgiler...

9 Ağustos 2009 16:16

Asuman,
Genc yasta,hatta cocukken ne büyük acilar yasamissin sen.
Birde vedalar.
Allah hepsine gani gani rahmet eylesin.
Umarim bundan sonra ki dönem noktan,seni cok ama cok mutlu eden bir olay olsun.
Herseye ragmen neseni yitirmemissin ya,(yazilarindan nese akiyor) iste ona hayran kaldim.
sevgiler

10 Ağustos 2009 03:12

Sünter'cim,
Hepimiz de biliyoruz ki, manevi açıdan dünyada en kuvvetli ve donanımlı canlı insan.
Biraz sağ duyu, akıl, seni sevenlere ve sevdiklerine hissettiğin sorumluluk, bol bol sabır ve inançla üstesinden geliniyor. Öyle ya da böyle, ölene kadar yaşamak zorundayız değil mi? :)))

Sevgiyle...

10 Ağustos 2009 09:42

YARADAN ACILAR YOLLAR Kİ :
'' ne kadar kuvvetli olduğumuzu '' görelim diye....
:(((((((

allahaısmarladık asumancığım..
uzunca bir süre yokum..
HEPİNİZE HAYRLI RAMAZANLAR...
SEVGİLER....
GÜZEL BİR ÖMÜR DİLERİM.

10 Ağustos 2009 18:50

Sağol NuNu cum.

İnşallah gittiğiniz yerlerde mutlu olur, huzurla dönersiniz yuvanıza.

İyi yolculuklar...

10 Ağustos 2009 19:37

Asumancim ben cinarin oglunun hasta oldugunu simdi senden ögrendim.En son cok mutlu ukraynadan geldigini yazmisti.
5 gün olmus yazmayali.Bende merak ettim simdi.Insallah ogluyla ilgili degildir.
Cocugun ne gibi bir rahatsizligi vardi ki?

10 Ağustos 2009 22:14

Asuman Hanım,
Dönüm noktalarınız beni çok fazla etkiledi.Şu an boğazımda yumruk gibi bir şeyler oluştu.
Ben bunları sadece okurken sizin bizzat yaşadığınızı bilmek fazlasıyla üzücü.
Ama ne yaparsınız ki ''hayat'' bunu adı. Kimin ne yaşayacağı hiç belli olmuyor. Anlattıklarınızın hepsi gerilerde kalmış ve şu an ayaklarınızın üzerindesiniz. Dilerim ki bundan sonra yaşayacaklarınız büyük mutluluklar üzerine kurulu olsun.
Sizi sevgiyle öpüyor, her isteğiniz gerçeğe dönüşsün diyorum..

10 Ağustos 2009 22:48

Canım, o yazısını okursan, çok ateşli olduğunu, vize sınavına da hasta olduğu için hazırlanamadığını yazmıştı. Tamam çok mutluydu ama, üşütmüştü ve ateşliydi. Gerçi delikanlı çocuk atlatmıştır ama, Çınar'ın da hiç sesi soluğu çıkmadı bu aralar...
Neyse inşallah herşey yolundadır diyelim. iyi düşünelim.
sevgiler..

10 Ağustos 2009 22:48

Evet dogru ya! ama yinede okula gitti yazinca ben sanki cok ta kötü olamaz diye düsündüm. Hani yolculuk kirginligindan filan.
Dua edelimde bir sey olmamis olsun.
Belkide misafirleri gelmistir.

10 Ağustos 2009 22:55

Çok teşekkür ederim sevgili Zeugma,

Hayatın insana ne getireceği hiç belli olmuyor.Küçükken acıklı Türk filmleri ile çok gırgır geçerdik.:))

Duyarlılığın ve güzel temennilerin için teşekkür ederim.

Sevgiler canım...

10 Ağustos 2009 23:11

Ne zor şeyler yaşamışsınız.Ama çok güçlü bir insanmışsınız ki bütün bu sınavlara tek tek tabi tutulmuşsunuz.Güçünüz ve sabrınız daim olsun.

Firuzeli ayrılık hikayeniz bana çok tanıdık geldi :((

11 Ağustos 2009 23:27

Hepimizin kendine göre zorlukları olan birer hayatı var.
Herkesin de güce ve sabra ihtiyacı.

Firuze meselesine gelince..
Desenize yıllarca (rahmetli ablamın dediği gibi) yaralı ceylan bakışları ile dolaşılmış.. :)))
Dedim ya sabır ve güç herkese lazım.
Sevgiler...

12 Ağustos 2009 00:37
Adsız  

ah asucuğum. boazımda yumruk değil resmen boksör oluştu.

sana içimden en bariton en tenor seslerimle, kendi kendime frank sinatradan my way düeti yapıorum. kulak kabart. duyarsın valla

18 Ağustos 2009 22:08

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin