Yollar ve yolculuklar...  

Posted by Asuman Yelen in , , , , ,


Duyduğum yoktu ne vakittir
güvercin sesi, kumru sesi pencerede.
İçime gene
yolculuk mu düştü nedir?
Nedir bu yosun kokusu,
martıların gürültüsü havalarda;
nedir?
Yolculuk olmalı, yolculuk.

O.V.Kanık (Kumrulu Şiir)


Her yıl, aynı tarihlerde, önce yollar düşer aklıma.

Yollar beni çeker. Varacağım yerden önce yollar beni çağırır. Yollara aşina, yolculuklara alışık olmamdandır bu güzel bağımlılık hali.

Garlardaki canlı kalabalık aslında güzeldir, başımı cama yaslayıp seyretmek hoşuma gider. Ah bir de ruhumu saran o berbat yalnızlık duygusu, (yanımda kim ya da kimler olursa olsun) beynime üşüşen anılar olmasa...
Çocukluğum, tüm memur ailelerinde olduğu gibi yolculuklarla geçti. En sevdiğim, kara trendi. Altı kişilik ailem, altı kişilik kompartımana yerleşirdik. Ağabeyim akordeon çalardı. Hep birlikte türküler söylerdik.

"Kal dım du man i çi dağ lar da
Sev gi li ya rim ne re ler de."

Camdan, önümüzden kayıp giden ağaçları direkleri sayar, Afyon'a gelince mevsim yaz da olsa üşürdük. Annemin hazırladıklarını yer, uzun tünellerden geçerken ürperirdik.

Uykumuz gelince başlarımız, annemizin ya da babamızın kucağına düşerdi.


Otobüsle gece yolculuğunu severim. Yolculukta, ellerim, gözlerim, kulaklarım ve hatta ruhum serbest olmalı. Bu sebepten, araba kullanmayı sevmiyorum. (Bütün arkadaşlarım araba kullanmanın özgürlük olduğunu söyler. Bana ise, sıkıntı, stres ve yorgunluktan başka bir şey vermedi. Bir yıl zor dayandım.)
Koridora oturur, kulaklığımı takar, en sevdiğim müzikleri dinlerim. Gözüm hep yoldadır. Akıp giden yola bakmak hoşuma gider.


Frank Sinatra'dan bir melodi süzülür kulaklarıma hafiften..

"I'm a fool to want you ...

...I know its wrong, it must be wrong
but right or wrong, I can't get along without you."


Bu şarkı ile, garda kapıldığım yalnızlık duygusu, yerini farklı bir hüzne bırakır. Sonra sıra Nat King Cole' dadır.

"There was a boy, a very strange enchanted boy...

...The greatest thing you'll ever learn
is just to love and be loved in return..."

Sonra Brenda Lee

"All alone am I..."

ve tabii Elvis

"Are you lonsome tonight..."



Gözüm akıp giden yolda, kulağım müzikte, aklım, ruhum kim bilir nerelerde...

Yavaş yavaş gün ışımaya başlar. Yol, siyahtan beyaza dönüşür, bütün karaltılar yerini, ağaçların ve çimenlerin yeşiline bırakır. Güneş önce nazlı nazlı ışılar, sonra giderek aydınlatır etrafı. Hafiften denizin kokusunu almaya başlarsınız.

Gecenin tatlı hüznü, yürekte coşkulu, heyecanlı bir mutluluğa dönüşür. Kan damarda hızlanır.
Eller çantalara uzanır. Bagaj fişleri hazırlanır.

Yolculuk tamamlanmıştır...

Herkese güzel yolculuklar...


Hep sevgiyle kalın...


09.07.2009 tarihli bu yazımı, Öykü Atölyesi' nin, Fotoğrafın dili (21. Çalışma) konulu programı ile ilgili olarak yeniden yayınlıyorum.

This entry was posted on 17.01.2010 at Pazar, Ocak 17, 2010 and is filed under , , , , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

11 yorum

Gece yolculuğunda insanın kendisiyle yalnız kalıp direksiyon sallaması gibisi yoktur.Otobüs yolculuğuda gece tercih sebebimdir.
Teypten gelen Tom jones,Engelbert,
Cat Stevens gibi sanatçıların
şarkılarıda oldumu deymeyin keyfimize Asuman hanım.Hele bir de ''Spanish Eyes'' gibi klasikleşmişlerle o yol nasıl da kısalır.Bizim neslin zevkleri birbirine çok benziyor da neslimiz tükenmek üzere galiba:)

Gönlünüze sağlık çok güzel yazmışsınız.
Dostlukla...

18 Ocak 2010 21:19

Ne güzel, ne tatlı sözlerle anlatmışsınız yolları, yolculukları güzel yüreğinize sağlık, sevgiyle kalın.

Dilek / Öykü Atölyesi

18 Ocak 2010 21:44

İsminizi görür görmez, Aslan bey yorum yapmış, egom bir kilo daha alacak diyorum. Diyorum da yine teşekkür ediyorum. Allahtan yaşlandık da şımarmak konusunda son derece ihtiyatlıyız.
Neslimize gelince, eğer bu blog yaşamın bir kesitiyse, burada bizlerden çok var. Gerçekten...
Sevgiler...

18 Ocak 2010 22:43

Çok teşekkür ederim Dilek Hanım. Yolculuk, yaşamıma anlam katan şeylerin başlarında gelir. Ama ne yazık ki senede bir hafta ile sınırlı son zamanlarda. Yaşamımdaki daha anlamlı bir başka şey yani köpeğim bu kadarına izin veriyor...
Sevgiler...

18 Ocak 2010 22:47

"Gözüm hep yoldadır"demişsiniz.ben de yolculuklarda gözümü yoldan alamam.ama araa kullanmak ise tutku kadar bağlılık yaptı bize.başkasının kullandığı arabalarda çok rahat ettiğimi söyleyemem.yolculukları çok severim.yazınız çok güzel.ellerinize sağlık.

19 Ocak 2010 09:50

Kulaklıklar kulakta dinlediğin şarkının hissettirdikleri ve yalnızlık duygusu. Yolculuk birazda kendi içine. Çok güzel anlatılmış. Kaleminize sağlık.
Sevgiler...

19 Ocak 2010 10:42

Araba kullanan bütün tanıdıklarım sizinle aynı fikirde Ramazan Bey. Bunu tutkuya dönüştüremeyen benim gibiler azınlıktayız sanırım. Bana göre de benim dışımda herkes benden daha güvenilir bu konuda.
Teşekkürler...

19 Ocak 2010 11:57

Sevgili İlknur,
Bu biraz da geçmişteki yolculuklarımla ilişkili bir şey. Yaş ilerleyince, yağan yağmur, dinlenen müzik gibi yolculuk da mutlaka birşeyler çağrıştırıyor.

19 Ocak 2010 12:01

Mim konusunu bana paslayıp düşüncelerimi aktarmama sebeb olduğunuz için ben teşekkür ederim.

Dostlukla...

20 Ocak 2010 21:10

araba kullanmayı sevmiyorum afyonda ve diğer istasyonlarda küçük sepetlerle elma satılırdı onu hatırladım duygu yüklü yazınızı okuyunca dostluk ve sevgiyle..

22 Ocak 2010 10:17

Sevgili Bilge,
Yolculuğun her ayrıntısı ayrı güzeldir gerçekten. İnşallah daha bir çok huzurlu, renkli yolculuklar
yapma gücünü ve fırsatını buluruz yaşantılarımızda.
Sevgiyle...

23 Ocak 2010 13:06

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin