Fasulye  

Posted by Asuman Yelen in


Kuru fasulyeyi sevmeyen var mıdır ????

Parça etli, pastırmalı, içi çöyle bol yeşil biberli...

Biraz acılı...

Yanında tereyağlı pilav.

Önce ayrı ayrı, sonra bir miktar da pilav üstü ???

Gece yarısı nerden geldiyse aklıma...

Şimdi gidip ıslatayım, yarın pişireyim bari.


Keyifli pazarlar efendim...

This entry was posted on 7.11.2010 at Pazar, Kasım 07, 2010 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

16 yorum

Ben sevmiyorum kuru fasulyeyi dersem umarım çıkıntılık yapmış olmam. Vardır 7 senedir yemediğim. Yemek zorunda kalsam da 2 kaşık anca....

7 Kasım 2010 13:40

Şeniz, ilk defa senden duyuyorum desem.Çok şaşırdım.
Olsa da yesem. Yapmaktan vazgeçtim çünkü kalabalıkla güzel olur böyle şeyler.

7 Kasım 2010 14:16

Asla hayır diyemem,
Pilav üstü-kuru fasülye klasiği damakları coşturuyor adeta:)
Cici pazarlar diliyorum!

7 Kasım 2010 17:44

Çok haklısınız Cafe Pepela
Dünyanın hiç bir yerinde yok böyle bir lezzet.
Ben de size iyi Pazarlar ve iyi haytalar diliyorum.
Sevgiler...

7 Kasım 2010 18:02

Gecenin bir vaktinde birşeyler yedirttin ya bana, acıkmışım zahir, öyle güzel anlatmışsın ki bende mi yapsam ne.
Ama benim işim kolay, sana bir sır.
Fasulye ve nohutu toptan ıslatıyor sonra bölerek torbalarla dolaba koyuyorum, yani dondurucusuna, sonra istediğim zaman hemen pişirebiliyorum. Off ne kadar uzun cümleler oluştu birden.
Sevgiler arkadaşım iyi bir hafta dilerim.

7 Kasım 2010 22:54

Ben de Mavi balon gibi yemeyenlerdenim. Belki 25 sene olmuştur her tür bakliyatı yemeyeli. Sindirim sistemi sorunlarına yol açan bir rahatsızlıkla başladı, alışkanlık oldu kaldı. Evimde pişmez, illa yemek isteyen annesine falan gider:D

8 Kasım 2010 01:05

Ah Nur' cum. Niçin böyle güzelim zevkler zarar verir sanki. Baksana benim durduk yerde aklıma geliyor, sen geç vakitte yiyorsun.
Seneye ben de denerim. Evet resmen gözümde büyüdü önce ıslatmak sonra pişirmek. Dolapta olsaydı çoktan yemiş olacaktım şimdi.
Sana da güzel haftalar canım....

8 Kasım 2010 01:05

Ben de ne Yengeçim ama. Sis nerelerde epeydir yok derken yorumunu gördüm.
Aslında fasulye benim şirin bir kendimi ve dostlarımı rahatlatma manipulasyonu itiraf edeyim. Fazla melankolik ve sıkıcı olduğumu hissettiğim zaman fasulyeden bir şey yazma gereğini duyup ikincidir fasulyeden bir yazı yazıyorum. İlki yeşil fasulyeydi bu sefer de kuru fasulye olsun dedim. Bir dahaki sefere ne bulurum bilemem.
Yoksa ne gerçek ne de sanal yaşam çekilmez hale geliyor.

8 Kasım 2010 02:18

Asu teyze kaldı mı? senin gene gece gece çekmiş benimkisi sabah sabah çekti böyle anlatmışın ballandırarak :(

ama olmaz ki böyle de yapılmaz ki :(

8 Kasım 2010 08:01

Ben bayılırım çocukluğumdan beri:) Turşuda, prinç pilavı oh mis bundan iyisi olmaz benim için :)

8 Kasım 2010 09:12

Duyduk duymadık demeyin;
Leylak Hatun'da bir krize yol açmak istemiyorsanız yemek yazısı yazmayın dostlar. Çünkü kendisi bizzat, yarın sabah itibarıyla diyete başlıyor. Bugün değil, neden: çünkü akşam önemli bir yere yemeğe davetli, ben diyetteyim denemez. Hadi bana kolay gele:(

8 Kasım 2010 10:07

Fulya' cım, tabii ki pişirmedim çünkü iradesiz bir şekilde hepsini bir öğünde yerdim. Bu gün de arkamdan "iyi biriydi (mecburen) teyzecik ah fani dünya" diye yorumlar yazıyo olurdunuz.

8 Kasım 2010 11:22

İlknur kötüsün bi de turşuyu soktun aklıma. Şaka bi yana ne de güzel olur dii mi;))

8 Kasım 2010 11:25

Leylak' cım,özür dilerim düşünemedim. Benim kendim bizzat manken gibi kuğu gibi olduğumdan siz şişkoların halinden anlayamadim. Ayak ağrısı gibi bi sorunum hiiiç olmadığından...

8 Kasım 2010 11:28

Çok güzel görünüyor ellerinize sağlık Asuman hanım, sevgiyle kalın:)

9 Kasım 2010 08:40

Özlem hanım, çok teşekkürler.

9 Kasım 2010 16:06

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin