Babamın Mektupları ve Kurallar  

Posted by Asuman Yelen



 Bayılıyorum arada sırada onları okumaya...

Sağ üst köşedeki tarih, o tarihte hangi şehirde, hangi evde oturduğumuz, hangi okulda

okuduğumuz, kimlerle arkadaşlık ettiğimiz, kimlerle komşuluk yaptığımız hatta hangi

hayvanları beslediğimiz ve daha bir çok şey hakkında yığınla ayrıntıyı önce biraz

flu başlayıp sonra tavaş yavaş netleşen ve parlaklık kazanan görüntüler halinde

zihnimde canlandırııyor. O günlere götürüyor.

Babamın yetiştiği dönemde, ona gelen dost akraba mektuplarından ve etraftan anladığım

kadarıyla, kalemlerin ve kâğıtların dikkatle kullanıldığı, duygu ve olayların  özenle

ifade edildiği, konuşma dilinden farklı ama asla samimiyetten uzak olmayan bir

iletişim aracıymış mektup. Çok da kullanılmış ve işe de yaramış doğal olarak.

Özele girmeden bir kaç örnek...

Bir yere tayinimiz çıkmış. Babam önceden gidip bir ön inceleme yapıyor. Evler,

kiralar, sebze ve et fiyatları, iklimi,yeni iş arkadaşları hakkında bilgiler veriyor.

Yeni şubede işe başlamış, eski şubedeki samimi bir arkadaşına yeni müdüründen,

arkadaşlarından iş düzeninden bahsediyor. Saygılı, esprili cümleler. Sonunda

eşlere saygılar yollanıyor.

Muhasebeci iken, ikinci askerliğe çağrıldığı dönemde, şubedeki yardımcısına

adım adım anlatarak yıl sonu bilançosunu çıkarttırdığı bir kaç mektubu

okurken duyduğum şaşkınlığı ve keyfi anlatamam.

Babacığım, bizden uzakta iken, bulduğu her fırsatta, eline geçirdiği her kâğıda

özlemini, sevgisini dile getiren bir şeyler karalamış. Hiçbir noktalama işaretini

atlamadan, hiç bir dil bilgisi kuralını ihmal etmeden ama içtenlikten asla

uzaklaşmadan hep yazmış. Onu yansıtan mizah anlayışını da açıkça gözler önüne

seren ifadeler de kullanmış bu arada.

Bir girişle örneklemek isterim. Bir başlık,

"Sevgili ve bir tanecik (kanun fazlasına müsaade etmiyor) hanımcığım,"

Bir de bitiş,

"Büyük kızımın, küçük kızımın, kocaman oğlumun, ınga bebeğin (Rayuş) ve

en kocaman kızımın (annemi kastediyor) gözlerinden öperim."









Kardeşlerin en tatlısıyla öğlen kahvemizi içerken ve keyifle, sırasız, düzensiz,

küçük argolarla, "hadi bea" lerle "aatıyoosuun" larla jargonumuzun uyduruk

sözcükleriyle bezeli günlük sıradan muhabbetimizi yaparken bunu konuştuk

bu gün. Konuşurken alabildiğine rahat, özgür ve özensiz olan bizler, niçin

elimize kalem-kâğıt aldığımızda, ya da pc lerimizin başına oturunca, masanın

üzerinde bir torba dolusu noklalama işaretinin kullanılmak üzere bizi beklediğini

ve o masanın başına geçtiğimizde yazacağımız şey ne tarz olursa olsun başlamadan

 önce sırtıımızı dikleştirip bir derin nefes aldığımızı sorguladık.

Ya da cep telefonlarımızda neden deliler gibi ü ve ğ ve nokta aradığımızı.

Sonra aklımıza babamın mektupları ve tüm yazdıkları geldi.

Onun aldığı dil eğitimi (yabancı dil, yüksek) ve bizlerin dönemimizdeki

sıkı disiplinli edebiyat öğretmenleri bizi tüm o kargacık burgacık işaretlerin

ve bir takım kuralların sadık köleleri yapmıştı. Kaçınmak mümkün değildi.

