
Hep aynı tebessümle.
Anlamını çok iyi bildiğim, gözümü alamadan izlediğim, izlemekten zevk aldığım o bildik
yüz ifadesiyle kendini kaptırmış giderken,
keyifle ve heyecanla ve hüzünle, ruhumu ruhuna katarak iştirak ettiğim güzel anlar.
Farklı, kötü, tek bir çatlak sesin çıkmadığı, nadiren çıksa da güzellikler arasında
yokolup gittiği mükemmel bir toplulukla uyum içinde bir olurken,
kendinle tek kalıp, kalabalıklar içinde yalnızlığı yaşamak. Kendinle hemhal olmak.
Orada öylece ayakta ellerini kavuşturmuş duruyorken onun gibi,
ya da karanlıklar içinde yüzlerce insanın arasında oturuyorken benim gibi,
çok uzun bir geçmişte, zamanlarca, mesafelerce yolculuk yapmak.
Çocuk olmak, özlemek, genç olmak, aşık olmak, ayrılmak, özlemek,
umudetmek, vazgeçmek, rüya görmek, uyanmak, gam çekmek, gamdan azad olmak,
Kandilli yüzerken uykularda, İstanbul' u sevmek,
kuş olup uçmak, çiçek olup açmak, gül dermek.
Sonunda yeniden birlikte olmak, birlikte coşmak, coşkuyla birleşmek,
coşkuyla vedalaşmak.
Yine çok güzeldi...