Yavşak haa... Yavşak haa...
Can karşımızda kollarını kaldırmış bir yandan zıplıyor bir yandan da bağırıyor. 5- 6 yaşında. Şişli' de otobüs durağındayız. Berbat bir ayaz var. Muhtemelen hafta sonu ve ablamdan eve dönmek üzere ayrılmış otobüs bekliyoruz. Hepimiz çok üşüyoruz ama Can' ı öyle çok sarıp sarmalamışız ki üşüyebileceği aklımızdan bile geçmiyor.
O yaşında son derece neşeli hatta şaklaban bir çocuk olan yeğenim tepesi sivri yün başlığının içinde yüzü neredeyse morarmış üşüdüğünü belli etmemek için titreyen sesiyle ha bire aynı şeyi tekrarlıyor bir yandan tepinirken.
Farkına varınca ne yapmaya çalıştığını soruyoruz. " görmüyor musunuz horon yapıyorum" diyor.
Garibim "ha uşak ha " yı "yavşak ha"diye biliyormuş. Bu şaklabanlığıyla ısıtıyor bizi o gün. Gülerken üşümeyi unutuyoruz.
Sabahları olabildiğince çok uyuyup çok kısa zamanda hazırlanıp hafif mahmur bir halde işe gitmek üzere evden çıkınca yüzüme çarpan ayazı hissetmeyi çok severdim. Bir yandan yürürken derin derin havayı solumayı, soğuktan ürpermeyi.
Akşam yoğun bir beden ve zihin yorgunluğunun arkasından bankanın kapısından kendimi dışarı atabildiğimde hava nasıl olursa olsun yanmayı ya da üşümeyi zevkle kabullenirim. Özellikle biraz üşümeyi hayatta ve sağlıklı olduğumu hissttirdiğini düşünerek hep sevmişimdir.
Soğuktan en çok bizar olduğum zamanlar hareketsiz beklediğim ve bazan saatleri bulan otobüs ya da dolmuş kuyrukları olmuştur. Hele soğuk, yağmur veya karla karıştıysa bu bekleyişler azaba dönüşmüştür. Kadıköy meydanında arkadaşlarla buz üstünde geceyarılarına kadar tepine tepine binecek bir araç beklediğimizi hatırlıyorum. Bir de yoğun sisli sabahlarda saatlerce vapurun hareket etmesi için sisin dağılmasını beklerlen nemli ayazın nasıl içime işlediğini.
Bu gün akşam üzeri, bütün gün biraz da sıkılarak bel ve ayak ağrılarıyla moralsiz pinekledikten sonra, isteksiz bir şekilde, beni zorunlu çıkardığı için paçoza kızgın, üzerime bir şeyler geçirip apartman kapısından açık havaya çıkınca yüzüme çarpan yağmur ve soğuk içimi pişmanlıkla doldurdu. Parkın ışıkları altında kuru dallar üzerinde, yapraklarda mücevher gibi parlayan damlacıklar, nereden geldiği belli olmayan kuş sesleri. Soğuk havayı zevkle ciğerlerime çekerken duyduğum keyfi gölgeleyen tek şey orada burada koşuşturup duran korumasız kedi ve köpeklerdi yalnızca. Aslında bu kadar soğuk beklemediğim için üstüm inceydi ve Paçoz takıldığı bir ağacın dibini koklamak üzere durduğunda, onu beklerken, öyle çok üşüdüm ki tüm soğukla ilgili yazdıklarım ve şimdi yazacağım anılar tek tek film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
Sene ya 1979 ya da 80. İstanbul' un en soğuk kışlarından birini yaşıyoruz.
Bakırköy' de yazın taşındığımız yeni bir apartman dairesinde kız kardeşimle (Rayuşla) oturuyoruz. Geniş balkonunda neşeli akşam yemekleri yediğimiz püfür püfür serin, yepyeni, parkeleri mutfağı pırıl pırıl, geniş bir apartman dairesi.
Akşam eve geliyoruz. Yeni ve rutubetli bina buz gibi. O sene de yakıt kıtlığı var. Bir gaz sobası bulup buluşturuyoruz. Gazyağı için kuyruğa girmek gerekli. Çalışıyoruz, vakit yok. O da olmuyor. Küçük bir elektrik sobası alıyoruz. Düğmesine bastığımız anda telleri tam kızarırken sigortalar atıyor. Ev beşinci katta. Sigortalar bodrum katında. Elimizde mum ve tabure iniyoruz, becerikli Rayuş sigortayı hallediyor. Eve çıkıyoruz . Nasıl soğuk. Soba bize bakıyor biz Rayuşla birbirimize. Karar verip önce ayaklarımızı dayıyor basıyoruz sobanın düğmesine. Bir an ayağımıza bir sıcaklık sonra hoop yine zifir karanlık. Bir kaç denemeden sonra vaz geçiyoruz.
Sabah işe gidecekmiş gibi giyiniyor, yün çorap, bere kaşkol ve eldivenle oturuyor, salondaki çekyatı açmadan, birbirimize sarılarak yatıyoruz. Kesinlikle abartmıyorum.
Hiç unutmuyorum (Rayuş da tabii) gecelerden birinde "Ninom" diyor. Aklımdayken bana para vereceksin. Falanca gelecek bu gün vermem gerek." O benden önce çıkıyor sabahları. Ben uyurken. (Fatih' te çalışıyor)
Çantam çıkarken almak üzere portmantoda asılı ve oraya gitmek için 2 yorgan, 2 battaniyenin altından kalkıp beş- altı adım yürümem gerek. Kesinlikle göze alamıyorum. Cevabım:
" Yarın telefon aç havale çıkarırım. Şimdi veremem."
Akşam çıkışta sobası olan yakınlardaki dostların evinde vakit geçiriyorız ve gece geliyoruz eve.
Yine böyle bir gece anahtarla kapıyı açıp girdiğimizde bir hoşluk hissediyoruz. Önce algılayamıyoruz durumu, sonra bakışıyoruz ve aynı anda bağırıyoruz. "SIICAAK ?..."
İnanamayıp radyatörlere koşuyoruz. Elimiz yanıyor. Çılgınlar gibi bağırışarak kızılderili yerliler gibi dans ediyoruz antrede koridorlarda. Delleniyoruz adeta.
Sonra yaşamımız normale dönüyor.
Ve tuhaftır ki kısa zamanda unutuluyor.
Biz insanlar ... Gerçekten garip mahluklarız. Ne istediğimiz ne istemediğimiz belli .
Bir övgüler yağdırırız. Bir şikayet ederiz. Bir nefret eder sonra döner yine severiz.
Bu arada görüldüğü gibi Satürn' le inatlaşmamız devam ediyor.
Ama söz. Bundan sonraki anı yazısı olmayacak. Sonra yine devam...
İçimiz ve etrafımız hep sıcacık olsun.
Hep sevgiyle kalalım...
15 yorum
ha yavşak ha olayın koptummm :)
bu ayaz sabahı sıcacık geldi sanırım :)
Anı yazıları olsun lütfen o yazıların hayranı var :). Bazen eksikken bişeyler aslında daha mutluyuz belki, daha sıkısıkı sarılıyoruz birbirimize. Tarabyada geçti çocukluğum, silecekleri çalışmayan elfreni tutmayan kırmızı bir vosvosumuz vardı. Babam akşamları bizi sarıyere sahlep içmeye götürürdü. Şimdi konforlu arabalarımızla çıkmıyoruz evimizden. Geçmiş günler az imkanlarla daha güzeldi acaba?
Bankada çalışınca havale yapmak kolay tabi:) Ha yavşak ha beni çok güldürdü:) Öperim Asuman ablacım, sevgiler...
Hem de nasıl Ebru' cum.Biz Rayuş' la çok şey paylaştık. Hala da paylaşmaktayız.
Basligi görünce yüregim hopladi birden, acaba yanlis blogtamiyim diye tekrar bir baktim, sonra "hayirdir insallah" deyip okumaya baslayinca kahkahalar attim:))
Ilknur´a katiliyorum bak dedigim gibi senin anilarinin hayranlari var...
israrla istiyoruz!!!
Öpüyorum canim
O gün o ayazda da bizi ısıtmıştı Ayci' cim. Aradan 20 yıldan fazla geçmiş hala gülerim. Görmek lazım aslında. :))
Emin misin İLknur. Dönüp bakınca o kadar da uzun yazmışım ki kesin kimse okumaz dedim. Aslında biraz bencilce kendim için yazıyorum en çok. Sonra okumak çok hoşuma gidiyor.
Öte yandan o kadar gençsin ki...
Son cümlede yazdığını çürütmek için harekete geçip Almina ve kendin için ilerde hatırlamak üzere babanla yaptığınız tüm o güzel şeyleri tekrarlayabilirsiniz. Aslında kendine haksızlık etme. Dün okuduğum şeyi eminim Balküpü 20 yıl sonra hoşlukla hatırlayacak.
Tabii daha bir sürü şeyle birlikte...
Her ikinizi de öpüyorum...
Sünter' cim, gördüğün gibi aslında herkesin yaşadığı şeyler bunlar.
Eminim o yıl İstanbul' da milyonlarca insan benzer şeyler yaşamıştır. Berbat bir soğuk ve yakıtsızlık birlikte gelmişti.
Sizler istersiniz de ben yazmaz mıyım.
Ama sana kızgınım. Niçin bir kart yollamadın. :))))Amman şaka.
Umarım benimki sana ulaşmıştır.
Yarama tuz bas sen:((
Bir sayfa dolusu yorum yazdım, döndü dediki "maalesef isteğinizi yerine getiremiyoruz"
Bir daha o kadar yorumu yazacak gücüm varmı bilmiyorum, deneyeceğim.
Anılar! ah anılar ne güzeller, yüreğimizde besledikçe yükü ağır oluyor, sanki buraya yazınca daha bir başka, düşünmek değil de dönüp okumak benim de çok hoşuma gidiyor arkadaşım.
Okurken dedimki sıcaklığa ne hacet siz iki kardeşin sıcaklığa ihtiyacı olurmu? çok güzelsiniz.
Şu kart işine Sünter'cim üzülüyor aman nasılsa gelir diyorum ama merak işte Göztepe'den Kartal'a ptt ciler kartları sağlam teslim ettilermi?
Dışarıda buz gibi bir hava var, yardım için sımsıcak sevgiler gönderiyorum.
O benim de başıma geliyor Nur' cum. Artık yazdıktan sonra hemen copy yapıp öyle gönderiyorum.
Aslında bu eğlenceli bir yazı. Biz kardeşler yaşamımız boyunca maddi ya da yazdığım tarz zorlukları pek yaşamadık. Bu da taş çatlasa 10 gün sürmüştür. İşe gidiş gelişleri ise herkes yaşadı malum.
Senin kartın geldi tabii. Umarım benimki de sana ulaşmıştır. Ben bloga resimleri koyunca sanki herkes tanır diye mi düşündüm (ne akıl)isim yazmadım.
Bizim buralar, oralarda da oturduğum için biliyorum, daha soğuk. Sıcaklığın zamanında geldi doğrusu:))
Sevgiler...
Yazın soğuğu anlatıyor ama bana sıcacık geldi bu yazı. O yakıt sıkıntısı olduğu yıllar Ankara'da oturuyorduk ve oğlum bebekti. Bizde kaloriferler yanmadığın da annemizde kalırdık. Birimizden birisinin evi sıcak olurdu.
Demek yurt çapında bir sıkıntıydı. Çok da soğuk bir kıştı.Kısacık bir dönemdi ve çok zordu gerçekten ama yıllar sonra hatırlamak sahiden iç ısıtıyor. Seni de ısıtmış olması beni mutlu kıldı Hüznün Tadı.
Merhaba,
Öykü tadındaki anı yazınız güzel ve etkileyici. Tebrik ederim.
.....
Merhaba,
14 Şubat Dünya Öykü Gününde DAMLA/ ÖYKÜ ÖZEL SAYISINI çıkarmayı düşünüyoruz. Bu konudaki çağrımız “Bloglardan Seçmeler”de yayınlandı. Özel sayı için öykülerinizi göndermenizi önemle rica ediyoruz.
Not: Sitemizi ziyaret edenlerin sayısı sınırlıdır. Biz de birçok siteye ulaşamıyoruz. Onun için de yardımlarınızı bekliyoruz. Bu etkinliğe katılmaları için bloglarda yazanları teşvik ederseniz memnun olurum.
İyi günler dileğiyle.
Sabahattin Bey, övgüleriniz için teşekkür ederim.
Yarışma ile ilgili olarak da haberlendirme ve teşvik konusunda elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz.
Saygılar...
Yorum Gönder
Bu Blogda Ara
Contributors
Blog Listem
-
-
-
Yeniden3 ay önce
-
BİR DİZİ YAZISI: DEDEKTİF BOSCH1 yıl önce
-
-
-
Merhaba3 yıl önce
-
-
-
-
Koşan Hayat5 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
ÜÇÜ BİR ARADA !7 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum8 yıl önce
-
-
bize ne oldu...9 yıl önce
-
-
-
-
-
Merhaba demeye geldim...10 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
TAŞINDIM...13 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İzleyiciler
Yazı Arşivi
-
►
20
(5)
- ► Eylül 2020 (1)
- ► Ağustos 2020 (3)
- ► Temmuz 2020 (1)
-
►
17
(4)
- ► Nisan 2017 (1)
- ► Şubat 2017 (1)
-
►
16
(1)
- ► Şubat 2016 (1)
-
►
15
(1)
- ► Ağustos 2015 (1)
-
►
14
(16)
- ► Aralık 2014 (1)
- ► Eylül 2014 (2)
- ► Ağustos 2014 (1)
- ► Haziran 2014 (1)
- ► Mayıs 2014 (2)
- ► Nisan 2014 (4)
- ► Şubat 2014 (1)
-
►
13
(46)
- ► Aralık 2013 (3)
- ► Kasım 2013 (3)
- ► Eylül 2013 (6)
- ► Ağustos 2013 (3)
- ► Temmuz 2013 (2)
- ► Haziran 2013 (2)
- ► Mayıs 2013 (3)
- ► Nisan 2013 (7)
- ► Şubat 2013 (3)
-
►
12
(96)
- ► Aralık 2012 (2)
- ► Kasım 2012 (4)
- ► Eylül 2012 (16)
- ► Ağustos 2012 (7)
- ► Temmuz 2012 (5)
- ► Haziran 2012 (8)
- ► Mayıs 2012 (10)
- ► Nisan 2012 (14)
- ► Şubat 2012 (8)
-
▼
11
(179)
- ► Aralık 2011 (19)
- ► Kasım 2011 (38)
- ► Eylül 2011 (14)
- ► Ağustos 2011 (17)
- ► Temmuz 2011 (8)
- ► Haziran 2011 (14)
- ► Mayıs 2011 (11)
- ► Nisan 2011 (9)
- ► Şubat 2011 (10)
-
►
10
(152)
- ► Aralık 2010 (12)
- ► Kasım 2010 (12)
- ► Eylül 2010 (9)
- ► Ağustos 2010 (12)
- ► Temmuz 2010 (7)
- ► Haziran 2010 (12)
- ► Mayıs 2010 (11)
- ► Nisan 2010 (17)
- ► Şubat 2010 (11)
-
►
09
(186)
- ► Aralık 2009 (22)
- ► Kasım 2009 (22)
- ► Eylül 2009 (17)
- ► Ağustos 2009 (24)
- ► Temmuz 2009 (19)
- ► Haziran 2009 (20)
- ► Mayıs 2009 (20)
- ► Nisan 2009 (8)
- ► Şubat 2009 (5)
Müzik
Popüler Yazılar
-
bilmem hatırlar mısın bir liseli kız vardı bir liseli esmer kız gözleri yıldız yıldız saçları gece gibi simsiyah dökül...
-
Büyük Usta, önündeki devâsâ tuale son rötuşlarını yapıyor... Önündeki dev palete göz atıyorum. Hemen hemen boşalmış gibi. Yeşili çoktan sıyr...
-
Çok içime battı gidişi. Cenazelerde kaskatı kesilirdim oysa. Yüreğim katılaşır, algılarımı kapatıverirdim olan bitene. Kendi isteğimle...
-
Dizilerden birinde Tülin Oral' ı yine ve doğal olarak büyükanne rolünde görünce Yaygara 7o Müzikali aklıma geldi. Ağabeyim götürmüştü. ...
-
Çok keyifliydim aslında. Blogum şenlenmiş, evim temizlenmİş, çok uzun zamandır görmediğim, çook eski, tüm doğum günlerimi(zi) çoğu yaz tatil...
-
Buluşma yerime giden yola tek başıma çıktım. Fakat bu sessiz karanlıkta beni izleyen kimdir? Onun varlığından kurtulmak için kenara çekilir,...
Etiketler
- 2010
- 2011
- 27 mayıs İhtilali
- 7 numara
- ABD
- abla
- acemilik
- açlik
- Adıyaman
- afet
- ağabey
- ağaç
- Ağustosta Rapsodi
- aile
- akraba
- akrostiş
- akşam
- Albatros
- alış-veriş
- alışkanlık
- alışveriş
- alışveriş tutkusu
- Ali Muhittin Hacı Bekir
- Alphonse de Lamartine
- amatörlük
- anı
- anılar
- anılar...
- anlaşma
- anlayış
- anma
- anne
- anneanne
- anneler günü
- Antalya
- apartman hayatı
- arayış
- arıza
- Arka Pencere
- arkadaş
- armağan
- aşı
- aşk
- aşure
- Atatürk
- ateş böceği
- atom bombası
- Attila İlhan
- ATV
- ATV şarkı
- Avustralya Açık Tenis
- ayaz
- ayrılık
- aziz nesin
- B.Necatigil
- baba
- Babalar Günü
- bahar
- bahçe
- balkon
- banka
- Barbra streısand
- barış
- başarı
- başlangıç
- Baudelaire
- Bauelaire
- Bayrak
- bayram
- Beatles
- bebek
- bekir sıtkı erdoğan
- beklentiler
- BEN
- beste
- beşiktaş
- Betty Smith
- beyaz dizi
- beyaz diziler
- beyaz roman
- Bhagavatgita
- bilgisayar
- Bir genç kız Yetişiyor
- Bir sarkısın sen
- Bir Şarkısın Sen
- birlik ve beraberlik
- birliktelik
- bitki
- biyografi
- blog
- blogger
- börek
- Buddha
- bugün
- bulmaca
- buluşma
- buzdolabı
- Bülent Ecevit
- Cahit Sıtkı Tarancı
- can yücel
- Capra
- cehalet
- centilmen
- cesaret
- cevaplar
- cezerye
- cinayet
- cocuk
- cocuk.
- cocukluk
- Cronin
- Cumhuriyet
- Cüneyt Gökçer
- çalışma hayatı
- çaresizlik
- çay
- Çığlık
- çınar
- çiçek
- çiçekler
- çiğ
- çocuk
- çocuklar
- çocukluk
- çöp
- dalgınlık
- Daltonlar
- damat
- Damdaki Kemancı
- dans
- davetiye
- dayak
- dedikodu
- Defne Joy Foster
- demirhindi
- deneyimler
- deniz
- deprem
- dergi
- destan
- dilek
- dilekler
- dinlenme
- disko kralı
- diyet
- dizi
- doğa
- doğallık
- doğum günü
- dolap
- Doris Day
- dost
- dostluk
- dostluk.
- dostlulk
- duygular
- düğün
- dül dül
- dünya
- dünya kadınlar günü
- Dünya Prematüre Günü
- düşmanlık
- düşünceler
- düşünceler.
- Ecevit
- edebiyat
- Edgar Allan Poe
- Ekim
- Ekrem Bora
- Elazığ depremi
- emek
- emekli
- eminönü
- Emirgân
- Engelliler
- ephraim kishon
- erişkin
- erişlilmezlik
- erkek
- eski yıl
- eşek
- eşyalar
- etiket metiket yok
- Etkinlik
- eve dönüş
- evlat
- Ey Aşk Nerdesin
- eylül
- ezan
- Ezel
- Fakir Baykurt
- fal
- fanatizm
- Farrah Fawcett
- fasulye
- felaket
- felsefe
- fenerbahçe
- fırtına
- Fikret Otyam
- film
- filozof
- final
- Firari
- firuze
- fono
- formüller
- fotoğraf
- Frank Sinatra
- Futbol
- gazanfer özcan
- gece
- geçim
- Geçmiş
- geçmişten şarkılar
- gelecek
- gelin
- genç kız
- gençlik
- gerçek
- geyik
- gezi
- gezinti
- giden sene
- Gitanjali
- giysiler
- Govinda
- gökkuşağı
- göl
- gönülçelen
- gösteri
- göze çarpmayan debdebe
- gözyaşı
- Grace Kelly
- grizu
- gül
- Gülümse
- gün batımı
- güncel
- güneş
- Güneydoğudan öyküler-Önce vatan
- Günlük yaşam
- güven
- güz
- güzellik
- güzellikler
- haber
- haberler
- Hacer Buluş
- Hacivat
- hafta sonu
- hak
- hala
- harika çocuklar
- hasta
- hastalık
- hayal kırıklığı
- Hayali Küçük Ali
- hayaller
- hayat
- hayvan
- hayvanlar
- hayvanlar alemi
- hazan
- hediye
- Herman Hesse
- hiciv
- Hindistan
- Hiroşima
- Hitchcock
- hobby
- Hollywood
- hoptirinam
- hoşgörü
- hoşluklar
- http://www.blogger.com/img/blank.gif
- huzur
- hüsran
- hüzün
- ıhlamur ağacı
- ışık
- ibadet sohbet
- içimizdeki çocuk
- içtenlik
- iftar
- ihmal
- İhsan Varol
- ikiyüzlülük
- ikram
- ilaç
- ilginç şeyler
- ilişki
- ilkbahar
- ilkokul
- İlkokul şiiri
- İnci Ertuğrul
- İngilizce
- insafsızlkık
- insan
- insan halleri
- insan olmak
- insanlık
- intikam
- İslamiyet
- istanbul
- isyan
- İş Bankası
- işçi
- iyilik
- Jacques Brel
- James Stewart
- Japonya
- Jean Moreas
- Jim Reeves
- kabuk
- kadın
- kadınlar
- kahvaltı
- kahve
- kalıplar
- kalite
- Kamer Genç
- kan verme
- Kandil
- kaplumbağa
- kar
- Karagöz
- karanfil
- karanlık
- kardeş
- karışık duygu ve düşünceler
- karmaşa
- katiam
- kavafis
- kayıp
- Kayserispor
- keder
- kedi
- kediler
- Kelime oyunu
- Kemal Burkay
- kerpiç
- keşke
- keyif
- kıskançlık
- kış
- kız kardeş
- kızkardeş
- Kim Novak
- kiracı
- kishon
- kişisel
- kitap
- koka kola
- kolbastı
- komedi
- komik
- komşu
- komşuluk
- konser
- konut
- korku
- Korolar çarpışoyor
- koşullu refleks
- köpek
- kuaför
- kupa
- Kurban Bayramı
- kuyruk-bilim
- kültürel mozaik
- Lale
- latife hanım
- lezzet
- lisan
- lise
- Liz Taylor
- maneviyat
- manzara
- Marsel İlhan
- masal
- masumiyet
- maymun
- mazi
- meclis
- medya
- Mehmet Topuz
- mektup
- merasim
- Mevlana
- mevsimler
- Meyva Zamanı
- Michael Jackson
- mim
- misafir
- misafirlik
- Misak- ı milli
- mizah
- Montaigne deneme
- moral
- Mr. Smith
- muhabbet
- Muhabbet Kralı
- Muhammed
- muhasebe
- Murathan Mungan
- mutfak
- Mutfak şarkıları
- mutluluk
- Müge Anlı
- müzik
- müzik nostalji
- Nagazaki
- Nazım Hikmet
- nefret
- nekahat
- Nirvana
- Nisan
- Nişan töreni
- Noktürn.
- nostalji
- okan bayülgen
- olay
- olgunluk
- on line alışveriş
- ordan burdan
- Orhan Kemal
- Orhan Veli
- orman
- oruç
- otobüs
- otokontrol
- oyun
- ozan
- ödül
- öfke
- öğrenci
- öğretmen
- Öğretmenler günü
- ölüm
- ölüm yıldönümü
- ömür
- öykü
- Öykü Atölyesi
- özgüven
- özlem
- Paçoz
- Paçoz..
- Paris
- pasta
- paylaşım
- paylaşmak
- pazar
- pazar alışverişi
- pazar günü
- Pazar sohbeti
- pembe dizi
- pencere
- Piknik
- pişmanlık
- plan ve programlar
- planlar
- plasebo
- Platters
- polis
- popülizm
- program
- programlar
- radyasyon
- radyo
- Ramazan
- Ramazan davulu
- Red kit
- reklamlar
- resim
- resmi bayramlar
- Reşid Behbudov
- Rilke
- rin tin tin
- Roland Garros
- roman
- romantik
- romantizm
- röportaj
- ruh yorgunluğu
- ruhat mengi
- rüya
- saat
- sabah
- sadakat
- Sadettin Kaynak
- safiyet
- Sağanak
- sağlık
- sahur
- Samana
- samimiyet
- sanal
- sanat
- sanatçı
- sanatkar
- Saroyan
- Satürn
- schumann
- sebze
- seçkin
- seçme saçma sohbetler
- sel
- Selimpaşa
- Selmi Andak
- sergi
- sevdiğim şeyler
- sevgi
- sevgi soysal
- sevgili
- sevgililer günü
- sevinç
- seyahat
- seyirlik
- Seyyare
- Shakespeare
- Show TV
- sıcak
- sıkma
- sıradanlık
- Sidarta
- Sigara
- simit
- sinema
- sipariş
- sis
- soğuk
- sohbet
- sonbahar
- soru
- sorular
- spiker
- star
- still life
- su yücel
- suikast
- şablonlar
- şafak
- şans
- şarap
- şarkı
- şaşkınlık
- şeker
- Şeker Bayramı
- şerbet
- şermin
- şiddet
- şiir
- şikayet
- tabak
- tabletler
- tagore
- tanışma
- tansiyon
- tantuni
- tarif
- tartışma
- taşınma
- tatil
- tedavi
- teknoloji
- telaş
- telefon
- televizyon
- temizlik
- tenis
- tenis turnuvası
- terlik
- tevfik fikret
- Tırpan
- tiyatro sahne
- tokat
- toplantı
- Tövbeler Tövbesi.
- Transfer
- tren
- TRT
- TSM
- Ttv
- Tuna Huş
- tutsak
- tuvalet
- tüketim
- Tülin Oral
- Türkan Saylan
- türkü
- TV
- Uğur Mumcu
- umut
- unutma
- uyku
- Üç Hür El
- ülke meseleleri
- ümit
- üretmek
- ütü
- vahşet
- vakit
- Vasuveda
- vatan
- William Holden
- William Wordsworth
- Wimbledon
- yağlıboya resim
- yağmur
- yalnızlık
- yaprak
- yarışma
- yaşam
- yaşlılık
- yatak
- yaz
- yeğen
- yeğenlerim
- yeme-içme
- yemek
- yemekteyiz
- yeni yıl
- yeni yıl kartları
- yesterday
- yıl dönümü
- yılbaşı
- yıldız
- yıldönümü
- yoksulluk
- yol
- yolculuk
- yolculuk.
- yorgünluk
- Young at Heart
- yönetici
- yün
- yürüyüş
- zaman
- Zeki Müren