Danışma  

Posted by Asuman Yelen






 "Henüz küçük bir çocukken, civarımızdaki ilk telefonlardan biri de

bizim eve alınmıştı. Merdivenin altında duvara çakılı cilalı tahta

kutusunu çok iyi hatırlıyorum. Pırıl pırıl dinleyicisi kutunun kenarında

asılı duruyordu. Hatta numaramızı bile hatırlıyorum. 105."


Lise öğrencisiydim, Paul  Villiard' ın "Danışma" isimli bu öyküsünü

ilk okuduğumda. Yeni bir büyük kayıp yaşamıştım ve o yüzden

sanırım, şişmiştim ağlamaktan.

30 lu yaşlarımın başında ingilizcesi  "İnformation Please"

orijinal başlığıyla yeniden karşıma çıkınca

hemen hatrlamış pek de etkilenmemiştim doğrusu o zaman.

Bir sürü benzeri olan, sıradan acıklı bir öyküydü yalnızca...


Bu gün eşelenip  tozların arasından alıntı defterimi buldum.

Gözden geçirirken çıktı karşıma. Okuyunca yine gözyaşına

 boğuldum. Nasıl boğulmam....    Neyse öyküye devam edelim.


Devamında Paul minicik yaşında telefonla ilgili heyecanını

küçük şaşkınlıklarını anlatır. En çok ilgisini çeken de kutunun

içindeki adı "danışma" olan bilgedir. Annesi sık sık yol tarifi,

yemek tarifi ve bir çok konuları sormaktadır. Sonra annesinin

olmadığı bir gün çekiçle parmağını incitir, bir taburaye çıkıp

numarayı çevirir ve ağlıyarak  durumu anlatır. Karşıdaki tatlı sesli

Sally onu yatıştırdıktan sonra dolaptan buz çıkarıp parmağına

 bastırmasını, ağrısının geçeceğini söyler.

Bu, güzel bir dostluğun başlangıcı olmuştur. Okula başladığında

dersleriyle, sonrasında  beslediği hayvanların bakımıyla,

çıktığı seyahatleriyle ilgili, ve daha bir sürü, öğrenmek istediği

her şeyi ona sorar. Tatlı sesiyle, sabırla her soruyı yanıtlar Sally.


"Evdeki kanaryam Petey öidüğünde Danışma' yı aradım ve

bu acıklı hikâyeyi ona da anlattım. Danışma, bir çocuğu teselli

ederken söylediği bildik sözcüklerle beni teselliye çalışıyordu.

Fakat kederim geçecek gibi değildi. Günün birinde kafesin dibinde,

ayakları havada bir tüy yığını haline geleceklerse, niçin kuşlar

ötüyor, insanlara neş'e getiriyorlardı.?

Danışma, kederimin derinliğini sezmişti. Yavaşça, 'Paul, unutma ki

şarkı söylenecek başka dünyalar da vardır' dedi."


Sonraki yıllarda, Paul ve ailesi başka yere taşınır. İletişim

kesilir. Paul  yetişkindir artık. Bir rastlantı onları telefonda yeniden

karşılştırır. Paul onu sesinden tanıyıp kendsini hatırlatmaya

çalışırken, Sally ona parmağının hala acıyıp acımadığını sorar.

Bu sefer aralarında sıkı bir telefon dostluğu başlamıştır.

Pilot olan Paul, ona gittiği yerlerden bahseder. Her fırsatta

onun nöbet saatini kollayıp arar ve tatlı tatlı sohbet ederler.


"...Tam üç ay sonra yine Seatle havaalanında idim. Bu defa

danışmanın sesi değişikti. Sally' yi istediğimi söyledim.

'Arkadaşı mısınız?'

'Evet, eski bir arkadaşı.'

'Şu halde üzülerek söylemek zorundayım. Sally son birkaç senedir

hasta olduğu için ancak yarım gün çalışabiliyordu. Beş hafta

 evvel de öldü.'

Telefonu kapatmadan evvel aynı ses 'bir dakika' dedi. 'Acaba 

isminiz Villiard mı?'  'Evet.'

Sally sizin için bir mesaj bırakmıştı.'

'Nedir acaba?' diye sorarken ne olduğunu adeta biliyor gibiydim.

'İşte burada. Okuyorum. -Ona şarkı söylenecek başka dünyalar

da olduğunu- söyle. Ne demek istediğimi anlayacaktır.'

Teşekkür ederek telefonu kapadım. Sally' nin ne demek istediğini

çok iyi anlamıştım."






This entry was posted on 21.09.2012 at Cuma, Eylül 21, 2012 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin