Kardeşlerin en dikkatlisi kahvesinden bir yudum aldıktan sonra, son zamanlarda aklını kurcalayan
şeyi nihayet sordu.
"Tanıyalı bu kadar kısa zaman olmuşken nasıl oluyor da Filan' ı böylesine önemseyip küçücük bir
jestiyle yerlere göklere sığmazken, minicik bir ihmaliyle dünyalara küsecek kadar demoralize
olabiliyorsun? Ve eminim ki, o, ne yaparsa yapsın, sen kahrından ölsen de sevmeye devam
edeceksin. Neden? ..."
"Çünkü ruhunu gördüm."
"Ya Fişmekân? Otuzu aşkın yıldır arkadaşınken, birlikte bir çok şeyi paylaşıp ortak bir yığın
anı oluşturduktan sonra, kayda değmeyecek kadar ufak bir sebepten bir kalemde silip,
kılın bile kıpırdamadan yaşamına devam edebiliyorsun? Eminim edeceksin de. Nasıl?..."
"Çünkü ruhunu gördüm."
Dikkatle yüzüme baktı. Sanırım söylemek istediğimi anladı. Sigarasını kül tablasına bastırırken
sevgiyle mırıldandı. "Tuhaf Yengecin birisin."