Bu haftayı çekmece ve defter karıştırarak geçiriyorum. Malum çağ atlıyorum. Çok önemli
bu günlerde yaptığım her şey. Geçmişimi kurcalarken geriye dönüp okumak üzere tarihe not
düşüyorum.
Her neyse, okul yıllarından bu güne kadar sakladığım müzik defterimin kapağına bir
münasebetsiz arkadaşımın karaladığı üç beş satır beni hüzünlü bir havaya girmekten
alıkoydu. Aynen aktarıyorum. Herhalde akrostişin ne olduğunu yeni öğrenmiştik.
Salak
Ukala
Manyak
Avanak
Nalet
Bu arada ekran kirliliği için herkesten özür dilerim.
Hemen defterleri kurcalama faslına giriştim. Herkesin defterinde olduğu gibi bende de illa ki
vardır ama ezbere hatırlayamayacağım kadar eski günlerdendir düşüncesiyle ararken bir
kağıt parçası düştü önüme. 70 lerin başı. İlk çalıştığım banka grubuyla gidilip hoşça vakit
geçirdiğimiz piknikten bir anı. Çekiliş yapılmış. Herkes kendisine çıkana bu tarz bir şiir yazmış
muhtemelen. Bana bu kez daha akıllı ve nazik biri düşmüş (yukardakine nazaran).
Sanırım akrostişle birbirimizi tanımlama oyunu gibi bir şey. Yine aynen aktarıyorum.
Sakin
Uzlaşmacı
Merhametli
Arkadaş canlısı
Nezaket timsali.
benzer kelimeleri kullanmışızdır o gün.
Sonra kendi yazdıklarımı aramaya koyuldum meşhuuur şiir defterimin sayfaları arasında.
İşte ilki. Tarih düşülmemiş ama l5-16 yaş şiirleri arasında. Canım yaa. Ne dert- tasa bu yaşta...
Aynen aktarıyorum yine:
Sevemedim bu hayatı
Uğraşmıyorum artık
Mutluluğu
Aramaya bu kokuşmuşlukta
Nafile olur çabam.
Belki de bu yüzdendir. Hadi onu da yazalım bari:
Sevgiyi, mutluluğu aramaya sen de başla hemen.
Uzun yıllar geçirdin yaşamadan -nefes aldın elbet-
Maziyi unutup, geleceğe çevirirsen başını ve...
Artık silersen gözünün o akmayan yaşını
Ne mi olur, bilmem. Falcı mıyım ben?
Sonunda işin içinden çıkamamışım herhalde :))
İşte böyleymiş benim akrostiş maceram. Çok heveslendim. Bu gün de bir tane yazıp kariyeri
tamamlamış olalım.
Sakin ol
Uslu dur
Maziyle oyalan
Aslında yaşam dediğin
Nerden baksan koca bir yalan.