Aslında güne hiç de iyi başlamamıştım...
Son zamanlarda gözlemlediğim bazı şeyleri bir türlü içime sindiremiyordum.
Hatta eni konu umutsuzluğa da kapılmaya başlamıştım.
Birlik ve beraberliğin, sevgi ve paylaşımın zirvede olması gereken bu güzel ayda, insanların
muhtelif nedenlerden kabuklarına çekilip, birbirlerinden uzaklaştığını görmek, sokaklarda,
araçlarda parlamaya hazır gergin sararmış, asık yüzlü insanlar izlemek...
Ramazan Ayı' nı, sadece açlık ve tövbe ayı sayıp evlerine kapananlar...
İhmale uğrayan dostluklar...
Yine ardarda gelen şehit haberleri...
Sıkıntılar içinde yorgun argın girdim eve. Kuyruğunu sallayan Paçozun başını okşadım,
elimi yüzümü yıkadım. Sonra umutsuzca, sadece alışkanlıktan göz ucuyla baktım, Ramazan' ın
başından beri pek de çalmayan telefonuma.
Ekranda bir numara vardı...Bir de küçük mesaj...
Bir küçük özür mesajı.
Hiç beklemediğim ama görmeyi (duymayı) çok istediğim...
Beni rahatlatan, içimi huzurla dolduran...
Çok teşekkür ederim.
İnsan' a dair umudumun hiç eksilmemesi gerektiğini bana bir kez daha hatırlattığın, beni
böylesine mutlu kıldığın için...
Kocaman sevgiler sana...