Etrafımızdaki özgür konuşan, özgür yazan ve parmakları cep telefonları

ve pc.lerinin tuşlarında adeta uçuşan üç entelektüel mutlu genci düşündük.

Söyledikleri de yazdıkları da güzeldi. Biz beğeniyorduk.

Biraz kıskandık, biraz burulduk. Sonra yine diktik burunları havaya.

Biz halimizdem memnunduk.

Ne diyelim sağlık olsun, Allah başka keder vermesin :))

Köleliğimiz de bununla kalsın.

Gelişine bir Babalar Günü yazısı oldu bu. Başı başka, sonu başka.

Ne diyorduk, "kuralların canı cehenneme :D "



Tüm babaların ve evlatların Babalar Günü kutlu olsun.


Hep sevgiyle kalalım...

















This entry was posted on 17.06.2012 at Pazar, Haziran 17, 2012 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

16 yorum

Asumancım, elime eski mektuplar geçince aynen senin hissettiklerini hissediyorum. Bir de o dantel gibi kıvrım kıvrım el yazılarına bayılıyorum. Şimdi yeniden el yazısına dönüldü:))

Babacığına dualarımı ve sevgilerimi gönderiyorum ulaşacağından eminim...Nurlar içinde yatsın

SEVGİLERİMLE

17 Haziran 2012 17:43

Hoşgeldin arkadaşım:)
Ne güzeldir o eski yazılar, onların bize hissettirdikleri, anılar,anılarımız.
Yazıdaki nezaket uyum v.s.
Bunlar beni ağlatıyor be arkadaşım,özlemlerimin ne kadar yoğunlaştığını daha bir hissediyorum:(
Babacığına babacığıma dualarımla.

17 Haziran 2012 20:19

Lale' cim, çok teşekküe ederim canım.
Eminim ulaşacaktır.
Güzel bir hafta gelsin, senin ve hepimiz için...

17 Haziran 2012 20:25

Yazma yeteneğinizi babanızdan aldınız demekki. Eskileri yad etmek çok güzel.
Sevgiler.

17 Haziran 2012 20:29

Geçmiş biz yaştakilerin sığınağı Nur' cum. Biraz önce (gündüz hiç açmamıştım) haberleri gördüm. Kazalar, yangınlar ve daha bir yığın
moral bozucu şeyler. Yakınlardan haberler, hastalık vs. Paçoz' u gezdirirken bu akşam ilk defa korkudan ağladım. Öyle bitkin bir hali var ki. Galiba artık kendimi kandırmaktan vazgeçmem gerekecek.
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
SAğol arkadaşım. evet, nurlar içinde yatsınlar.
Sevgiyle öpüyorum seni...

17 Haziran 2012 20:35

Sevginin Ruhu, çok teşekkür ederim. Keşke onun kadar hakim olabilsem yazdıklarıma. Eskileri anmak bizi mutlu kılan şeylerin başında geliyor doğal olarak. Allah unutturmasın. Şimdi en büyük korkum tüm bunları unutmak.
Sevgiler arkadaşım...

17 Haziran 2012 20:41

Ne güzeldir eski mektuplar, her biri birer anı artık hayatımızda.
Babanız nurlar içinde yatsın.
Sevgiler Asuman Hanım ...

18 Haziran 2012 18:01

Özlem' cim, çok teşekkür ederim canım. Sevgiler...

18 Haziran 2012 19:30

Öncelikle babalar günü'nüzü -geç de olsa- içtenlikle kutlarım Asuman Hanım.

Benim babam da Osmanlıca harflerden sonra yeni Türkçe harfleri sonradan öğrendiği için korkunç çirkin bir yazıyla, ancak dediğiniz gibi, çok anlamlı ve edepli bir dil kullanarak yazardı. Bunu anımsattığınız için teşekkür ederim.

Kuralların canı cehenneme (kahkaha işareti)..:)

Dostlukla...

19 Haziran 2012 01:09

Çok teşekkür ederim Mehmet Bey.
Bende o dönemlere ait gelen ve giden (sonradan bir şekilde elime geçen) çok mektup var. Yazılar kimi özenli, kimi özensiz ama uslup gerçekten aynı hoşlukla kullanılmış.
Bana göre dilbilgisi kuralları ve yazının eğer içerik kırıcı ve üzücü ise pek bir anlamı kalmıyor.

19 Haziran 2012 08:08

'Babalar günü'nün babalaramıza dair anımsattıkları, sayısız anıların içinden geçerken, hafızalarımızda bıraktıkları unutulmaz izleri de ne güzel yakalamışsınız o eski mektuplarda...Cumhuriyet aydınlanmasının, insanların ilşkilerine yansıyan asilliğini, inceliğini her daim hissettiğimiz pek çok detay var öyle değil mi!..

Yazınızı okurken benim de gözümün önünden geçti bir an! o siyah beyaz fotoğrafların arkasına yazılan incelikli mesajlar, mektuplardaki üsluplar..Annemlerde öyle metal bir bisküvi kutusunun:) içinde onlarca eski fotoğraf ve yine ayrıca muhafaza ettikleri bazı özel mektuplar vardır..zaman zaman merak edip bakarım o kartların arkalarında yazılanlara...

Belki her çağı kendi içinde değerlendirmek gerek, samimiyet ve içtenlik bazen o eleştirilen ve tartışıla-gelen imla dil bilgisi kurallarını dahi hoş görmememize sebep olabiliyor. İnsanız bazen ben de kendi yazılarımda imlalar da 'acaba??' dediğim oluyor. Kılavuza bakıyorum..vs..çelişki de olduğum kelimeler, ekler, takılar vs. olabiliyor. Bu kadar yozlaştırılan ve her gün medyada pompalanan popülist kültürün izlerini yeni jenerasyonda görüyoruz maalesef..Onları ne kadar suçlayabiliriz!..kolay olmasa da sanırım! (çocuğumuz yok ahkam kesmiş olmayayım ama!) ailelere de çok iş düşüyor olmalı!..

ne diyelim.) sizin de dediğiniz gibi Asuman Hanım, en önemlisi içtenlik, iyi niyet:))

Evet ben de bir güne sığdırılamayacak kadar önemli olan varlığı ile 'insan'ın -kadın&erkek-
babaların, ve babalık duygusunu yaşarken yaşatabilen erkeklerin bu özel günlerini kutluyorum..

Asuman Hanım yine ne güzel bir yazı kaleme almışsınız..yüreğinizden akan ve kaleminize yansıyan bu hoşluklar için teşekkür ederim..

Sevgilerimle..

19 Haziran 2012 13:29

Günümüz şartları, telâşesi,(bitmek bilmeyen sınavlar, hazırlıklar, umutlar, umutsuzluklar)koşuşturma, ve
hızlı tüketimin pompalanıp teknolojik kolaylıklarla hızlı hareket etmeye zorladığı yeni ortama
gençlerimiz de ayak uydurmak zorunda. Buna eğitim sistemindeki boşluklar da eklenince bize söyleyecek söz kalmıyor:)
O bisküvi kutularının içindekilerinin değeri bilinince duygular ve özlemler de buluşuyor ne güzel.
Çok teşekkür ederim bu kapsamlı, övgü dolu çok nazik yorum için Sevgili Esmir.
Sevgiyle kalın...

19 Haziran 2012 13:52

YA ESKİ YAZILARIN ANLAMLI KOKUSU GELDİ.
ÇOK HOŞŞŞ
:))

19 Haziran 2012 14:09

Gerçekten, o mektupların kokusu da bir başkadır Bir Kase Lezzet.Eminim gelmiştir oralara kadar:)

19 Haziran 2012 18:17

asuman abla, ben kağıt kalemle bugüne kadar hiç mektup yazmadım.

babalar gününüzü kutlarım:)

sevgi saygıyla.

20 Haziran 2012 20:38

Çok yazık demek geldi içimden Tolga' cım. Ben çok yazdım. Dostlarıma, aileme, sevdiklerime... Abim askere gittiğinde her gün üç kardeş yazdık. Postayı getiren er, mektupları yere atarmış. Abimin beli tutulurmuş yerden toplıycam diye:) Biraz da alay konusu olurmuş bu durum.
Çok teşekkür ederim canım. Sizlerin de babalar gününüz kutlu olsun.
Sevgiler...

20 Haziran 2012 21:35

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin