Bir Tatil Dönüşü Daha...  

Posted by Asuman Yelen in ,




Nihavet evimdeyim.....

Bilmeyen yıllarca evden uzak olduğumu sanabilir.

Neil Armstrong ne demiş Ay daki ilk adımı için: " İnsan için küçük, insanlık için büyük bir adım ."

Ben de yıllık tatilim için , " çoğunluk için küçük, benim için büyük bir tatil " tanımlamasını

rahatlıkla yapabilirim. Önemli olan nicelik değil nitelik. Böyle düşünürsek seyahatimin bu tanıma

cuk oturduğunu söyleyebilirim.

Önce evlerini bana kendi evimmiş gibi hissettiren güzel dostlarla birlikteydim.

Misafirperverlikleri bana huzur verdi. (Gerilim dolu tavla partilerini saymazsak:))

Öyle güzel gezdirdiler, öyle çok şey gördüm ki, yerler, sokaklar, binalar

birbirine karıştı. Örneğin, 2 sergi, 2 kazı, birçok belde, köy, bir sürü fotoğraf. İsimler kafamda

karma karışık , buna virüs nedeniyle kullanamadığım kameram yerine cep telefonumla çektiğim

fotoğraflar, yeni telefonum henüz bilgisayarımla resmen tanıştırılmadığı için yüklenemeyen bir

grup fotoyu da ekleyelim. Tabii tüm mekan ve tarihler beynimde oradan oraya koşturup

dururken, sağlıklı, açıklamalı bir post nasıl hazırlayabilirim bilemiyorum. Deneyeceğim.


Şimdilik sadece sevgi ve özlem dolu bir bir merhaba dostlara....

This entry was posted on 27.07.2011 at Çarşamba, Temmuz 27, 2011 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

18 yorum

Hoşgeldin evine Asuman'cığım. Seni ve yazılarını özlemiştik.

27 Temmuz 2011 12:15

Teşekkürler Hüznün Tadı. Ben de sizleri özledim. Kaldığımız yerden devam...

27 Temmuz 2011 14:25

Hoşgeldin Asuman abla:) Merakla bekliyordum gelişini...

27 Temmuz 2011 14:56

Sağol İlknur' cum. İnsanın bekleyen dostlarının olması çok hoş D)

27 Temmuz 2011 15:16

evinize hoş geldiniz.tatil dönüşü zordur ama ben daha tatile gidemediğim için o zor dönüşü bile özledim

27 Temmuz 2011 15:20

Sevgili Mehtap Hanım,
Tatil ne kadar güzel olursa olsun
yuvaya dönüşün tadı da başka bana göre. Hele evde, bırakın kuyruk sallamayı, kuyruğu sevinçten rüzgar gülü gibi fırıl fırıl (hem de saatlerce) dönen bir köpek sizi bekliyorsa :)))

27 Temmuz 2011 18:28

Hoş geldin sıcak ve boğucu İstanbula.İki güne ben geri gidiyorum diyebilirsin valla, öyle bunaltıyor bu şehrin havası.

27 Temmuz 2011 21:51

Gerçekten boğucu ve sıcak Sis' cim ama benim pek mutena olmayan muhitim son derece havadar. Buna evimin konumunu da ilave edersek. Bir de benim gibi sokağa çıkma zorunluluğu yoksa...
(Bana, sana ulaşabileceğim bir mail adresi verirsen küçük bir notum var)

27 Temmuz 2011 22:01

Asum hosgediiiiinnnn:))
Tatilinin güzel gecmis olmasina sevindim.
Fotograf makinana nasil bir virüs girdi ki sasirdim okuyunca.
Yani simdi bize fotograflar getiremedin mi?
Neyse o zaman is o tatli diline düsüyor:))
Haziriz dinlemeye..

Öpüyorum seni.

28 Temmuz 2011 01:14

Süntercim hoşbuldum. Bayıldım ben bu coşku dolu karşılamalara:))
Cancağızım virüs hafıza kartına girmiş. Ben özet geçeyim derken yanlış ifade ettim. Sonradan temizlendi. Arada birkaç gün cep tlf. ile çektim. Ama onu da bilgisayara yükleyemedim. Tam gideceğim gün almıştım çünkü. Resim çok fakat yerler kafamda karman çorman.Bakalım.Yapıcaz bişeyler:))

28 Temmuz 2011 01:38

Şimdi aklıma sıcakla ilgili gelen bir şeyi yazmaya burayı uygun gördüm affına sığınarak ( ayy yakında blog sayfalarımı kendi anı defterin gibi kullanıyorsun diyip şarlayacaksın bana:))
Ben İstanbula 1983 de üniversiteye başlayınca geldim. Eylül başı. Aile evinden ilk defa ayrılmışım, yurda kaydım yapılmış ama valide ve pederle Harbiye orduevinde kalıyorum henüz. Neydi unuttum ama herhal pederin bi işiydi daha bi 15 gün birlikte kalacakken acilen Ankaraya döndüler. Onlar gitti ve yağmur başladı. İnanamadım la bi yağmur 40 gün mü yağar. Zaten yurtta kalmaya alışmaya uğraşıyorum, üstüne geceden sabaha şakır şakır yağmur yağıyor, hava kapalı kasvetli. Ne bunalıma girmiştim. Sonra ilk tatilde Ankaraya döndüğümde rahmetli anneannem anlatmıştı; meğerse İstanbulun meşhur kırk ikindileri denirmiş o yağana. Her sonbaharda başlar ve kırk gün her öğleden sonra yağarmış.
Bakar mısın iklimin nasıl değiştiğine bu şehirde.

28 Temmuz 2011 04:04

Ewwwet Sis' cim. Kırk ikindi yağmurları meşhurdur. Ben niçin bir çok şeyi yağmurla birlikte hatırlıyorum (Yağmurun hatırlattıkları serisi) şimdi daha anlaşılır hale gelmiştir umarım.
Tabii o yaşta, yağmur senin yalnızlığını daha da kasvetli hale getirmiştir. Yağmuru tuhaf bir şekilde sevmemin sebebi de bu galiba. Ne yaşıyorsak, duyguları kat be kat güçlü kılması.

28 Temmuz 2011 08:23

Ne mutlu tatile gidip de dönenlere. Evini mutlu mesut kucaklayanlara.Allah içine sindirsin canım sevgilerimle tontini.

28 Temmuz 2011 12:16

Sağol Sufi' cim. Darısı Allah' ın izniyle senin de başına.
Bahsetmeden geçemeyeceğim. Güre' de birkaç defa buluştuğum dostlardan biri de senin hastalığını atlatmış biriydi. Keyfine de diyecek yoktu doğrusu. Hadi gayret arkadaşım.
Lütfen kendine çok iyi bak.
Dualarımız seninle.
Sevgiyle öpüyorum...

28 Temmuz 2011 14:18

ASUMAN ABLACIĞIM HEM EVİNE HEM DE BURAYA HOŞ GELDİN! TATİLİNİN İYİ GEÇTİĞİNE ÇOK SEVİNDİM.

SEVGİLERLE!

29 Temmuz 2011 21:31

Hoşgeldiniz sevgili Asuman hanım,
fotoğrafları merakla bekliyorum.
Yürekden sevgiler.

29 Temmuz 2011 22:06

Zühre' cim çok teşekkür ederim.

29 Temmuz 2011 22:20

Sevgili Güngör,
Bu sene fotoğraf işi çok karıştı. Benim CD zarkadaşta kaldı. Makinemi de geç kullanmaya başlayabildim.
Olanları yükleyeyim bari.
Çok teşekkür ederim canım...

29 Temmuz 2011 22:25

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin