Hayvanat Bahçesi  

Posted by Asuman Yelen in ,


Hava yine çok güzeldi bu sabah İstanbul' da...

Kızımla içeri girmek istemedik. O ağaçtan bu ağaca sürükledi durdu Paçoz. Eşofmanımın üzerine

yelek giyip çıkmama rağmen ilk beş dakikadan sonra üşümedim. Güneş ve hareket ısıtıverdi.

Yürüyüş yapan bir kaç tombul hanım ve bizden başka kimse yoktu. Tabii bir de diğer

köpekler. Bu sefer de güneşin uzanabildiği çimenlere yayılmış uyuyorlardı. Bir kaç tanesi

başını kaldırıp bir baktı. Biri havlayacak oldu. Diğerleri ona "kes sesini yat aşağı bakiim"

diyen bir bakış attı, sonra yine hoş bir sessizlik. Sadece kuşların cıvıltısı...


Akşam pek seyredilecek bir şey yoktu. "Hayat Devam Ediyor" u tanıtım parçalarında

herkes birbirine (bana kulaklarımı tıkattıracak kadar) yüksek sesle ve ardarda

çemkirdikleri için asla izlememeye karar vermiştim. Belki de hataydı. Neyse son

günlerde yine sardırdığım en iyi kafa boşaltıcım hayvanat bahçesi kurma işine giriştim.

Benim kadar çok oynayan herkesin olduğu gibi bu oyunda pek bir başarılıyım.

Daha önce bahsetmiştim. Boş bir arsa ve bir miktar parayla başlıyor oyun. İstediğin

hayvanı alıp (bir çift) onun için düzenlediğin yaşama alanına yerleştiriyorsun. Çocuk

yapıyorlar onları satıp gelir elde ediyor, işi sürdürüyorsun ama bebek için onları mutlu

edecek toprak, çit, taş ve ağaç sayısı ve cinsi, su miktarı hepsinin tam olması gerekiyor.

Bunu da yaptığın her harekette başlarının üzerinden fışkıran yeşil gülen kırmızı ağlayan

suratlardan anlıyorsun. Yani zor bir şey değil. Seviyeler arttıkça daha kaprisli olmaya

başlıyorlar. İstekler daha ayrıntılı hale geliyor, sen tek tek el yordamıyla uğraşarak,

deneye yanıla yine de üstesinden geliyorsun. Ama bir yere kadar...

Sonra işin tadı kaçıyor. Neden diye soran yetmiş milyon kişiye hemen cevap vereyim.

Son seviyelerde, iyi niyet ve çaba anlamsızlaşıyor çünkü bazı cinslerin ne istediğini

anlamanız imkansız hale geliyor. Örneğin yukarda sular içinde yaşayan pembe Flamingolar.

Çok da şirinler ama asla ne istedikleri belli değil. Bir de yanar- dönerler ki sormayın.

Onları mutlu edip habitatlarını belirli yüzdeye getirmeden level atlamanız da imkansız.

Çaresiz kalınca oyunu bitirenlerin bu hayvanları memnun etmek için neler yaptığını

öğrenmek için Google amcaya danışmak zorunda kalıyorsunuz. Meğer hilesi hurdası varmış

işin. Bitkileri yerleştirirken ilkinde yeşil, ikincide kırmızı top çıkınca tek bitki istediğini

zannedip geri çekilmeyecekmişiz. Hayvanlar ne istediklerini bilmiyorlarmış meğer.

Dönüp uyguladım. Bir yeşil -bir kırmızı, bir yeşil- bir kırmızı yanarak tam on altı bitkide tatmin

oldular da seviye atlayabildim. İyi ki de bakmışım. Kendi çabamla bu kadar yanar-dönerliği

anlamam asla mümkün olmayacakmış. Bir hayat dersi daha. Sıkıştığında kuralları öğenip

aynen uygulayacaksın. Hile bile gerekse...Devam edebilmek için şart...

Oyunu hazırlayan hayatı çok iyi bilen bir kişiymiş doğrusu...


Şimdi artık giyinip süslenmem lâzım. Orta üçten arkadaşım Sema ve kızkardeşiyle buluşacağım.

1965 den hesabedersek 47 yıllık dostlar.

Dostlarım, hep ihtiyacım olduğunda bir şekilde yanımda olurlar. Bu konuda yeminli olmasa

Rayuş' un böyle zamanlarımda onları gizli telefonlarla devreye soktuğunu düşüneceğim.

Ama bu kez yapabildiği tek şey yanımda olmak ve ha elime bir çift şiş ve tam istediğim

renkte yünler tutuşturmak oldu. (Artık başlasam iyi olacak.)

Dostluklar böyle uzun olduğu için mi duygular kuvvetli oluyor yoksa birbirimize olan

gereksinimi hissettiğimiz için mi bu kadar uzun sürüyor bilmiyorum ama önemli de değil

zaten. Hep olsunlar bana yeter...


Herkese huzurlu, bol güneşli güzel bir hafta sonu diliyorum :)

This entry was posted on 3.12.2011 at Cumartesi, Aralık 03, 2011 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

4 yorum

Asumancim, bir ara ben de sarmistim bu tip bir oyuna, aslinda kafa bosaltmak icin birebirler, ama sonra cok fazla vaktimi caldigini farkettim ve resmen kactim :) aslinda hayvanlar gercek anlamda böyle kaprisli degiller, ne istediklerini her zaman gayet iyi bilirler, olsa olsa insanlar bu kadar zordur, nasil mutlu edecegini bilemessin bir türlü..:) google amca keske buna da bir cevap bulsa :))
Eger yününe baslarsan, ben de sana yanina bir kitap önereyim; "Kücük Mucizeler Dükkani"
sevgiler, keyifli günler diliyorum

3 Aralık 2011 11:28

Melange, artık kişilerin yapacak işinin olmadığı, işi olsa de gücünün
yetmediği yaştayım. O yüzden boş vaktim çok. Ama tüm vaktimi de böyle geçirmiyorum tabii:)
Bahsettiğin kitap da yeni alınan ama bir türlü odaklanıp okunamayan irice bir kitap yığınının içinde:)
Belki örgü bir mucizeye sebep olur da yeniden bu kitapla okumaya başlayabilirim.
Ben de sana güzel bir Pazar diliyorum canım. (Ve güzel bir C.tesi gecesi tabii)

3 Aralık 2011 19:37

sizede iyi hafta sonları..

3 Aralık 2011 19:44

Mehtap, çok teşekkür ederim.

3 Aralık 2011 20:03

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin