Keyifle Kalalım...  

Posted by Asuman Yelen in ,





Sabah sekizde Paçoz' la kapıdan çıktığımızda bomboş ve tatil dolayısıyla bol arabalı park yerinde

bir arabaya yaslanmış biraz çocuksu, biraz keyifli, biraz da şaşkın gözlerle bize bakan çok yaşlı

bir amca gözüme ilişti. Yüzü bembeyazdı. Dikkatli bakınca tanıdım. Bizim çapraz blokta

oturan ben yaşlardaki güler yüzlü hanımın babası. Tam da beklediğim gibi, biraz sonra apartman

kapısından komşum da çıktı dışarıya. Ben her zamanki gibi arabaya binip gideceklerini

zannederken komşumun sapsarı yüzü, özensiz giyimi ve ağlamaklı halini görünce durdum.

"Asuman hanım, babam yok babamı gördünüz mü" diyerek merdivenleri telaşla indi.

"Arabanın önünde, sizi bekliyor" diyerek otoların arasında zor görünen adamı işaret ettim.

Bir anda ağlamaya başlayarak koştu babasına sarıldı. Biz oradan yavaşça uzaklaşırken o hala

"baba niye haber vermeden çıktın, öldüm meraktan ya geç farketseydim, kaybolup gitseydin

ben nasıl bulurdum seni..." diye söyleniyordu korkuyla. Sırtım ürperdi. Alzheimer. Ne çok

arkadaşım var böyle annesine, babasına, kayınvalidesine bakan. Bu blogda da anneanne

olduğunu muştuladığım bir ortaokul arkadaşım hem kayınvalidesine hem de torununa

bakıyor. Biriyle korkuyu, diğeriyle de umudu yaşıyarak, oradan oraya koşturup duruyor.


Paçozu eve bıraktıktan sonra yeniden başladığım sabah yürüyüşüm için tekrar çıktım.

Sitelerin etrafında genişçe bir ring yapıp tatil gazetelerimi de aldım dönüşte. Sonra çayımla

tostumla ayağımın dibinde Paçozla konuşlandım balkona.

Güneş yükselince içeri kaçtım. Gece salon masasında kenarlarına başladığım puzzle ımla

biraz vakit geçirdim.


Gazetelerim ve puzzle ım.











Öğlen mutfağa geçip yarın gelecek olan yeğenim için yemek hazırlamaya

giriştim. Sonra gözüm pari bacası şeklindeki kahve kavanozuna ilişti. Rayuş yoktu.

İçmemeyi düşünüyordum ama canım çok istedi. O ben olmayınca asla içmez. Tadını

alamıyormuş. Ama ben içtim. Hemde bir çay fincanı dolusu. Kötüyüm işte kötüyüm :))

Sonra bir de kendime fal bakayım dedim. Hadi size de göstereyim. (Bi falım eksik kalmıştı)



İlk gözüme ilişen sırt üstü düşmüş ayakları havaya dikili kocaman bir at. Eyvahh dedim

gitti muratlar. (Falda at murattır.) Sonra aklıma geldi. Falı kötüye yorma asla değildi

mutadımız. Öyleyse, sadece yan gelip keyifle yatıyordu atımız..:)) Zaten hemen biraz

ilerisinde karşıma bir yol çıktı. Hem de açıktı. Hemen ucunda da bekleyen bembeyaz bir yürek.

Her sıkıntılı zamanımda hiç beklemediğim anda beni arayıp derman olan dost yürek.

Demek bir yolculuk var. Şöyle Güre' ye kadar. Benim falım hep çıkar.


Yarın Can gelecek. Önce Başından sonuna kadar tüm yazdığım postları bir dosyada

toplayacak, sonra da bir CD ye yükleyecek. Sonra da blogumu iptal edecek.

Geldim gidiyorum şu teknik işlerden zerreyi miskat kadar bir şey öğrenemedim.

(Kulakların çınlasın Nihat Doğan) Aslan yeğenlerim benim. Biri açma ve düzenleme

işlemini yapmıştı, diğeri de lağvetme, toparlama ve saklama kısmını deruhte edecek.


Ayağımın rahatsızlığı nedeniyle eve bağlandığım 2009 yılında, beni diplerden çekip yaşama

değişik bir dünyadan bağlanmama yardım eden bu blogun yaşamıma kattığı çoğu güzel

bir yığın şey oldu. Tabii bir sürü de dost. Öyle ki telefonum susmak bilmiyor. Mailler

yağıyor. Sağlığımı merak edenler, sebebini anlamak isteyenler...Yoksa bir pinpon emekli

mi buldun diyenler;)))




Blogumu bırakmaya karar verme nedenim onun başında oturduğum sürece aldığım

amansız kilolar dostlarım. Obez olmaktan korktum. Sizi temin ederim şimdiden tam beş

kilo verdim bile. Neydi o öyle, yazdıkça şiştim. Okudukça şiştim. Zorum ne :)))


Bu da blogumda kullandığım son alıntı ve de çalıntı fotoğraf olsun








Ciddileşelim biraz...

Haberi olup yorumlar yazan, haberi henüz olmayan, beni sevdiğini söyleyen, yazılarımı

okumaktan keyif duyan, akranım ve de hatırnaz saygı dolu genç dostlarımı sevgiyle

öpüyor, herkese mutluluk diliyorum...


Sağlıcakla kalın...


Bu sondu gerçekten. Sadece biraz daha keyiflli olsun istedim...Can da gelişini bu güne

erteleyince ve başladığım resimle (Paçozun) bitireyim deyince...


Bir de müzik ilave edelim tam olsun...



This entry was posted on 17.09.2011 at Cumartesi, Eylül 17, 2011 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

17 yorum

Eh madem kesin kararlısın kalalım bari keyifle. Bizleri unutma. Telefonla arayacağım bilahare...

17 Eylül 2011 18:31

Asuman'cığım, Blogları yeni okumaya başladım. Acaba yanlışmı anlıyorum diye şaşkın kalakaldım. Sen bu kadar yüreğimize dokunan yazılar yazarken nereye gidiyorsun? Bence bu güzelliğe kıyamazsın.

17 Eylül 2011 21:47

Sevgili Asuman hanım, bu yaptığınız haksızlık. Bizi kendinize alıştırıp, kendinizi bu kadar sevdirip sonra da gidemezsiniz. Hergün yazmayın ara sıra yazın bari. Hem bu sayede biz de sizden haber almış oluruz. Tanışıyor olmasakda gerçekden sevdiğim ve önemsediğim bir blog arkadaşım, büyüğüm olduğunuzu bilmenizi isterim. Sizi gerçekden özliycem. Yürekden sevgilerimi gönderiyor, yanaklarınızdan öpüyorum.
Zaman zaman bloğuma yorum bıraktığınızı görüp sevinebilmek dileği ile... Sevgiler....

17 Eylül 2011 23:03

Çok güzel bir yazıydı Asuman...Burada kesişen yollarımız umarım bir yerde yeniden kesişir.

17 Eylül 2011 23:33

Kal bari keyifle Leylak' cım. Hiç unutur muyum seni. 2 yılda çok ortak anı ve duygu paylaştık.

18 Eylül 2011 00:07

Mihriban' cım galiba bu dokunuşlar benim yaşlı yüreğimi yordu biraz. Çok fazla duygusal yoğunluk yaşadım.
Ara sıra kendimizi şaşırtmakta yarar var. Her şey güzel gönlünce olsun canım...

18 Eylül 2011 00:13

Çok teşekkür ederim Güngör' cüm. Ben de seni tanıdığım için çok mutluyum.
Saygı dolu sevgin bana hep çok iyi geldi birlikte olduğumuz süre zarfında. Yaşamında şu günlerde yaşamakta olduğun mutluluk ve heyecanının artarak sürmesini son derece yürekten diliyorum.
Sevgiler canım...

18 Eylül 2011 00:24

Canım benim,
belli niyetin kesin, vardır bildiğin.
Yollarımız bir nasılsa burada olmazsa orada:))
görüşmek üzere iyi geceler ve Can'la geçecek güzel bir pazar dilerim.

18 Eylül 2011 00:34

Eminim kesişecektir Lale' cim. Önümüz kış. Ayağım çok şükür iyi ve uzak yola engel değil. Bu demek oluyor ki bir yerlerde en çok da Kadıköy' de ya dirseklerimiz birbirine değecek, ya gözlerimiz karşılaşacak. Belki yanyana masalarda kahve höpürdeteceğiz :)
Yaşam bu belli mi olur...
Çok teşekkürler herşey için...

18 Eylül 2011 00:41

Evet Nur' cum,
Ben daha önce de yaptım bunu. Deneyimlerim bana öğretti ki kısacık tereddütler ve duygusallıklar bazan olması gerekeni geciktiriyor. Sana da candan dostluğun için çok teşekkür ederim.
Sevgiler...

18 Eylül 2011 00:51

Hala inatla ve inatla bunun bir ara olmasını diliyorum.
Aranacaksın ve eksikliğin duyulacak bunu bil.

Vaz geçiremezmiyim şöle sıkı bi mail bombardımanıyla falan :)

18 Eylül 2011 02:26

Asuman'cım,
can arkadaşım, inşallah Can trafiğe takılmış da geç kalmıştır:))
Sana şimdi bir sürü şey yazmak istiyorum, kapama aşamasına girerde yazacaklarımı ya alırsın yada alamazsın bilemiyorum. Sevgili arkadaşımız Sis bir post yapmış bende ondan cesaret alarak bir post yazarak sana olan duygularımı anlatmak istiyorum. Yanlış bir şey yaparsam buradan şididen özür dilerim.
Seni seviyorum...

18 Eylül 2011 16:50

Ah be Sis ah be Nur ben ne diyeyim size şimdi sadece teşekkür edebiliyorum ve çok mahçup oluyorum

18 Eylül 2011 17:33

Aaaa ben de üzüldüm şimdi, umarım tek neden söz ettiğiniz nedendir, ee yazılarınızı özlersek ne yapacağız, bence biraz daha düşünün gitmeyin kalın Asuman Hanım:((
Hep sevgiyle kalın...

18 Eylül 2011 19:51

Sevgili Özlem,
Tadında ve biraz tatlı bir veda olsun istedim (tabii ki gerçek neden o değil). Ama yine olamayacak bu gidişle :)
Çok teşekkür ederim...

18 Eylül 2011 19:59

Biraz dinlenseniz....gitmeseniz :((

Dostlukla..

18 Eylül 2011 22:29

Sonuçta öyle olacak Aslan Bey, nezaketiniz için çok teşekkür ederim.
Sanırım siz de öyle yaptınız. Hoşgeldiniz.

18 Eylül 2011 22:48

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin