Karışan kavramlar  

Posted by Asuman Yelen in , , ,


Akşam üzeri her zamanki gibi Paçoz' u çıkardım. Evin karşısındaki geniş park cıvıl cıvıl. Evler boşalmış. İnsanların bir kısmı çimenlere yayılmış piknik yapıyorlar. Kimi tek başına uzanmış, kimi yürüyüş yapıyor. Gençler farklı spor alanlarında basketbol, futbol oynamakta. Merkezdeki oyun alanında küçükler salıncağa biniyor, kaydıraktan kayıyorlar. Kiminin annesi, kiminin babası ya da anneanne ya da dedesi alanı çevreleyen banklarda yalnız, yahut gruplar halinde oturuyorlar.

Biz de Paçozla kendimizi güneşin ilikleri ısıtan sıcağına bırakmış tadını çıkararak ağır ağır geziniyoruz.

Oradakilerin çoğu tanıdık. Bizim binadan, diğer bloklardan konuşmuşluğumuz olmasa da aşina olduğum, karşılaştığımda selamlaştığım insanlar da var. Bunlardan biri de hemen her gün gördüğüm sigaralı hanım. Oyun alanındaki banklarda sıfır-on yaş grubunun önünde sürekli sigara içen, hatta ağzında sigarayla konuşan, durmaksızın konuşan bu kadın pek de hazzetiğim biri değildir. Üstelik çocukları düşünmediği gibi, annelere de kollarına dürte dürte hadi yak sen de bir tane diye ikram ettiği, muhtemelen benim yaşlarımda belki benden de küçük olduğu halde sen diye hitabederek sürekli öğretmen tavrında olduğu için pek muhabbetim yoktur.

Hafta içi genellikle anneler çalıştığı için parkı dolduran dedeler ve ninelerle birlikte oturan bu hanım bende sanki elinde sigarası olmadan tek kelime muhabbet edemiyecekmiş gibi bir izlenim uyandırmıştır. Ara sıra artık yaşlanan Paçoz dinlenmek istediğinde ben de banklara otururum. Herkese iltifatlar ederek, muhabbeti atasözleriyle besleyerek arada bana dönerek "değil mi canım benim, her şey sevgide biter iş urda.İş sevgide. İş bu bu şekilde, şeklinde tekrarlarla konuşur durur. Etrafındakiler saygıyla dinlerler. Arada bir torunu yanına gelir, sigarasını dudaklarına yapıştırıp üstünü başını düzeltir, bir iki sevgi sözcüğü, bir de poposuna şaplak..

Bu güne gelecek olursak, epey dolaştıktan sonra Paçoz kendini çimenlerin ortasına atıverip bir güzel yayıldı. Ben de dinlenmek üzere banka oturdum. Üç beş bank ilerde bu çok bilmiş teyzemiz, etrafında yaşlı genç bir grup insana heyecanla sigarasının dumanını savura savura politika konuşuyor. Kah kızarak kah gülerek "değil mi canım benim, yani işte bu böyle. Dürüst olacaksın. İş urda. Bu memlekette herkese yetecek ekmek var... Ahh ah koyunuz biz.... Cehalet bitmedikçe..." ana başlıkları altında."

Ben uzaktan öylesine kös kös dinlerken, gözüme, güneşin en fazla geldiği yere uzanmış, yüzünde dünya güzeli mest bir gülümsemeyle uyuyan kocaman sarı-beyaz bir köpek ilişti. Hemen cep telefonumla resmini çektim. Uyuyan köpeğe hiç dayanamam. Kışın tüm mihnetli, zahmetli günlerini unutmuş, güneşin tadını çıkarıyor. O kadar güzel ki insan gözünü alamıyor. Ben bu duygular içindeyken l6-l7 yaşında bir genç koşarak caddeden parka girdi, kestirme olsun diye oyun alanından geçip giderken yolunun üzerinde uyuyan zavallı köpeğin yumuşacık karnına ayakkabısının burnuyla, sanki bir taş parçasına vuruyormuşcasına rahat, bir tekme savurdu. Hayvan şaşkın bir iniltiyle ayağa fırladı. Ben ve orada oturan beş altı kişi çocuğa sinirle bağırmaya başladık. "Ne istedin zavallı hayvandan, sana ne zararı vardı. Orada kendi halinde yatıp duruyordu. Ayıp değil mi." Ben sinirle titriyorum hâlâ, sersem sersem uzaklaşıp giden hayvana gözüm ilişti emin olun gözlerim doldu. Bir yandan havlamaya başlayan Paçoza sarılıp yatıştırıyorum. İçimden Paçozun boynuna sımsıkı sarılıp bağıra çağıra ağlamak geçiyor. Orta yaşlı bizim eski yönetici sırıtarak kaçıp gitmek isteyen çocuğun önüne geçti hâlâ bağırıyor. Derken bizim kadının sesi duyuldu. "Ne bağırıyorsunuz benim aslan oğluma. Ne sevgisiz insanlarsınız siz. Gencecik çocuğu çocukların içinde rencide etmeye utanmıyor musunuz? Her şey sevgide biter. İş urda. Ben seni seviyorum oğlum. Sonra sigarasını savura savura o günkü müridlerine döndü. Kötülükle iş olmaz. Sevgi. Her işin başı sevgi. Yani işte bu böyle. Yunus Emre ne demiş, yoksa Mevlana hazretleri mi. Gel demiş. Katil de olsan gel. Cani de olsan gel demiş. İş bu bu şekilde. Seveceksin yaratılanı yaradandan ötürü. Koskoca Mevlana affediyor siz ayıplıyorsunuz. Çocuk arsız arsız sırıttı değil mi be teyzemm. Saol teyzemm. Yürüdü gitti. Onaylayarak dinleyen kafalar hoşnutsuz bakışlarla bizim yöneticiye çevrildi. Ben abandone oldum resmen. Kafamda sevgiye dair, doğruya-yanlışa dair herşey birbirine karıştı. Sersemlemiş bir şekilde Paçozu eve sürükler gibi götürdüm. İçimden bir yandan da zavallı uyuyan köpeği düşünüyordum. Daha doğrusu hunharca uyandırılan. Ve bunu yapan hain sırıtışlı cani de, cahil ağızlara pelesenk olmuş kutsal isimler ve sevgi referans gösterilerek adeta kutsanıyordu. Ya zavallı köpekçik?

Mevlana Hazretleri' nin de son zamanlarda yukarıdan şaşkın ve kaygıyla tüm bu olanları izlediğini, sevgi ve hoşgörünün, bu yanlış ve hoyratça kullanımıyla değer yargılarının nasıl yerle bir olduğunu görerek ruhunun epeyce muzdarip olduğunu düşünmemek elde değil.

Hep sevgiyle kalalım.

Bir küçük not:Keskin dişli kaplanlara acımak, koyunlara haksızlıktır.

Hz.Mevlana

This entry was posted on 4.04.2010 at Pazar, Nisan 04, 2010 and is filed under , , , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

16 yorum

Allahım ben bir gün 3cü sayfa haberi olursam bilin ki bu yazınızdaki tür insanlar sayesindedir.ben yazıma döküp içimi boşaltamıyorum böyle durumlarda.İlla parçalamam,dövmem,olmadı dava etmem,bir şekilde layıklarını vermek geliyor elimden.
Ne acı ya,hayvanı bile sevemeyenlerin insan sevgisinden dem vurmaları...

5 Nisan 2010 01:06

Hangi birini. Tekme vuranı mı, ona kol kanat geren sevgi kelebeği bilge teyzeyi mi, yardakçı müritlerini mi.

5 Nisan 2010 02:01

o tekmeyi vuranı yetiştirenle başlardım sanırım.ne kadar kolay gibi gözüken bir iş çocuk yetiştirmek.ama bir gün birisi kapıma gelip senin oğlun bir kediye bir hayvana zarar verdi,gördüm dese önce kendimi yargılarım.insan olmak aileden görülür bence.çevre ikincil etkendir.

5 Nisan 2010 03:24

Ahh orda ben olmalıydım bir tekmede o çocuğa ve annesine savururdum eminim. Kabul ediyorum ne yazık ki hayvanlara karşı yapılan bu zulümlerde kontrol edilemez öfkem vardır benim.

5 Nisan 2010 04:01

İnsanlar hayvanlardan daha vahşi. Hatta hayvanlara vahşi demek yanlış olur.
Yaşını başını almış kadının densiz hareketlerine mi kızarsınız, her şeyi bildiklerini sanıp boş muhabbet eden kadınlara mı canınız sıkılır, zibidi ve aynı zamanda sevgisiz gençlerin hayvansı hareketlerine mi...
Parklar, bahçeler huzurla oturup dinlenmek için ama nedense ben öyle ortamlarda, işte sizin bu anlattığınız manzaralar yüzünden gerilip, sinir küpüne dönüyorum.
Birde sinirlerime hakim olamayıp bir iki çift laf söylüyorum ama nafile. Karşılığında bana beş çift laf geri geliyor.

Sevgiler

5 Nisan 2010 08:03

Benim bu tarz insanlar için hep bir hayalim vardır, hepsini toplayıp ıssız bir adaya yollamak ve bir daha geri dönmelerini engellemek. orada istedikleri herşeyi yapsınlar. Ama maalesef o kadar çoklar ki korkarım onlar bizi yollar o ıssız adaya.

5 Nisan 2010 09:36

Sishyphos,haklısın,
Aile en büyük suçlu.Ama genç bir insan masum bir canlıya zarar veriyorsa bu sevgisizlik için başkasını suçlamak faydasız bence. BU öğretilemez bir şey belki de. Ama kucak açıp bağra basmak bence en abesi...

5 Nisan 2010 11:00

Şenizcim,
Sigaralı teyze ve yardakçıları da seni oracıkta linç ederlerdi sanırım. Bir de çok bilmiş edasıyla sana kendini suçlu hissettirmeğe, kötü olduğuna inandırmaya çalışırdı.

5 Nisan 2010 11:11

Nevbahar,
En masumu hayvanlar. Emin olun durdukları yerde sebepsiz hiç bir insana zarar vermezler.

5 Nisan 2010 11:14

Leylakçım,
Onlara Madagaskar bile yetmez.

5 Nisan 2010 11:17

Gözlerim dolarak okudum Asumancığım.Af dileyek bir iki de ağır küfür salladım. Sevgisizlik cahillik,hadsizlik ve fütürsuzluk ile bileşince işte böyle birşey ortaya çıkıyor.Sevgi göreceli ,herkese göre değişen bir kavram değil ki. Kimin canını, yaşama hakkını kiminkinden üstün tutacağız. Kimi kiminden çok kolluyacağız.Allah zalimlerin şerrinden korusun tüm canlıları.

5 Nisan 2010 12:33

Evet Çoban Yıldızı
Allah hepimizi korusun onlardan...

5 Nisan 2010 13:08

Bir insanı yetiştirmek için işe anneannesinden başlamak gerekirmiş derler.Hadi diyelim (içimden gelmiyor ama diyelim artık) o genç cahil veya bilinçsizliğinden dolayı böyle bir dengesizliği yaptı belki de "sevgi"den yoksun büyüdü veya sevginin anlamını bilmiyor,ya o çok bilmiş hanıma ne demeli,aslında söylenecek çok şey olsa da,ne söylenirse söylensin anlayacak biri olmadığı kesin.
Allah sabır versin size Asuman hanım,aynı sitede olduğunuza göre daha çook karşılaşacaksınız o sigaralı kadınla...
Sevgiyle kalın...

5 Nisan 2010 17:19

Halimce Günce,
Allahtan park çok geniş. Paçoz da sigara dumanını hiç sevmiyor. Ara sıra ben içtiğimde de hemen homurdanarak yanımdan kaçıyor.
Uzaklarda dolaşırız biz de.

5 Nisan 2010 18:50

sinir oldum yaaa.
ne bu böyle şimdi.
hangisine kızacağımı şaşırdım.
Sevgi böyle mi olur?????
ıyyyyy !?!!! :S

8 Nisan 2010 09:53

Sevgili e.t
Bunun da adı sevgi yaklaşımı. Popülist, kaypak ve değişken. Rüzgara ve menfaate göre her an yön değiştirebilir.
Etrafım dolu olsun ben yalnız kalmıyayım saiki bu hale düşürdü insanları. Olan gerçek sevgiye oluyor.Çok yazık.

8 Nisan 2010 13:13

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin