Bir bardak su  

Posted by Asuman Yelen in ,


Sadece bir bardak su almak için gitmiştim mutfağa.

Niyetim bu akşam dokuz buçuk civarı, yine parkta gördüğüm yaşlı bir beyefendiden yola çıkarak Adana' daki çocukluk Ramazan anılarımdan bahsetmekti. Biraz TV. izledikten sonra dudaklarımda bir tebessümle ( aklıma gelen çocukluk günleri çok güzeldi) masama tam oturacakken "bir bardak su alayım da bir daha kalkmayayım" düşüncesiyle mutfağa yöneldim.
Yönelmez olaydım. Bir bardak su için girdiğim mutfaktan iki kova dolusu suyla l2 de çıkabildim.

Akşam yemeğinden sonra birkaç gündür çalıştırmadığım bulaşık makinesine tabağımı bardağımı bir kaç parça bir şeyi daha yerleştirmiş, düğmesine basıp çıkmıştım. Ne olmuşsa olmuş. Sonradan anladım ki süzgecini 3 zeytin çekirdeği ve başka birkaç şey tıkamış. İki akşam önce yeğenlerim bendeydi. Yemekten sonra yardım olsun diye sofrayı toplayıp makineye tabakları koydular. Sanırım yıkamadan yerleştirdiler makineye.

Keyifle daha mutfağın kapısına ulaşmadan, antrede ayak seslerimin değiştiğini, bir an sonra da terliklerimin suya battığını ardından ayaklarımın ıslandığını hissettim. Işığı yakınca da feci manzarayla karşılaştım. Yeşil mutfak kilimim yüzmeye başlamıştı nerdeyse. Biraz bön bön bakınıp dumur vaziyette bekledikten sonra, giriştim. Önce kilim koşa koşa götürülüp banyo küvetine suları süzülmek üzere atıldı. Vileda kovası ve püskülü ile başedilecek gibi değildi. Ne kadar temizlik bezi varsa hepsi devreye sokuldu. Uzun bir uğraştan sonra yağlı sular toparlandı. Sonra deterjanlı suyla bir fasıl daha silindi.

Yine de iyi niyetlerle oturdum masama. Bu sefer de internet bağlantısı gitmişti. Yeni geldi ve bende anı yazacak hal kalmadı bugünle cebelleşmekten.

Ama yarın Adana ve Casim Bey Amca' yı mutlaka anlatacağım. Allah kısmet ederse tabii.

İyi geceler...

This entry was posted on 24.08.2010 at Salı, Ağustos 24, 2010 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

16 yorum

Aksam aksam is acilmis basina, ama neyseki sen evdeyken olmus yine.
Bu kadarlikla gelmis gecmis olsun. Ama yorulmussundur eminim.

Hem iyi tarafindan bakmak lazim Bayram temizligi cikmis aradan:)
Öpüyorum canim Asumu:)

24 Ağustos 2010 04:08

Geçmiş olsun.Bu beklenmedik kazalar tadımızı kaçırmasın.Sevgiler

24 Ağustos 2010 09:48

Sünter' cim, sağol canım.
Uzun zamandır bedenen bu kadar yorulmamıştım. Şu an tuşlara basarken sağ omzum ağrıyor emin ol.
Evet, elde kalan tertemiz bir mutfak.
Sevgiler...

24 Ağustos 2010 10:15

Defne Soysal,
Çok teşekkür ederim. Tad bunlarla kaçmıyor emin olun. Yeter ki ruh yorgunluğu olmasın.
Benden de size sevgiler...

24 Ağustos 2010 10:17

Geçmiş olsun. Ev hali keşke olmasa ama oluyor işte malesef.

Anıları merakla ve heyecanla bekliyorum. Yazdıklarını zihnimde canlandırmakta hiç zorlanmıyorum (benimle değil kaleminin ustalığıyla ilgili). Buda çok hoşuma gidiyor :)

Sevgiler...

24 Ağustos 2010 10:25

Ayy çok kötü...Ne diyim geçmiş olsun..Not: Zeytin taneleri çıktı değil mi makinadan hani onca suya bide kök salar zeytin ağacı çıkarmış falan :))

24 Ağustos 2010 10:36

Ah İlknur' cum akşamın en rehavet çökmüş anında çok kötü bir sürprizdi.
Şİmdi Paçozu gezdirdim döndüm. Belim kollarım omuzlarım kopuyor. Emin ol köpeğin sevk ipini taşımakta zorlandım.Biraz sırtüstü yatıp dinlenmeyi düşünüyorum. Sonra umarım yazabilirim.Bu arada yazdıklarımla ilgili güzel sözlerin için çok teşekkür ederim.

24 Ağustos 2010 11:22

Şeniz' cim,eğer su almaya kalkışmayıp anılarımı yazmaya otursaydım mutfağa sabaha karşı girecektim. Bir kaç ağaç değil zeytinlikle karşılaşmam işten bile değildi:)))

24 Ağustos 2010 11:26

Ben işten kaçıyorum iş beni kovalıyor gibi olmuş, önce oturup ağlamadın değilmi? suya katkın olsun diye.
Bir keresinde bana da olmuştu da ben oturup ağlamıştım, eşimde suya katkı yapma kalk temizleyeyim demişti:))
Geçmiş olsun Asu'cum gece gece iş açılmış başına, su alman iyi olmuş demekki.
Canım benim neyse bunlar hep düzelen şeyler, bununla kalsın zorluklarımız.

24 Ağustos 2010 13:02

Ay ay 15 gün önce benim başıma geleni yaşamışsın. Tadı hala damağımda, ne hissettiğini ve ne kadar yorulduğunu gayet iyi anlıyorum. Geçmiş olsun, neyse ki su almaya gitmişsin yoksa sabahı bulurdun temizlerken.
Temiz temiz Ramazan anılarını bekliyoruz:))

24 Ağustos 2010 14:19

Hay Allah ya,Leylak Dalı'na da böyle bir su baskını oldu bu sene...
Çok geçmiş olsun.Neler oluyor size ???

24 Ağustos 2010 14:55

İyi ki su almak için mutfağa gitmişsin, ya gitmeseydin?Geçmiş olsun canım sevgilerimle.

24 Ağustos 2010 18:27

Ramazan banba bir miskinlik bir rahatlık verdi galiba Nur' cum. Su almaya gidip sulara batmak dünyanın an doğal şeyi gibi geldi. Aaa bile demedim. Tam bir saat of demeden sildim. Ama bugün bel ve kol ağrılarıma o kadar kayıtsız kalamadım doğrusu.
Çok teşekkür ederim canım arkadaşım...

24 Ağustos 2010 18:42

Yaa Leylakcım senin olayını yeni okumuştuk değil mi. Gülmedim de gerçi ama belki içimden iyi ki benim başıma gelmedi demişimdir;)
Halim olursa akşama yazarım canikom. Öptüm...

24 Ağustos 2010 18:46

Buğday Tanesi, teşekkür ederim. Olacağı varmış. Sağlık olsun değil mi.
Sevgiler...

24 Ağustos 2010 18:47

Yaa evet Sevgili Sufi,
Gitmeseymişim sonuç korkunç olacakmış. Çok teşekkür ederim.
Sevgiler...

24 Ağustos 2010 18:49

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin