Seyredilesi şeyler  

Posted by Asuman Yelen in ,


GÖNÜLÇELEN

Laf olsun diye seyretmeye başladım.

Önce eğlenip gülerek

Yavaş yavaş ciddiye alarak

Bu gün de gözlerim dolarak izledim.










Konu belli.

My Fair Lady' i izlemiştim. Türkan Şoray' ın, Hülya Koçyiğit' in "Gel-Gör-Girpi-Görpe"
versiyonlarını da. Adam iddiaya girer. Kız hızla değişir. Mükemmel bir şarkıcı olur. Adam aşık olur. Adamın ailesi şiddetle karşı çıkar. Bu arada kız iddia olayını öğrenir, gururu kırılır kaçar gider. Adam bulur yalvarır ikna eder. Masalsı son.

Bu dizide farklı bir şeyler var. Sıradışı karakterler. Ayda Aksel' in canlandırdığı anne rolü. Dozunda öfke ve düşmanlık. İnsanca davranışlar. Hoş ayrıntılar ve her şeyden önenmlisi derin bir felsefe. Çingene yaşamına özlü, naif, özenli bir yaklaşım. Eğlenceli bir belgeselden duygusal bir dramaya; sosyolojik, psikolojik önemli ipuçları veren ciddi bir çalışmadan hoş bir komediye keskin olmayan geçişler. Bir yanda özgür ruhlu bir yere çakılıp kalamayan çingene baba, diğer tarafta koket, çok zengin sosyetik, snob ama cadılaşmayan bir anne.

Bu gün şu an izlediğim bölümde otantik bir hıdırellez eğlencesinin sabahında Hasret' in iki delikanlıya anlattığı buruk ama harikulade güzel hikaye benimle birlikte birçok izleyeni ağlatmıştır eminim. Ve hem anlatanın hem de dinleyenlerin sergilediği oyunculuk ve suya aynı anda düşen iki taş...Çok güzeldi.

Biraz özenle sıradanlıktan çıkılıp çok hoş şeyler yapılabiliyor. Hem de çok hoş.

This entry was posted on 21.05.2010 at Cuma, Mayıs 21, 2010 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

8 yorum

Bu hafta duygusal bir bölündü gercekten. Ama sanki biraz yavaş ilerliyor gibi. Zaman zaman zoraki izlediğim oluyor. Benim sabirsiz yanım diziye bile tahammül edemiyor bazen:)

Cicekci kız Almina'nin favorisi. Arada bir soyluyor:)) Romanlarin bu neşeli yanlarını çok iyi aktarıyorlar. Keyif alıyor insan seyrederken.

21 Mayıs 2010 23:21

Yavaş ilerlemesi dizi olduğu için belki.
Çingeneler neşeli hüzünlü halleriyle ilk defa bu kadar derinden anlatılıyor bence. Daha önce çok gürültülü ve kavgalı yansıtıldılar. Bir de çok neşeli. Bu kez felsefeleri ve sorunları da ön plana çıkartılmış.

21 Mayıs 2010 23:33

Hanımın çiftliği kesiyor ve tam seyredemiyorum, bazen tekrarına rastlıyorum.Bana T.Şoray-Ediz Hun filmini hatırlatıyor, sanırım hasret küçükken kaçırılmış olacak.
Yorum çok sıra dışı oldu, muhabbet ediyormuş gibi hissettim kendimi:)))
Sevgiler canım, seni buralarda sesli görmek çok güzel...

22 Mayıs 2010 00:23

Bu konu dünyada da bizde de çok fazla kullanıldı sinemada Nur' cum. Bu dizide ayrıntılar ve derinlik var. Bir de iyiler melek- kötüler şeytan değil. "İnsan" kavramı ön planda. Bilmiyorum ben beklemediğim kadar beğendim. İzlemeyene anlamsız gelebilir bu heyecanım.
Senin de buralarda sesini duymak çok hoş arkadaşım.
İyi geceler...

22 Mayıs 2010 00:35

Türk vatandaşı olmamın yanında etnik roman kökenliyim yani Diğer bir tabirle çingeneyim :)

Bu dizi bizim toplumumuzun çalgıcı kesiminin hayatlarını ve bu hayatların zorluklarını anlatan bir dizi. Ama Çiçekçi kızı canlandıran Sanatçı yanlış bir seçim bence. Ama özellikle dizinin başlangıç frağmanında kullanılan Mekanlardaki geçişleri çok seviyroum ben. Bİr yandan roman mahallerinin ve evlerinin doğallığı bir yandan da zengin ve kültürlü ailenin evinde ki sadelik uyum ve şahşa nın bir birine geçişi beni çok etkiliyor.

Dizide ki kullanılan şarkılar çok az. Roman müzikleri neredeyse yok gibi. Daha çok müzik ve dansın olması gerekiyor bana göre. Kemancı baba, terzi abla, kobrettin ve ciyan rolleri cuk diye oturmuş Ve tabiii nazarı da unutmamak gerek Tam bir taşra kızını tam bir güzellikte canlandırmış.

Dediğim gibi çiçekçi kız rolünde oynayan asret olmamış. Buda benim seçimim Farklı bir oyuncu seçilebilirdi. Hasret ve Nazar isimleri daha çok doğu kesimde yaşayanlarrın kullandığı isimler. msela isim olarak gül kullanılabilirdi. Gülüzar mesela bence çok araştırılmadan yapılmış bir dizi.

Ve dediğiniz gibi yavaş ilerleyen bir dizi. Ama güzel. Biz romanlar bu diziyi izlediğimiz zaman eksikleri daha fazla görme şansımız oluyor. Bu yüzden eleştirilerimi yazdım. Bİraz fazla uzattım vaktinizide aldım galiba Bunu için özür dilerim.

Saygı ve sevgilerimi sunarım.

22 Mayıs 2010 10:04

Siyah Kelebek,
Bu postu, dizinin bu bölümünü izlerken, çok duygulandım ve hep olduğu gibi içtenlikle sıcağı sıcağına bir şeyler yazdım.
Gündüz 40 yıllık dostlarla birlikteydik ve bu diziden bahsettik. Hepimiz ve daha başka dostlar da Hasret hatta Murat seçiminin yanlış olduğu konusunda hemfikir. Ama sanırım giderek daha iyi oluyorlar.
Diğer Roman (Ben çingene sözcüğünü nedense daha çok seviyorum) dizilerinden farklı olarak otantizm ögesi ciddiye alınmış.Karakterler iyi seçilmiş. Ayakkabısını alıp gidiveren baba, aynı şekilde sevdiği halde aynı özgürlüğün çekiciliği ile evlenmeye yanaşamayan Kobra tiplemesi harika.Abla müthiş.
Hasret büyük evde Külkedisi muamelesi görmüyor ve anne cadı değil.
Evet bir müzikal' in özellikle müziğiyle meşhur Roman toplumunu ele aldığı bir dizide sadece 2 müzik kullanılması büyük eksiklik.
Bunların dışında, senin açından bakınca gördüğün eksikliklerin hepsi mutlaka doğrudur. Uğrayıp uzun uzun yazdığın için çok teşekkür ederim.
Sevgiler Canım...

22 Mayıs 2010 12:23

Bir türlü izleyemedim ya şu diziiy. şimdi siz de önerince ilk fırsatta izleyeceğim, karakterleri ben de beğendim ama olmadı nedense.




www.hayatizlerim.com

22 Mayıs 2010 23:17

İzlediğım 3-4 diziden biri Sevgili Özlem. Hem de zevkle izliyorum. Belki ilerleyen zamanlarda tekrar oynar. O zaman izlersiniz.
Sevgiler, iyi geceler...

23 Mayıs 2010 00:03

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin