32.Gün ve Birand  

Posted by Asuman Yelen





Yıl 1985

Rayegân yeni evlenmiş, Kuyubaşı' nda ilk defa tek yaşamaya alışmaya

çalışıyorum. Özgürlüğün tadı, özlem, iş yorgunluğu, gelen, kalan dostlar

alışmaya çalışıyorum.

O günlerde TRT tek kanal. Yemeğim tepside, tepsi kucağımda, mabadım

koltukta, yorgun ayaklarım pufda, kumanda sadece açmak ya da kapamak

üzere elimde, ne yayınlanırsa seyrediyorum. Cosby' ler, Mavi Ay, Kartallar

Yüksek Uçar, Sürpriz konserler veee... 32. Gün.

O tarihte yeni aldığım videom aleste, boş kaset içinde, o tarihlerde yabana

atılmayacak güzellikte konserler (Barbra Streisend, TSM  Vs.) alınmak

üzere.

Bir Perşembe akşamı beynimize kazınmış jenerik müziği, tüm renkli

ve canlı ritmi ve hiperaktif, özgüvenli sunucusuyla 32. gün karşımıza

çıkıveriyor. Sonraki Perşembeleri heyecanla beklemeye, o dönemlerde

asla düşürmediği temposuyla Ali Kırca' lı, Mithat Bereket' li Reha

Muhtar' lı, Can Dündar' lı, Deniz Arman, Çiğdem Anat' lı programı

ve o tuttuğunu koparan haliyle özellikle M.Ali Birand' ı hiç kaçırmadan

keyifle izlemeye devam ediyoruz .(O tarihlerde tanıdığım herkes aynı

fikirde.) Ben uzun bir süre kasete de kaydediyorum.


Eurovision' larda, futbol sahalarında, olimpiyatlarda hatta siyasi

arenada bizlere hissettirilen ezikliği, o atak ve rahat halleri, gazeteci

kimliği ve dinamik ekibiyle silip süpürüveriyor sanki.

Kimsenin açamadığı kapıları bir biçimde açıvermesi, herkesin

korkudan yanına yaklaşamadığı Ortadoğu diktatörünün (Kaddafi)

karşısında kahkahalar atarak oturması, Bürokrasi nedeniyle

Batılı gazeteciler sıra beklerken, bir punduna getirerek istediği

Avrupa liderlerinin önünde herkesten önce yayıla yayıla oturup

arkadaş tavrıyla ve onların diliyle konuşması (Thatcher, Chirac)

Çok hoşumuza gidiyor.


Bugün, dostları gözyaşları içinde son günleri anarken ya da

tekrar tekrar dil sürçmelerini verirken, ben gülümseyerek

o günlere dönüveriyorum.

Herkes gibi ben de aynı şeyi geçiriyorum içimden.

Ölüm, onun gibi pozitif kişiliklere gerçekten yakışmıyor.

Nurlar içinde yatsın...



This entry was posted on 17.01.2013 at Perşembe, Ocak 17, 2013 . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

10 yorum

Allah rahmet eylesin.

18 Ocak 2013 11:15

Işık içinde uyusun, toprağı bol olsun.

Size güzel sağlıklı bir hafta sonu dilerim.

18 Ocak 2013 15:53

aynen anlattığın gibiydi Asumancım... Nasıl da bekelrdik yayın saatini...

Huzurla uyusun...

18 Ocak 2013 20:07

Ya Demir Kırat belgeseli, 12 Mart belgeseli... Onlarıda soluksuz izlerdik... Nur içinde yatsın.

18 Ocak 2013 21:59

Amin Fadiş' cim.

18 Ocak 2013 22:48

Mehmet Bey,
Sizin de hafta sonunuz güzel geçsin:)

18 Ocak 2013 22:51

Lale' cim, ölum haberini alınca ilk aklıma gelen 80 lerin ortaları oldu.
çok farklıydı o günler için.

18 Ocak 2013 22:54

Çok haklısın Mihriban. Onlar da farklı ve dinamik işlerdi.

18 Ocak 2013 22:56

Yaaa offf çok üzgünüm ben de kaç gündür ...

26 Ocak 2013 21:41

Nurlar içinde yatsın...

26 Ocak 2013 23:50

Yorum Gönder

Blog Widget by LinkWithin