Güneşli bir Pazar gününe uyandım...
Boyun, sırt, bel ağrısı, gaz sıkıntısı, kafa çınlaması,
ruhumdaki ağırlık, beynimdeki karmaşa, kolitim, sistitim
hepsi, ailelerini görmek üzere kafadan izin kullanıp,
ben uyurken çekip gitmişlerdi.
Ne de iyi etmişlerdi...
Mutfaktaki, üçlü prizin anahtar düğmesine bastım.
Amacım su ısıtıcısını ve tost makinesini çalıştırmaktı.
Birden başlayan neşeli oyun havasını hiç beklemiyordum doğrusu.
Radyonun da fişe takılı olduğunu unutmuşum:)
Ben keyifle kıvırta kıvırta kahvaltımı hazırlarken Pupa, bu pek alışık
olmadığı manzarayla şaşkın, ayaklarıma sarıldı. Korkmuştu galiba.
O da aynı evlat gibi. Çocuklar da anne- baba dansederken ayaklarına
sarılıp engel olmaya çalışırlar ya...
Aslında yazmak istediğim bambaşka bir şeydi ama henüz giremedim.
Ama yaklaştım.
Kahvaltıdan sonra, her gün olduğu gibi Pupa koridorda yanında topla
beni bekliyordu. Oyunumuz basit. O kaleci ben vurucu.
Attığım toplardan birine çift parende attıktan sonra yumulup nefes nefese bana
öyle komik bir bakış attı ki çılgınca gülmeye başladım. Ama ne gülme.
Bağıra bağıra. Tepine tepine. Öyle böyle değil.
İnsan kendi sesinden rahatsız olur mu. Olurmuş. Ben oldum.
Yaw ben kahkaha atmayı unutmuşum meğer. Dozu ayarlayamıyorum.
Sonra "gülme" konusu takıldı aklıma. Nasıl gülüyoruz. Gülerken herkesin
aynı sesler mi çıkıyor gırtlağından. Başka derdim işim yok ya. Bunun
üzerinde kafa yormaya başladım.
Bebeklerin, kahkahası üç aşağı beş yukarı aynı. Çıngır çıngır. Harika.
Çocuklarınki doğal, masum, kontrolsüz.
Yaşlar ilerledikçe, kontrol mekanizması gelişiyor. Aile baskısı, çevre
baskısı ve sonucunda otokontrol. Gerekli mi? Tartışılır.
Erkekler bu konuda "hanım kızlar" dan daha şanslı. O da bir gerçek.
Kulak verecek olursak, duyduğumuz üç aşağı beş yukarı aynı.
Hah hah hah hah .....
Türk filmlerinden Jeyan Mahfi' yi hatırlayalım.
Haah-ha hahaha ha ha... Bir de alaycı gülüş vardır. Hah hah haaayyh.
Pekiii, yazım dilinde nedir durum?
Bundan yarım asır kadar önce ilk Çelik Blek' te gördüğüm zaman
tuhafıma gitmişti. Sonra baktım Profesör Öklitus da aynı şekilde
gülüyor. Doktor ve Konyakçı da. (Tommiks'in, resmi hüviyetinden olsa gerek,
yüksek sesle güldüğünü hiç görmedim.)
A-ha-ha...
Eni konu, sağıma soluma dikkat eder olmuştum. Etrafımda a-ha-ha-ha diye
gülen kimse var mı diye. Yoktu. (Emin olun ben hala duymuş değilim.)
Demek ki ecnebiler böyle gülüyormuş dedim ve unuttum gitti.
Ta ki sanal aleme girene kadar.
Burada herkes öyle gülüyor. Sözleşmiş gibi. Kural gibi.
Kötü mü? Haaayııır.
Kimseye bi zararı var mı? Yooo.
Peki ne diye yazdım öyleyse?
Biraz gülelim diye.
O halde, bir kez daha, hep birlikte,
A-ha-ha-ha...
( Tabii ay bunun nesi komik a-ha-ha diyen olursa da yerden göğe kadar
hak verebilirim. Gerçekten...)
Herkese iyi Pazarlar ...